Korona da yüzde 98'lik başarı
Malatya Turgut Özal Üniversitesi (MTÜ) Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Covid-19 teşhisinde yapay zeka ile ilgili sistem geliştirdiklerini belirterek, MTU COV NET isimli çalışmamız Covid-19 teşhisinde yüzde 98'lik teşhis başarısı gösteriyor dedi.
MTÜ Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, ulusal bir televizyon kanalında canlı yayınlanan Hilal Özdemir Babacan’ın sunduğu “Kahvaltı Haberleri” programında MTÜ’nün projeleri çalışmaları, araştırma ve geliştirme faaliyetleri ve ürün geliştirme faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
Yapay zekayla yüzde 98’lik teşhis başarısı
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp aşamasında yürütülen çalışmalar ve Covid -19 süreci araştırma ve geliştirme faaliyetlerine de değinen Karabulut, “Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nin ismini her alanda yaşatma çabasındayız. Tabii üniversitenizin kuruluşunda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan çok büyük destekleri var geleneksel tamamlayıcı tıp anlamında çok güzel çalışmalar yapıyoruz ve bununla ilgili de biliyorsunuz eskiden bu çalışmalara farklı gözle bakılırdı ama bugün itibariyle artık bu çalışmalar destekleniyor. Sağlık Bakanlığı’ndan sertifikalı Akupunktur eğitim veriyoruz ve bu eğitimi ilk veren üniversite olduk. Covid -19 sürecinde tüm akademisyenlerimizin çalışmalar yapması yönünde toplantılar düzenledik. Bugün bunların meyvelerini de alıyoruz. Yakın zamanda tamamladığımız MTU COV NET isimli çalışmamız Covid- 19 teşhisinde yüzde 98 lik teşhis başarısı gösteriyor. Yapay zeka ile geliştirilen bu sistem ile sağlık çalışanlarımıza da çok büyük katkılar sağlanmış oluyor” ifadelerini kullandı.
Rektör Prof. Dr. Karabulut, kayısı çekirdeği hakkındaki tarihi geçmişe değinerek, kayısı çekirdeğinin antioksidan etkisi ve içerisinde bulunan aminoasitlerin vücuda çok büyük faydalarının olduğunu ifade etti. Rektör Karabulut, “Şöyle ki çok eski tarihlere döndüğümüzde ve oradan bugüne geldiğimizde kayısı çekirdeğinin özellikle antioksidan etkisi, içerisinde bulunan amino asitler ve vücuda faydası ile ilgili makaleler o kadar fazla ki bizler de bu makaleler doğrultusunda çalışmalar yapmaya karar verdik. Hunza Türkleri’nde hiç kanserin görülmemiş olması gibi konuları incelediğimizde o dönemlerde tüketilen besinleri incelediğimizde yeni fikirler edinmiş olduk. Kayısı çekirdeğin içerisindeki amigdalin maddesinin antioksidan etkisi, aynı zamanda da vücuda vermiş olduğu zararları uzaklaştırmak için bir mekanizma. Bir biyokimyacı olarak bununla ilgili yaptığım çalışmalarda gerçekten olağan üstü sonuçlar çıktı” ifadelerini kullandı.
“Ulusal ve uluslararası boyutta yoğun talep görüyor”
Kayısı Ürün Geliştirme Merkezi bünyesinde ürünler ürettiklerini vurgulayan Karabulut, “Gerek kültür çalışmalarında gerekse deneysel çalışmalardan elde ettiğimiz veriler, şu anda da Malatya Turgut Özal Üniversitemizde yürüttüğümüz çalışmalarımız, akademisyen arkadaşlarımız ile yürüttüğümüz çalışmalarımız neticesinde Kayısı Ürün Geliştirme Merkezimizde ürün geliştirdik. Aynı zamanda bildiğiniz gibi bir pandemi sürecinden geçiyoruz ve bu süreçte bol bol vitamin, mineral almalıyız, bağışıklık sistemimizi güçlü tutarsak ve aşılarımızı da olursak süreçten en az etkilenenlerden olacağız. Burada da yine çalışmalarımızdan da görüyoruz ki kayısı ve kayısı çekirdeğinin bağışıklık sistemimiz üzerinde de çok olumlu etkileri oluyor. Acı Kayısı Çekirdeği’nden ürettiğimiz Kayısır ürünümüz aynı zamanda ulusal ve uluslararası boyutta yoğun talep görüyor. Londra’dan talepler oluyor, katılmış olduğumuz iş forumlarında birçok ülkenin temsilcilerinin talepleri oluyor. Kanada büyükelçisi üniversitemizi ziyaretlerinde ürünü kullandıklarını ifade ederek, uyku düzenini sağladığını ve rahat uyuduğunu söyledi” şeklinde konuştu.
