Malatya'ya 100 bin sözü verildi 6 bin teslim edildi…!
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Malatya'ya yaptığı ziyarette deprem sonrası verilen sözlerin tutulmadığını ve şehrin birçok sorununun çözülmediğini söyledi. Babacan, 'Malatya'ya 100 bin konut sözü verildi. 60-70 binde kalır anlarız ama 100 bin konut sözü verip de daha 6 bin konutu dahi teslim edememek gerçekten bu ülkeye yakışmıyor' dedi.
31 Mart 2024 yerel seçimlerine deprem bölgesinden başlayan Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Malatya'ya geldi. Önce konteynerde faaliyet gösteren basın mensuplarını ziyaret eden Babacan, daha sonra İl Başkanı Sinan Akıncı ve destekleme kararı alınan Malatya Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Başkan adayı Prof. Dr. İbrahim Gezer ile birlikte parti il başkanlığı önünde basın açıklaması yaptı. 6 Şubat depremleri sonrasında Malatya'ya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilen 100 bin konut sözünü hatırlatan Babacan; "100 bin konut sözü verdi. 60-70 binde kalır anlarız ama 100 bin konut sözü verip de daha 6 bin konutu dahi teslim edememek gerçekten bu ülkeye yakışmıyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin her yanında kuyruk var
Türkiye'de ekonomik sorunların olduğunu söyleyen Babacan,“Yakın tarihimizin en derin ekonomik bunalımını yaşıyoruz. Başta emeklilerimiz olmak üzere çiftçilerimiz, esnafımız Türkiye’nin her yerinde feryat ediyor. Türkiye’nin dört bir köşesinde kuyruklar görüyoruz. Bu kuyruklarda bekleyenlerin çoğunluğu da emekliler” şeklinde konuştu.
Makyajlı enflasyon emeklilerimizi perişan etti
Uzun zamandır enflasyon rakamlarıyla oynandığını öne süren Babacan, “Yıllardır gerçek gerçek enflasyonun üzerinin örtülüyor olması ve emeklilerimizin maaşlarının TÜİK’in açıkladığı makyajlı enflasyon kadar artırılması emeklilerimizin refah kaybının en önemli sebebidir. 2018-2019’dan buyana TÜİK gerçek enflasyonu açıklamıyor. Uydurma, düşük bir rakam açıklıyor. Hâlbuki gerçek hayat pahalı, gerçek enflasyon çok yüksek; gerçek enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı enflasyon arasındaki fark kadar da emeklilerimizin refahı her sene düşüyor. Emeklilerimiz hiç bu kadar perişan olmamıştı, bu kadar derin bir yoksulluk yaşamamıştı. Emekli kirada yaşıyorsa geçinmesi mümkün değil, en temel gıda ihtiyaçlarını karşılayamaz. Ülke maalesef bu hale düştü” açıklamasını yaptı.
6 bin konutu teslim edemediler
Deprem bölgesinde en çok iş yerinin Malatya'da yıkıldığına işaret eden Babacan, "Malatya’da sadece emeklilerin değil şehirde yaşayan herkesin sorunu var. Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen sorunlar hala ortada duruyor. Şu anda anahtar teslim aşamasına getirildiği söylenen ancak teslim edilmeyen konut sayısı dahi 6 bin civarında. Sayın Erdoğan Türkiye genelinde her yerde söz verdi, Malatya’ya da söz verdi. 100 bin konut sözü verdi de 60-70 binde kalır anlarız ama 100 bin konut sözü verip de daha 6 bin konutu dahi teslim edememek gerçekten bu ülkeye yakışmıyor” dedi.
