Karabulut'tan gençlere kitap çağrısı
Malatya Turgut Özal Üniversitesi (MTÜ) Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, bir televizyon kanalında yaptığı konuşmada, 'Gençler kendilerini geliştirmeli, girişimciliği artırmalı, özellikle yabancı dil öğrenmeliler. Sosyal medyada vakit geçirmekten ziyade daha çok kitaplara dokunmalılar' dedi.
MTÜ Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, ulusal bir televizyon kanalında Tahir Sarıkaya’nın sunduğu “Uyan Türkiyem” programının konuğu oldu. Karabulut, pandemi dönemi ve normalleşme sürecinde eğitim sistemi, yerli ve milli üretimin önemi ile Malatya Turgut Özal Üniversitesi hakkında merak edilenlere cevap verdi. Yaklaşık 8-9 yıldır bu programı yaptığını ifade eden Tahir Sarıkaya yayında sadece 2 rektörü misafir ettiğini ve Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut’un bu rektörlerden birisi olduğunu ifade ederek, bunda kadın rektör olmasının ve yapılan çalışmaların Türkiye gündeminde çok büyük etkisinin olduğunu söyledi. MTÜ’nün kuruluşuna değinen Rektör Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, üniversitenin kuruluşu ve kurumsallaşması sürecinde Cumhurbaşkanı ve iş insanlarının desteklerine de değindi. Karabulut, “Üniversitemiz kuruluşunda aktif olan 1 Ziraat Fakültesi, 8 Meslek Yüksekokulu ile eğitim ve öğretim faaliyetlerine başladı. Mesleki ve teknik eğitim oldukça önemli, bizler bu konuda da hem Malatya’mızın neredeyse her ilçesinde olan Meslek Yüksekokullarımızı eğitim öğretim de çok iyi bir şekilde değerlendirdik. İş adamlarımızın çok büyük desteklerini gördük burada, Doğanşehir’de Vahap Küçük Meslek Yüksekokulu, Darende’de Bekir Ilıcak, Hekimhan’da Mehmet Emin Sungur Meslek Yüksekokullarımız gibi iş adamlarımızın ilimize yatırımları ile öğrencilerimize hizmet veren yerleşkelerimiz açıldı. Tabi ki bizler de her zaman bu destekleri olumlu yönde değerlendirdik. Bölümlerimiz ile bölgenin ihtiyaçlarını tespit ettik, alansal olarak yapılan faaliyetleri hayat boyu öğrenme çalışmalarımız ile bir araya getirdik ve bu alanda çalışmalar yaptık” ifadelerini kullandı.
Bir kadın akademisyen olarak zorlu bir süreçte büyük başarılar elde ettiğini vurgulayan Karabulut, “Zorlu bir süreç, akademiye çalışıp makaleler, kitaplar yazmak, hem gençleri motive etmek konusunda olabildiğince yoğun çalışmalar sarf ediyorsunuz. Yeri geliyor laboratuvarlarda sabahlıyorsunuz, hiç uymuyorsunuz ve yeri geliyor işin teknisyenlik boyutunu da kendim yaptığım çalışmaları sonuçlandırmak konusunda gayret ediyorum. Bunlar hicap duyulacak utanılacak şeyler değil, şüphesiz ki aksine gurur duyulacak şeyler bunlar. 11 tane Uygulama ve Araştırma Merkezimiz var bu merkezler gençleri motive eden bir süreç izlememizde büyük önem addediyor. Özellikle öğrencileri destekleyecek motive edecek faktörleri bizzat destekleyecek şekilde çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
“Malatyalı olmaktan gurur duyuyorum”
Malatyalı olmaktan gurur duyduğuna dikkat çeken Karabulut, acı kayısı çekirdeği ekstresi çalışmasını şu şekilde anlattı:
“Uzun yıllardır çalışmasını yürüttüğümüz bir ürünümüz bu, burada kayısı çekirdeğinin vücuda etkilerini araştırdık. Düşük oranda yağ ve yeterli miktarda glikoz, fruktoz ile yüksek oranda beta-karoten, A, E vitaminleri ile potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum ve demir minerallerini içermesi bakımından insan beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu anlamda bağışık sistemine de çok olumlu etkilerinin olduğunu söyleyebiliriz. Hunza Türkleri döneminde yaşayan insanlarda kanser teşhisinin hiç olmamasını araştıran bilim insanları ve bu alanda bir çok makale var. Aynı zamanda anti aging dediğimiz yaşlanmayı geciktiren, ciltteki kırışıklığı azaltan etkisi var, bu alanda da çalışmalar yapıyoruz.”
