Malatya yeniden inşa edilecek
Ak Parti Malatya Milletvekili adayı Doç. Dr. Abdurrahman Babacan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde kurulan çok iyi bir uzman ekibin, Malatya'nın yüzyıllık planlamasını ihtiva eden bir planlama içinde olduğunu söyledi. Kentin o eski canlılığını yakalaması için daha çok çalışacaklarını ifade eden Babacan, 'Şehrin ana aksının yani Sivas Caddesi'nin köşesinden Sıtmapınarı'na kadar olan o ana damarını evvela yeniden inşa edeceğiz' dedi.
Türkiye’nin ulusal ve uluslararası siyasetindeki gelişmelerde televizyon programları başta olmak üzere çeşitli platformlarda bilgisine başvurulan Doç. Dr. Abdurrahman Babacan ile Ak Parti Malatya Milletvekilliği adaylığı süreci ile ilgili bir röportaj gerçekleştirdik. Türkiye’nin dış politikası ile ilgili engin bilgisinin yanı sıra Türkiye’nin iç politikası ile ilgili öngörülerini dinleme fırsatı yakaladık. Net Haber Gazetesi olarak sorduğumuz her soruya gayet samimi ve içtenlik cevap veren Babacan’a teşekkür ediyoruz.
İstanbul’da bir üniversitede hocalık yapıyordunuz ve aynı zamanda televizyon programlarına konuk olarak Türkiye’nin iç ve dış politikası ile ilgili üzerinizde herhangi bir baskı hissetmeden kamuoyuna çok önemli bilgiler aktarıyordunuz. Sonra 6 Şubat depreminde ciddi bir hasar alan Malatya’da Milletvekili Adayı oldunuz. Neden böyle bir sürecin içerisine girdiniz?
Öncelikle şunu belirmek istiyorum. Ben Malatyalıyım ve Malatya’yı çok seviyorum. Malatya’da doğdum, ilk kez nefes aldığımda havasını ciğerlerime çektiğim şehir Malatya. İlk kez susadığımda suyunu içtiğim şehir Malatya. Akrabalarımın çoğunluğu Malatya’da ve benim her fırsatta geldiğim ana ocağım, ata ocağım Malatya. Biriktirmiş olduğum sosyal sermayenin ilk tohumları Malatya’da atıldı. Annemin, babamın, amcalarımın, dayılarım, akrabalarım, komşularımın ve birçok insanın üzerimde emeği var. Malatya’nın üzerimde emeği var. Bundan dolayı da benim doğduğum şehre bir vefa borcum var.
Üzerime düşeni yapmak istedim
Evet, rahattım, evet televizyon programlarında pek çok konu hakkında rahat bir şekilde konuşuyordum, öğrencilerimle -ki en çok sevdiğim iş- çok önemli konular üzerinde saatlerce tartışmalar yapıyordum. Fakat bu ülke için, bu şehir için ve hatta Türkiye’ye umut bağlamış birçok ülke için, sırası geldiğinde elini taşın altına koyacak insanlara da ihtiyaç var. Ben de bu saikle, daha çok hizmet edebilmek; gençlerin, çocukların, kadınların ve kıdemli büyüklerimizin hayatlarını bugünden daha iyi yapabilmek için, ülkemin uluslararası arenada sağlam adımlarla hedeflerine ulaşabilmesinde katkı sağlamak için Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayip Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı vizyonunda üzerime düşeni yapmak istedim.
Bizimkisi memleket sevdası
Dediğim gibi; Malatya’mıza hizmet edebilmek amacı ile buradayım. Özellikle depremden sonra bu hizmet hissiyatımın daha da yoğunlaştığını belirtmek isterim. Malatya’dan aday olmamın temel dayanak noktası; Malatya ile ilgilenmek, samimiyet ile bu topraklara hizmet etmek. Malatya çok kadim bir şehir, insanı kadirşinastır, kendine değer vereni bilir, kendisine hizmet edecek olanı da bilir. Malatya’nın kendini geliştirirken çevresini de geliştirecek oldukça kuvvetli bir potansiyeli var. Bu potansiyeli yeniden gün yüzüne çıkarmamız gerekiyor. Malatya sosyal, kültürel ve ekonomik olarak bölgesinde her zaman lokomotif olmuş bir şehir. Benim de burada olma amacım hem Malatya’nın gelişimine hem de mevcut potansiyeli ile Malatya’yı bir üst lige çıkaracak çalışmaların gelişmesine katkı sunmak. Malatya’yı Malatya’da yaşayanlar ile geliştirmek ve büyütmek. Kısacası, insan sevdalanmaya görsün diyorum. Bizimkisi memleket sevdasından ibaret diyelim.