Bilim insanlarının görevi
İmpact faktörü çok yüksek dergilerde çalışmalar olduğunu ve kanseri önleyici etkilerinin de araştırıldığını ifade eden Karabulut, “Kayısı çekirdeğin içerisindeki amigdalin dozunu ayarlama boyutunda da oldukça uzun zamandır, on yıllardır çalışıyoruz ve Tarım Bakanlığı’ndan gıda kodeksine girişimi ile ilgili yaptığımız çalışmalar sonucunda da gerçekten oldukça sağlığa faydalı olacak şekilde sonuçlar aldık. Hatta DNA’nın üzerindeki zincirlere bile etkileyecek şekilde baz dizi analizlerinde değişiklik olduğunu tespit etmek için yaptığınız çalışmalarda da özellikle vücuttaki o kırılan zincirleri bile tahmin ettiğine dair çalışmamız var aslında Allahu Teala bize hem hastalığı veriyor, yanında da şifayı da. Bilim insanlarından en büyük görevi bu var olan doğal olağan üstü halleri bulmak ve bunu kamuoyuyla paylaşmaktır” dedi.
“Kayısı çekirdeği yağının dinlendirici etkisi”
Kayısıdan üretilen ürünlerin etkilerini belirten Rektör Karabulut, “Üniversitelerin araştırma geliştirme eğitim ve öğretim gençlerle olan bütün yapılan çalışmalara ilave olarak da kayısı çekirdeği çalışmalarına başladığımız andan yaklaşık 11 yıllık bir çalışmanın ürününü geliştirdik. Sadece o değil kaysı çekirdeği kahvemiz de burada bunun da üretimini tesislerimizde gerçekleştiriyoruz. Çok lezzetlidir bu kahve de hem de bir o kadar faydalı. Kayısı çekirdeği kahvesi diye piyasada da bulabilirsiniz. Şöyle ki kayısının her şeyinden faydalanabiliyoruz. Ciltte dermokozmetik kullanıldığına dair dermatoloji hocalarımızın da yapmış olduğu ortak çalışmalarımız var onunla ilgili de mesela ilginç sonuçlar aldık. Kayısı çekirdeğinin içerisindeki yağ bir diğer tarafa koyup bununla ilgili yaptığınız çalışmadan, özellikle masaj çalışması kadınları çok ilgilendiriyor. Bu yağın vücuda çok önemli etkileri oluyor. Ağız yaralarına da iyi geldiği görünen bu yağ, aşırı derecede spor yaptınız vücutta laktik asit birikimi oluyor, bunu bertaraf etmek için vücuttaki o dinlenme etkisini bu kayısı çekirdeği yağı masajı ile sağlayabiliyorsunuz. Bu konu İtalyan magazin dergisine de kapak olmuştu hatta” ifadelerine yer verdi.
“Öğrencilerimize üretimin yollarını gösteriyor, onlar için rol model oluyoruz”
Karabulut, “Bu tür çalışmaların hem bilime hem Türkiye ekonomisine katkısı oluyor. Milli yerli ürünü geliştirip bunları ülkemize kazandırmak bizlerin görevi. Malatya’mız da aynı zamanda birçok endemik bitki bulunuyor, bölgede de 80 çeşit endemik bitkimiz var ve bizler bu bitki türleri içinde üniversitemizin seralarında çalışmalarımızı yürütüyoruz. Gençlerimize aslında bir nevi yol gösteriyoruz, bitkilerden ürettiğimiz doğal sabunları artık öğrencilerimiz kendileri üretiyorlar. Aynı zamanda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız ile yaptığımız protokollerimiz ile Kale Göl Uygulama Otelimizi bir Yaşlı Bakım Merkezine dönüştürüyoruz. Moral motivasyonu arttıracak, gençler ve yaşlıları buluşturma onlarla tarımı buluşturma gibi Türkiye’de ilk defa olan bir projeye ev sahipliği yapıyoruz” dedi.