Malatya'da Şehir Kimliği ve Göç Konuşuldu!

Malatya'da 'Deprem Sonrası Göçün Psikososyal Etkileri Çalıştayı' düzenlendi. Çalıştayda, 6 Şubat depremlerinin ardından yaşanan göç dalgasının psikolojik ve toplumsal etkileri ile şehir kimliğinin korunması ve yeniden inşa süreci ele alındı.

Malatya'da Şehir Kimliği ve Göç Konuşuldu!

6 Şubat’ta Malatya ve çevresinde meydana gelen büyük depremler sonrası, bölgedeki göç hareketleri ve psikolojik etkiler ele alındı. Malatya Büyükşehir Belediyesi Sanat Merkezi’nde yapılan ‘Deprem Sonrası Göçün Psikososyal Etkileri’ çalıştayında, akademisyenler göçün toplumsal ve bireysel etkilerini inceledi.

Depremi Hepimiz Yaşadık

Göçün tarihsel süreçteki rolünü vurgulayan Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektör Yardımcısı Profesör Doktor İlhan Erdem, “Göçler toplumları etkileyen çok önemli bir rolü oldu. Tarih boyunca çok ciddi göçler olmuş ve tarih yazmış göçler ortaya çıkmıştır. Sadece devletleri değil göçler zaman zaman medeniyetlerin kurulmasında veya medeniyetlerin göçmesinde de asıl etken olmuştur. Bu açıdan hakikaten toplumları ciddi anlamda etkileyen bir etken. Tarihin belki de görebileceği en büyük depremlerden birini Malatya'da ve çevresinde 11 ilde yaşadık. Depremi hepimiz yaşadık ve deprem süresince süreç hep bizleri farklı ihtiyaçlara yönlendirdi. İlk zamanlar fiziksel ihtiyaçlar önemliyken barınma ihtiyaçları önemli İken artık iki ili geçmiş bir süreçte bunların birçoğunu halletmiş durumdayız ama depremlerin etkileri hala devam ediyor. Özellikle psikolojik ve sosyal açısından topluma etkileri devam ediyor” ifade etti.

Malatya'da Şehir Kimliği ve Göç Konuşuldu!

Şehirler İnşa Edilirken, Genelde Fiziki ve Ekonomik Tarafa Bakıyor

Şehirlerin yeniden inşa sürecine dair önemli noktaları paylaşan İnönü Üniversitesi İktisadi ve İdari Bölümler Fakültesi Dekanı Profesör Doktor Gökhan Tuncel, Şehrimiz bir taraftan kurulurken diğer taraftan fiziki olarak yeniden kuruluyor. Sosyal ve kültürel olarak yeniden inşa ediliyor. Yeniden şehir inşa edilirken birçok şeyimiz değişecek ve değişiyor. Depremle ilgili şehrimizde belgeseller hazırlanmalı bunlar çok önemli binalar inşa edilirken kültürümüzü yaşatabilmemiz ondan sonraki nesillere aktarabilmek adına da yapılaştırmayı da ona göre yapmamamız lazım bunla ilgili çok konuşuluyor ve eksikleri çok dile getiriliyor. Ama usanmak ve küsmek olmamalı, mutlaka bunları dile getirmemiz lazım bu anlamda çalıştayların önemli olduğunu düşünüyorum. Şehirler inşa edilirken, genelde fiziki ve ekonomik tarafa bakıyor. Bizde en çok öne çıkan şey şehrimizin endüstri şehri olması, sanayi şehri olması, büyükşehir olması, turizm şehri olması bunlar söylüyoruz. Maalesef insanımız, yöneticilerimiz odaklandıkları şey planlı şehir olması fiziki olalım ama bunları yaparken de sakinliği unutursak, merhameti, çocukları unutursak o zaman çok da iyi bir inşa faaliyeti yapmamış oluruz. Deprem sonraki göçün ve göçüp gelenler için psikolojik olarak değerlendirmeler yapılması gerekiyor. Her bireyin her grubun aslında durumu söz konusu biz genelleme ile çocukların, üniversite öğrenciler engelliler ve yaşlılar açısından aslında değerlendirmiş olacağız” dedi. 

Malatya'da Şehir Kimliği ve Göç Konuşuldu!

Deprem İlimizi Hayalet Bir Şehre Dönüştürdü

Deprem ve göçün ardından yaşanan psikolojik etkileri anlatan Turgut Özal Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Zeynep Sağır, “Malatya, Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş ve tüm afet bölgesi ne yazık ki bir felaketin ortasında kalırken o günden sonra her şey bir an değişti. Depremin hemen ardından şehirde yaşanan yıkım ve, panik ve korku halleri bir anda ilimizi hayalet bir şehre dönüştürdü. Evlerini terk edenler, sığınacak bir yer arayanlar, bir daha dönüp dönmeyeceklerinden emin olmayanlar. Bir an önce güvenli bir yere gitmek ve yeni bir yaşam kurmak isteyen yüzlerce, binlerce insan bir anda hayatlarını yeniden şekillendirmeye çalıştı. Hiç tanımadıkları insanların evlerine sığınanlar, fabrikalara, spor salonlarına, okullara, yurtlara sığınanlar, çok kalabalık evlerde bazen 5-6 aile bir arada yaşamak zorunda kaldılar. Kendi evimde 30 kişiyi konuk ettiğimde o dönemin yalnızca fiziksel zorlukları değil, psikolojik zorlukları da içerdiğini gözlemledim. Deprem nedeniyle gerçekleşen göç sonrası en temel ihtiyaç güvenli bir mekan ihtiyacıydı. Herkes güvenli bir yere yerde olmak istiyordu” şeklinde konuştu.

Kimliğiniz ve Aidiyet Duygunuz Sarsılabilir ve Yıkılabilir

Deprem ve göçün sadece fiziksel kayıplara değil, aynı zamanda kimlik ve aidiyet duygusuna da büyük zarar verdiğini ifade eden Turgut Özal Üniversitesi Psikoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Hakan Sarıyıldız, Başta deprem olmak üzere diğer tüm doğal afetler bireylerin yalnızca fiziksel kayıplar yaşamalarına neden olmuyor. Bireylerin aynı zamanda kimliklerini ve aidiyet duygularını da çok derinden etkileyebiliyor. Deprem nedeniyle yaşanılan bu durumlar hem fiziksel kayıpların, hem psikolojik etkilerin aslında beraber ele alınması gerekliliğini doğuruyor. Şimdi şöyle bir durum var. Bizim kimliğimiz ve aidiyetimiz depremle etkilenir. Fakat deprem sonrası yaşanılan göç bu durumu etkilemez mi? Etkiler. İsterseniz siz şehir dışına çıkın, isterseniz aynı ilde kalın. Sizin kimliğiniz ve aidiyet duygunuz belli bir süreliğine, sarsılabilir ve yıkılabilir ne yazık ki” dedi.