İktidara serbest bize yasak
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin, Malatya İl Kongresi'nde konuştu. Babacan, partisi için Malatya'da hazırlanan afiş ve billboardlarının söküldüğünü anons çalışmalarının iptal edildiğini belirterek, 'Bu gürültü kirliliği diyerek engellediler. İktidar partisinin araçları daha da yüksek sesle her türlü çalışmayı yaptı, onlara karışan yok. Bizim mütevazı bütçelerle yaptığımız tanıtım çalışmaları nasıl son dakikada iptal ediliyor?' dedi.
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) 1. Malatya İl Kongresi DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın katılımıyla kentteki özel bir otelde gerçekleştirildi. Kongrede, DEVA Partisi Malatya Kurucu İl Başkanı Onur Güneş il başkanlığı görevine seçildi. Kongre öncesi divan başkanlığa seçilen DEVA Partisi Kurucular Kurulu üyesi İbrahim Gezer, şu ifadeleri kullandı; "Özellikle ülkemizin üzerinde karabulutların dolaştığı, adaletin ortadan kalktığı, özgürlüklerin askıya alındığı ve vicdan sahibi Anadolu insanının artık yeni bir ses yeni bir soluk ve gelecek adına yeni bir umut aradığı bu dönemde ülkemize henüz her şeyin bitmediğini söyleyecek sözümüzün bir şeyler yapabilecek gücümüzün olduğunu gösterdik."
Malatya 28 Şubat karanlığını en derin acılarıyla yaşadı
Kongresin açılışında konuşan DEVA Partisi Malatya Kurucu İl Başkanı Onur Güneş ise, 9 Temmuz’da göreve başladıklarını, hızlı bir şekilde teşkilatlanma çalışmalarını gerçekleştirdiklerini 13 ilçenin 10’ unun kuruluşunu gerçekleştirdiklerini kaydetti. Güneş, kongreye katılan partililere teşekkür etti. Daha sonra partililere hitap eden DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Malatya'nın iki cumhurbaşkanı ve Türkiye’nin ilk başbakanını çıkaran il olduğunu anımsatarak, Malatya'nın hem binlerce yıllık kadim tarihi hem de yakın tarihte yaşadıklarıyla kendileri için çok önemli özel bir yere sahip olduğunu belirtti. Malatya'nın 28 Şubat karanlığını en derin acıların yaşandığı şehirlerden bir tanesi olduğuna dikkat çekti.
AK Parti 28 Şubat mağdurları adına yola çıktı
Babacan, AK Partinin, 28 Şubat mağdurları adına yola çıktığını ifade ederek, " Sırf namaz kıldığı için idamla yargılananlar başörtüsü taktığı için eğitimden, işten uzaklaştırılanlar inancı nedeniyle ekonomik linçe maruz kaldı. Bunların hepsi Malatya’nın şahit olduğu meselelerdir. Biliyorsunuz şuanda iktidar olan parti, 28 Şubat mağdurları adına yola koyuldu ve geniş yelpazede toplumun desteğini aldı. Peki Türkiye genelinde o gün destek verenlerin 28 Şubat iklimini en sert şekilde yaşayan şehirlerden biri olan Malatya’nın gerçekten istediği Türkiye bugünkü Türkiye değil. Acaba 28 Şubat’ta hor görülen kesimler nasıl bir ülke hayal etmişlerdir? Bugünkü iktidar partisine destek verirken hayal ettikleri Türkiye acaba bu muydu? Aydınların fikirleri yüzünden hapis yattığı muhalefetin her görüldüğü yerde ezilmeye çalışıldığı tek bir sesin bütün sesleri bastırmaya çalıştığı bir ülke mi hayal etmişlerdi? Tek bir s es şuanda bütün sesleri bastırmaya çalışıyor. Malatya’da da yaşıyoruz son bir kaç gündür. Devran dönsün ve aynı adaletsizlikler bu defa başkaları tarafından yaşansın mı istemişlerdi acaba o gün 2001’de bugünkü iktidar partisine destek olanlar. Hayır, bu değildi istedikleri bugünkü iktidar partisi 28 Şubat sürecinden sonra içinden geldikleri kesimlerin ezilmesine itiraz olarak ortaya çıkan bir partiydi. o gün bu siyasi partiye destek verenlerin büyük bir çoğunluğu bugün arkadaşlar derin bir hayal kırıklığı geçirdiler. Biz böyle olmasını istememiştik diyorlar. Bize yapılan haksızlıkları başkalarına yapmak için bu partiyi desteklemedik diyorlar. Bu yapılanlar bizim inancımıza örfümüze âdetimize uymaz diyorlar. Öte yandan baktığımızda büyük çoğunluk henüz yüksek sesle söyleyemiyor. Ne yapıyorlar o adaletli insanlar aile meclislerinde mahalle kahvehanelerinde komşularıyla baş başa geldiklerinde bunları konuşuyorlar. İşte ben o yüzden ben şimdi buradan zamanında iktidara taşıdığı partinin icraatlarını artık içine sindiremeyen o yüce gönüllü insanlara sesleniyorum, aziz dostların gelin eski mağdurların yerine yeni mağduriyetlerle karşılaşmayalım bunların karşısında kayıtsız kalmayacağımızı gösterelim. Gelin bu haksızlığa bu zulme karşı çıkalım gelin kendisi gibi düşünmeyenlere hain diyenlere karşı çıkalım” diye konuştu.