Yönetim sistemi felç
Sorunların temel nedenlerini sıralayan Babacan, “İş bilmez insanların yönetimi var. Bütün bu kötü yönetimlerin arkasında her yapılan işte “Kime menfaat sağlayacağız? Hangi işten kime ne nasıl rant aktaracağız?” hesabı var. Bunu en iyi Malatya yaşıyor, biliyor. Şu anda ülkedeki yönetim sistemi; bir kişiden talimat almayınca, tek bir kişiden emir gelmeyince felç olan bir sistem haline geldi. Deprem illerinde belirsizlik var, kimse ne olacağını bilmiyor. İmar planı ve sorun nasıl çözülecek kimse bilmiyor. Malatya, en çok iş yerinin yıkıldığı bir ticaret merkezi. 22 bin iş yeri sadece merkezde yıkıldı. Esnafa hala çözüm bulunamamış durumda. Esnaf, “Ben ne olacağım, iş yerim ne olacak?” diye soruyor. Çarşılar şehir için önemlidir, Malatya’nın çarşısı yıkıldı hala yok. Ülkedeki üst düze yöneticilere bakın, şurada ki kuruyemişçiyi üç ay çalıştıramazlar. Üç ayda batırırlar. Herhangi bir bakkalın yanında iki ay çıraklık yapmış birisi ticaretin gerçeğini bu hükümetten çok daha iyi bilir. Şu anda gerçekten toplumdan, ülkenin gerçeğinden kopmuş bir yönetim var. Onun için olmuyor, çözülmüyor” açıklamalarını yaptı.
Adalet olmadan ekonomi olmaz
Deprem konutlarına değinen Babacan, “TOKİ’nin bugüne kadar konut üretme sayısı 50 bin. Yılda 50bin konut üretiyor. “Nasıl olacak siz 300 bin konutu yapacaksınız? Hangi teknik kapasite ve parayla yapacaksınız?” dedim, olmadı. Nerede bu konutlar. Olmayınca, olmuyor. En yakın çalışma arkadaşlarımdan birini ekonominin başına koydu. 9 ay geçti, olmuyor. Hukuk ve adalet olmayınca ekonomi olmaz. Merkez Bankası bağımsız çalışmadan bu ülkede enflasyon düşmez. TÜİK dürüst, gerçek enflasyonu açıklamadan bu ülkede güven oluşmaz. Bunları anlamıyorlar. “Elimizdeki propaganda makinasıyla ne anlatırsak millet yutar” anlayışı var. Milyonlarca insanın gördüğü gerçek enflasyonu siz, gerçek enflasyondan daha düşük açıklasanız güven oluşturamazsınız. Devletin açıkladığı rakamlara insanların güvenmesi gerekir. TÜİK’in terazisi birinci damat döneminden sonra bozulmaya başladı. TÜİK doğru rakamları açıklamadı, insanlarda devletin açıkladığı rakamlara inanmadı. Pandemi ve depremden vefat edenlerin sayısı açıklandı, kimse inanmadı. Pandemide gerçek sayıları açıklamadılar. Ölüm istatistiklerini iki yıl açıklamadılar, üstünü örttüler. Böyle bir şey olur mu? Rakamda hile hurda yapana güven oluşmaz. Güven olmayınca da ekonomi düzelmez. Ticarette de siyasette de “Helalinden kazanmak” diye bir kavram vardır. Ölçüde hile yapar, doğruyu söylemezseniz haram kazanç olur. Siyasette de ölçüde hile yaparsanız, enflasyonu doğru açıklamazsanız helalinden kazanmamış olursunuz. Kazandı ama helalinden kazanmadı” şeklinde konuştu.
Erdoğan, sopayı açık sallıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hatay mitingindeki ifadelerini hatırlatan Babacan, “Sayın Cumhurbaşkanı aba altından sopa göstermiyor, sopayı açık açık sallıyor. Hatay’a gidiyor, “Bizim belediye başkanımız kazanmazsa Hatay’da bir iş olmaz” diyor. Ordu’ya gidiyor, kendi belediye başkanının olduğu yerde “Doğalgaz gelmez” diyor. Bugüne kadar getirmedin de bugün mü aklına geldi? Belediyelerin bütçeden aldıkları gelir var, merkezi hükümet buna bir şey yapamaz. Ne kadar tehdit savururlarsa savursunlar bu belediyelerin kanuni hakkıdır. Gelirlerini alacaklar. Belediyeler kendi öz gelirlerini oluşturmada geniş bir alana sahipler. Bizim asıl kaynağımız; tasarruf ve kaynakları yerinde kullanmak” dedi.