Net Haber Medya Grubu olarak bir aydan daha fazla süredir Malatya’daki seçim kampanyanız kapsamında şehrin en ücra köşelerine kadar giden bir Abdurrahman Babacan görüyoruz. Sahada insanlardan ne tür talepler alıyorsunuz?
Sizler de takdir edersiniz ki Malatya’nın gündemi 6 Şubat depremi ile birlikte Türkiye gündeminin ana ekseninden farklı bir eksene kaydı. Çünkü depremin yıkıcı etkisi insanlar üzerinde, sosyal, ekonomik ve psikolojik bir etki oluşturdu. Vatandaşların en büyük talebi Malatya’nın her anlamda bu belirsizlik ortamından derhal çıkarılması ile ilgili. Ticari hayatın canlanması, barınma sorunu ile ilgili çalışmaların daha da hızlandırılması. Çünkü bu sorunlar Malatya’nın gelişmesinin önündeki en büyük handikaplar olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla vatandaşın burada haklı bir serzenişi var. Esnafımız ticari hayatına bir yerden başlamak istiyor, vatandaşımız daha iyi koşulları olan konteynerlerde ve akabinde kendi evinde bir düzen kurmak istiyor. Ağır hasarlı bina enkazlarının ivedilikle kaldırılmasını istiyor. Kırsaldakiler köy evleri ile ilgili çalışmayı merak ediyor. Yerinde dönüşüm, alanda dönüşüm talepleri var. Bunun yanı sıra başka sorunlar da var. Vaktiyle imar izni verilmiş yerlerde şimdi deprem nedeniyle zemin etüdü yapılıyor. Zemin etüdünün neticesine göre bir imar planı çıkacak burada ve vatandaş bir hak kaybı yaşamak istemiyor. Diğer yandan devlet de Allah korusun, bir daha 6 Şubat gibi bir yıkıma mahal vermemek için çok titiz çalışmalar yürütüyor. Bu süreç Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mızın kontrolünde devam ediyor. Bakanlık zaman içerisinde vatandaşlardan gelen taleplere göre daha iyi bir noktaya götürecektir. Revize etme noktaları varsa revize edecektir ve bu şekilde ilerleyeceğiz inşallah ama her halükârda bu işi çözeceğiz.
Bir aylık süre zarfında gerçekleştirdiğiniz geziler, görüşmeler, mahalle toplantıları, sivil toplum kuruluşu ziyaretleri, iş dünyası ile yaptığınız istişareler, Malatya’nın sosyo-ekonomik durumu ile ilgili size bir malumat kazandırdı. Bu açıdan Malatya için neler yapılması gerekiyor ya da ne yapmayı planlıyorsunuz?
Birinci önceliğimiz bir defa 6 Şubat sonrası şehri ayağa kaldırmak için eylem planları hazırlamak ve bunları ivedilikle hayata geçirmek. Ticari hayat, barınma, beraberinde bunun diğer alt yansımalarını besleyecek olan sanayinin ayağa kalkması ve tarımın canlandırılması Malatya’nın gelişmesi için önemli parametreleri oluşturuyor. Kayısı üreticilerinin son yıllarda yaşadığı iklim koşulları ya da iklim değişikliği dolayısıyla yaşadıkları kayıplar. Bu kayıpların bundan sonra hem kısa vadede çözümü hem de orta ve uzun vadede bu yapısal soruna dönüştüyse eğer bu yapısal sorunu daha bilimsel çözümüne ilişkin öneriler geliştirmek bu açıdan önemli. Çünkü Malatya için kayısı ekonominin can damarı. Kayısının ekonomik olarak şu özelliği var. Hem iç piyasada bir ticari değeri var, hem dış piyasada bir ticari değeri var, hem de istidam için bir değeri var. Kayısı ya bu açıdan bakarak ekonomiye katkılarını artıracak planlar geliştirmeyi planlıyoruz.
Malatya’yı büyüteceğiz
Diğer yandan kent meydanının o eski canlılığını yakalaması için daha çok çalışacağız. Şehrin ana aksının yani Sivas Caddesi’nin köşesinden Sıtmapınarı’na kadar olan o ana damarın evvela yeniden inşa edeceğiz. Bu yüzden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mız bünyesinde çok iyi bir uzman ekip kuruldu. Bu iyi hesaplanmış Malatya’nın elli yüzyıllık planlamasını ihtiva eden bir planlama. Yani kısa vadede durumu kurtaralım planı değil. Yani Malatya büyüyecek, Malatya’yı büyüteceğiz.