“İkinci Tıp Malatya’nın ihtiyacıydı”
Malatya’da ikinci tıp fakültesinin olmasının ihtiyaç olduğunu belirten Karabulut, “Malatya’da yaklaşık 830 bin civarında nüfus var ve Malatya aynı zamanda bölgenin sağlık merkezlerinden birisi, bu anlamda ikinci bir tıp fakültesi Malatya’mız için çok gerekliydi. Burada sadece tedavi değil, vaka araştırmaları yapan bir ekibimiz ve bilim üreten yeni metotlar geliştirmek üzere çalışan hekimlerimiz var, çünkü. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp alanında da çalışıyoruz. Bu alanda Sağlık Bakanlığı onaylı Sertifikalı Akupunktur Eğitimi’ni de ilk veren üniversite olduk. Tazelenme Üniversitesi protokollerimizi yaptık. Yaşlı Yaşam Merkezi çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Hayatta her zaman engeller olmalı ki koşu hızlı gitsin”
Karabulut, karşılaşılan hiçbir zorluk önünde pes etmemek gerektiğini, zorlukları aşmanın daha güçlü yarınları getireceğini vurgulayarak, “Hayatta hep mücadeleler oldu, tırnaklarımızla bu noktalara geldik. İlk doktora yaparken ki süreci hatırlıyorum. Gece gündüz çalışıyoruz ve bu süreçte araştırma yapma, çok yayın yapıyorsun, çok ödül alıyorsun gibi çok engelle karşılaştık. Tabi ki bunlar bizi hiçbir zaman durdurmadı. Gençlere de özellikle karşılarına çıkan engeller karşısında hiç durmamalarını söylüyorum. Nietzsche’nin de bir sözü vardır, ‘Beni öldürmeyen şey güçlendirir’ bunlar olacak ki biz daha çok güçlenelim” şeklinde konuştu.
“Muhafazakarım, Atatürkçüyüm”
Muhafazakar olduğunu ve kendisini edilen duaların ayakta tuttuğunu ifade eden Karabulut, aynı zamanda Atatürkçü olduğunu Cumhuriyet Kadını olduğunu belirtti. Karabulut, “Mümkün olduğunca dua ederim, çünkü bizi onlar ayakta tutuyor. Atatürkçüyüm, çünkü Cumhuriyeti kurdu, bizler Cumhuriyet Kadınıyız, onun kurmuş olduğu ülkede bu görevleri yapıyoruz. Tabi ki şuan da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da onun gibi bir lider olduğuna inanıyorum. Kadın olarak mücadele etmemiz de her zaman yanımızdalar. Doğu’da bir üniversite merak ediliyorsunuz. Kuruluş sürecinde tabi ki destekler gerekiyor. Bu konuda da kapı kapı dolaşıyorum, yeri geliyor evrağı alarak bu konuda desteğiniz lazım şeklinde destekler talep ediyoruz. Kalite denetimlerine giriyoruz, Sayıştay denetimlerine giriyoruz, hepsinde de gerçekten takdire şayan bir şekilde bu kadar kısıtlı bütçeyle bunları nasıl yaptınız diye teşekkürle ayrılan denetimciler, değerlendirmeciler oldu. Çünkü bir kaliteciyim, yaklaşık 20 yıllık bu konuda çalıştı. Özellikle dökümana çok önem veririm. Yazılan yapılan işlere çok önem veririm. Çok şükür bir yanlış yapmadık. Planla, Uygula, Kontrol et ve Önlem al, PUKO Döngüsü dediğimiz o çevrimi uyguladık. Benim ekibim gece gündüz çalışır. Gelen kişiler hep “bilim emek özveriyi görüyoruz” dedi.
“İstihdam odaklı, gelişime açık eğitimler veriyoruz”
Rektör Karabulut, “Gençler kendilerini geliştirmeli, girişimciliği artırmalı, dil özellikle yabancı dil öğrenmeliler. Sosyal medyada vakit geçirmekten ziyade daha çok kitaplara dokunmak vardır ya, işte okumak vardır bunlar çok önemli. Kütüphanede ki o çalışmayı, kitap okuma zevkini gençlere tekrar aşılamamız gerekir ve biliyoruz ki bu yüreklerinde var. Hangi işi yaparsanız yapın, en iyisini yapın, şurada bir çam olamıyorsanız dahi en iyi çalı siz olun. Öğrencilerimizin mesleki teknik eğitimine, temel eğitimlerine ve onların gelişimine, hayat kariyerlerine destek olmamız lazım. Kariyer gelişiminde kişilerin özgüvenli olması, nereden geldiğiniz değil, hangi işi yaptığınız ve nerede olduğunuz önemli diye düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
“Gençlere söyledikleri bir tane cümle o kadar hayatlarını değiştirir ki”
Girişimciliğin önemine değinen ve gençler için birçok etkinlik yapıldığını dile getiren Karabulut, “GESKON tarafından gençler arasında yapılan ankette birinci seçildik. Bunda gençler için yaptığımız etkinliklerin çok büyük önemi var. Aselsan, Tubitak, Türk Patent Kurumu Başkanlarını, Toyata’nın Ceo’nu getirdik. Onların söyledikleri bir cümle bile gençlerin hayatında değişiklikler yapmasına neden olabiliyor, kararlar almalarına yardımcı oluyor. Güzel şeyler yapıyoruz, Cumhurbaşkanımız çok destek veriyor, Allah razı olsun. Tüm rektörlere tabi ki destek veriyor, üniversitemize de çok büyük destekleri var, kuruluşundan bugünlere gelmemize kadar her alanda destekleri yanımızda” şeklinde konuştu.
“İyi niyet besleyen iyi yaşar”
Yaşlı yaşam merkezi projesi, Mühendislik ve Tıp’ı bir araya getiren projelerden, üreticilerin eğitimi projeleri gibi devam eden ve planlanan çalışmalara değine Karabulut, “Eğer kalbiniz güzel olursa yüzünüzde güzel olur, çevrenizde güzel olur, iyi niyet besleyen iyi yaşar” şeklinde sözlerine son verdi.