Malatya'da her şeye geç kalındı

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Malatya Temsilcisi Bedir Özten, 6 Şubat depremlerinde ağır hasar alan Malatya'ya ilişkin açıklamalarda bulundu. Özten, imar, yerinde dönüşüm ve orta hasarlı binaların güçlendirilmesine geç kalındığını belirtti. 

Malatya'da her şeye geç kalındı

Malatya İnşaat Mühendisleri Odası Temsilcisi Bedir Özten, 6 Şubat’ta yaşanan depremlerde hasar alan Malatya’nın durumuna ilişkin açıklamada bulundu. Özten, açıklamasında, depremlerden hemen sonra TOKİ’nin kalıcı konutlara başladığı gibi orta hasarlı binaların güçlendirilmesi, yerinde dönüşüm ve yeni binaların yapımının da önünü açılması için geç kalındığını söyledi. Özten kentte yaşayanların konut ihtiyacının sağlanılması gerektiğini ifade ederek, “Ticaretin yapılacağı ticari alanları ve kentte yaşayanların barınmaları kalıcı konutlarla biran önce sağlanmalıdır. Yerinde dönüşüm ile yeni proje ve uygulaması Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılmasına karar verilen ve temel atma töreni 29 Temmuz 2023 de yapılan; Malatya perakende ticaretinin en çeşitli ve yoğun olduğu bölge olan; Akpınar-Turgut Temelli-Çevre yolu-İnönü caddesi arası olan alanın bir an önce inşası tamamlanarak kullanıma hazır hale getirilip bu bölgedeki ticaret canlandırılmalıdır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kentimizde ticari faaliyetlerin bir an önce canlanması için Niyazi Mısri gibi bölgelerinde yerinde dönüşümünü üstlenmelidir. Ticari konteyner kentler ticari fonksiyonuna uygun olarak ada bazında bir arada olmalıdır. Özellikle küçük esnaf üretim ve ticaretlerini yapabilmeleri için ekonomik olarak; hibe ve kredilerle desteklenmeli. Yeni Küçük sanayi sitesi bir an önce yapılıp kullanıma açılmalıdır” dedi.

Orta hasarlı binaların güçlendirilmesine geç kalındı

İmar, yerinde dönüşüm ve orta hasarlı binaların güçlendirilmesi ne geç kalındığına dikkat çeken Özten, “TOKİ kalıcı konutların üretimine nasıl bir an önce başladıysa, orta hasarlı binaların güçlendirilmesi, yerinde dönüşüm ve yeni binaların yapımının önü de biran önce açılmalıydı, geç kalındı. Malatya’da yaşayıp da deprem dolayısı ile barınma ve geçim sıkıntısından dolayı Malatya dışında yaşamak zorunda kalan hemşerilerimizin geri dönüşü her geçen gün zorlaşacaktır. Yağışlar başlayıp, havalar soğuduğunda ve okullar açıldığında problemler katlanarak artacak, çözümü de zorlaşacak, kentimizde mağdur zavallı bir görünüm ortaya çıkacak ve kentte yaşayanların zaten bozuk olan psikolojileri katlanarak artacaktır. Güncellenecek olan imar planları uygulanabilir olmalı; mülkiyet hakkı ve altyapı gözetilmeli. Yeni yapılaşma, altyapı (ulaşım, içme suyu, pis su, yağmur suyu, elektrik, doğalgaz, internet, katı atık) göz önünde bulundurularak yapılmalı. İmar planları; jeolojik yapı göz önünde bulundurularak yapılmalı. Planlamada yatay mimari esas alınmalı; bina yüksekliği binanın en ve boyundan az olmalı. Bitişik nizam yapılaşmaya izin verilmemeli, verilirse de; kat hizaları aynı kotta ve bina aralarında ki dilatasyon derzi yeterli olmalı. Konsol yapımı engellenmeli, bina dış çerçeveleri her yüzeyde sürekli olmalı. Bina zemin katları; mümkün oldukça ticari alan olmamalı, olursa da kat yüksekliği normal kat yüksekliğinin 1,25 katını geçmemeli. Çatı yapımından kaçınılmalı; gezilebilir yada gezilemeyen teras yapılmalı ve üzerine güneş enerjisi santrali kurulmalı. Orta hasarlı binaların Güçlendirme; projelendirme ve uygulama esasları bir an önce belirlenmeli. Orta hasarlı, ağır hasarlı ve yıkık konut ve işyeri sahiplerine yerinde dönüşümde; zemin etüdü, proje ve yapım yardımı yapılmalı. Yerinde dönüşüm için verilen; hibe ve kredi toplam miktarı bir sosyal konutun yapımını karışlayacak seviyede olmalı, Yıkılan binaların yerine yerinde dönüşüm ile yeni binaların yapılması çok ortaklı olmaları ve diğer nedenlerden dolayı zaman alacaktır, bazılarının yapımı on yıllar sürecektir, bu nedenle daha önce (yaklaşık 30 yıl önce) imar planları yapılmış olan; çamurlu ve bulgurlu mahalleleri gibi bölgelerin altyapısı biran önce tamamlanmalı, İkizce gibi bölgelerin imar planları yapılmalı bu bölgelerde yapılaşmanın önü açılıp hızlandırılmalıdır. Özel konut yapımının önü biran önce açılmalı.” dedi. 