Malatya küçülmeyecek
Malatya küçülecek, nüfus kaybı yaşayacak gibi söylemelerden kesinlikle uzak durmalıyız. Çünkü Malatya tarihinde çok büyük depremler yaşadı ama yeniden ayağa kalkmayı bildi. Çok kısa vadeli gelgitler olacaktır, lakin orta vadede şehrimizi burada yaşayanlarla birlikte yeniden ayağa kaldıracak irademiz ve vizyonumuz var. Şehrimizi doğu-batı, güney kuzey eksenli olarak daha da genişleteceğiz ve eskisine nazaran daha yaşanabilir bir hüviyet kazandıracağız. Malatya’yı altyapısı ve üst yapısı ile ulaşım ağı ile daha dinamik bir şehir haline getirerek bölgesinde bir cazibe merkezine dönüştürme planımız var. Bu ve buna benzer birçok çalışmayı şehrimizin siyasetçileri ile muhtarları ile yerel yöneticileri ile sivil toplum kuruluşları ile ortak akıl mekanizmasını işleterek başaracağız. Ben buna inanıyorum.
Bir akademisyen olarak gençlere ders vermenizin getirdiği atmosfer belki gençlerle olan diyaloglarınızı kolaylaştırıyor. Şimdi ise bir siyasi aktör olarak konuşmalarınız ve vaatlerinizde yine gençleri merkeze koyuyorsunuz. Bunun bir sebebi var mı, yoksa sizin de genç olmanızın getirdiği avantaj mı?
Adaylık sürecim başlamadan önce her hafta yaklaşık 600 öğrenciye ders veren bir akademisyendim. Ayrıca gençlerden oluşan ve periyodik olarak buluştuğumuz iki tane kitap okuma grubum var. Yani gençler benim sosyal yaşantımın merkezinde her zaman yer aldılar ve almaya devam edecekler. Çünkü “gençler bizim gönül coğrafyamızın başkentidir”. Onların o dinamizmi aslında bana çok büyük bir motivasyon sağlıyor. Farklı siyasi düşünce arka planına sahip sayısız genç ile bir araya geliyoruz, atışıyoruz, tartışıyoruz, ortak noktalarda bir araya gelebiliyoruz. Bundan dolayı da gençleri dinlemek, gençlerin bakış açısını duymak kısacası gençler ile ilgilenmek her zaman hayatımda önemli bir yere tekabül etmiştir. Çünkü gelecek ile ilgili en çok hayal kuran onlar, en çok plan yapan onlar; bu hayalleri ve bu planları Türkiye’nin geleceği için bir yatırıma dönüştürmek de bizim en önemli görevimiz. Bugün İHA, SİHA, KAAN, TCG ANADOLU bu hayallerin, bu planların bir sonucu. Ben böyle bakıyorum.
Gençler benim için siyaset üstü
Siyasal hayatın en önemli aktörleri olarak yine gençleri görüyorum. Onlarla her platformda bir araya geliyorum. Son zamanlarda bir siyasal seçim sathında olduğumuz için gençlerle siyaset üzerine konuşmalarımız daha da yoğun oluyor. Aslında gençlerin siyasetten ve siyasetçiden beklentileri net. Gençler dinlenmek ve sorunlarına yönelik somut çözümler bekliyorlar. Gençlerin dilini bilen, gençlere yönelik kuvvetli gönül bağı olan ve genç bir milletvekili adayı olarak gençlerin sorunlarına somut çözümler üretmeyi önemli bir görev olarak görüyorum. Gençler benim için siyaset üstü bir anlam taşımaktadır. Onların gönlüne temas etmek, yüreklerinde kıymetli bir yer edinmek benim için son derece önemli.
Gençler bu sürecin öznesi
Milletvekilliğimizde gençleri dinlemeye devam edecek ve sorunlarına somut çözümler oluşturmak için her zaman yanlarında olacağım. Kısacası bu yolu gençler ile yürüyecek, gençler ile beraber çok güzel hizmetler oluşturacağız. Gençler bu sürecin nesnesi değil bizatihi öznesi oldular ve olacaklar. Bu sebepten gençlere yönelik ayrı bir gönül bağım söz konusu oldu her zaman.