Enkaz kaldırma, kural dışı, sağlıksız ve yavaş yapılmakta

Yıkım, enkaz kaldırma, nakli ve depolanması hala kural dışı, sağlıksız ve yavaş yapıldığını ifade eden Özten, “Sorumlu ve yetkili kurum ve kuruluşlar bunu disipline etmeli. Öyle ki; olağan zamanlarda herhangi bir yük taşıyan kamyon damperinin üstünü örtmeden karayolunda seyrine izin verilmezken enkaz taşıyan kamyonların üstü açık rüzgarında etkisi ile tozu kente yayarak depolama alanına gidiyor. Buna benzer olumsuzlukları çoğaltabiliriz. Yetkili kuruluşlar tarafından yaklaşık 30.000 yıkılıp enkazı kaldırılacak bina olduğu söyleniyor. Bu hız ile bu işin 8-10 yıl süreceğini öngörüyoruz, bu işin hızlandırılmalıdır. Yıkım ve enkaz kaldırma işi bölge bölge tamamlanarak ve kurallara uyarak yapılmalı, Yıkılan binaların bodrum katları yıkılmamakta ve ayrıca üst katlarında enkazının büyük bir kısmı yerinde kalmakta, kalan bu enkaz ve bodrum boşlukları kent sağlığını tehdit etmektedir. Yıkım, yükleme, nakil ve depolama ihaleleri neye göre yapılmıştır? Bodrum katlar, temeller yıkılmayıp yerinde bırakılması ve ayrıştırma yapıldıktan sonra üst katların enkazının büyük bir kısmı yerinde bırakılması şeklinde mi yapılmıştır? Yağışlarda bodrumlar su ile dolup taşacaktır ve bu taşan su bodrumlardaki sağlığa zararlı maddeleri dışarı çıkarıp canlı sağlığını tehdit edecektir, bunun önlemi alınmalıdır, özellikle; yerel yönetimler kentimize sahip çıkmalıdır. Sel baskını önlemleri alınmalıdır; sel yataklarının ve yağmur suyu drenajlarının maksimum debiyi karışlayacak kesiti sağlanmalı. Orta hasarlı binalar talan ve hırsızlığa karşı korunmalıdır” şeklinde konuştu. 

İçme suyu problemi bir an önce çözülmeli

Kentte yaşayanların yüzde yüzünü ilgilendiren içme suyu problemi bir an önce çözülmesi gerektiğini vurgulayan Özten,  “Halkın içme suyuna kolay ulaşımı sağlanmalı. Halkın imkansızlıklarını suistimal edici ticari faaliyetler denetlenip, suçlulara ağır cezalar kesilmeli. Kentimizde ki bu kaos bir an önce ortadan kaldırılmalıdır. Yerel yönetimler ve ilgili kamu kuruluşları tarafından; Kentimizde yaşayanların morallerini yüksek tutmaya destek olucu sosyal faaliyetler yapılmalı. Bir kentin sahibi orada yaşayanlardır, onların temsilcileri olan siyasiler ve yerel yönetimlerdir” ifadelerine yer verdi.