Hazırlıklarımızı engelleyenlerin kimden güç aldığını biliyoruz
Kongre, öncesinde partisinin billboardlarının kaldırılması ve anons çalışmalarının iptal edilmesine tepki gösteren Babacan, "Malatya İl Kongremizi duyurmak için kongremizle ilgili tanıtım materyalleri hazırladılar. Yarın( Pazar) şu anda iktidarda olan partinin kongresi var. Bizim kongre duyurularımızla ilgili hazırladığımız pek çok materyal indirildi, söküldü. Anons çalışmaları yapılıyordu. Bu gürültü kirliliği diyerek engellediler. İktidar partisinin araçları daha da yüksek sesle her türlü çalışmayı yaptı, onlara karışan yok. Bizim mütevazı bütçelerle yaptığımız tanıtım çalışmaları nasıl son dakikada iptal ediliyor?" diye konuştu. Babacan, 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliğine değinerek, "2017 Anayasa değişikliği yaptık. Seçilen cumhurbaşkanının partisiyle ilişki kesilirdi. O madde çıkarıldı. Ama yemin maddesi değişmedi. Cumhurbaşkanının yemin maddesinin son bölümünü okuyayım: “Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” Partinin genel başkanı seçilince nasıl tarafsız olacak, diğer partilerin taraftarlarına karşı tarafsız olabilir mi? Malatya'da yaşadık. Malatya'da bizim pankartı indirenler, billboardlarımızı sökenler, LED yayını durduranlar kimden güç alıyordu. Hukuk devletinde böyle bir şey olur mu? Bu ülkede sözleşme hukuk varsa çiğnenmemesi lazım. Onun için son yıllarda gittikçe kutuplaştırılıyor. Toplumun ötelenen kesimleri oluşuyor. Bu sistemin hızla değişmesi lazım. Güçlendirilmiş parlamenter sistem de tarafsızlık üzerine yemin etmiş bir devlet başkanı bunları yapamaz. Türkiye demokrasisine daha fazla zarar vermeye kimsenin hakkı yoktur. Herkes hukuka bağlı olmak zorundadır. Aksi halde bu ülkede istikrardan bahsedilemez. Bu ülkede yatırımlardan bahsedilemez?" dedi.
Herkesin iyi eğitim alması için çalışacağız
Babacan, eskiden Türkiye'nin dış politikada arabuluculuk yaptığını, sözünün olduğunu kaydederek, ama şimdi bu saygınlığını yitirdiğini söyledi. Kavgadan beslenmeden, Türkiye'nin dış politikadaki saygınlığını tekrar kazandıracaklarını, dünya Türkiye’nin sözüne kulak kabartacağını dile getirdi. Eğitim de yaşanan sorunlara değinen Babacan, "Sadece parası olanın değil, herkesin iyi eğitim alması için çalışacağız. Eğitimi üç yaşında başlatacağız. Dil eğitimini anasınıfından itibaren çocuklarımıza sunacağız. Çocuklarımıza ezberlemeyi, ezberleri tekrar etmeyi değil, sorgulamayı öğreteceğiz. Çocuklarımızın analitik düşünmelerini geliştireceğiz. Sadece öğretime odaklanmayacağız; çocuklarımızın, gençlerimizin sosyal, duygusal ve psikolojik gelişimlerini de eşzamanlı sağlamak için çalışacağız. Seçmeli ders çeşitliliğini artıracağız. Kişiselleştirilmiş ve esnek bir müfredat anlayışı getireceğiz. Gençlerimizin hayallerini kalıplara sokmayacağız. Ezberlerle, sınav kaygılarıyla gençlerimizi korkuya boğmayacağız. Tam da bu nedenle, gençlerimizin büyük kaygı duyduğu üniversiteye giriş sınavlarını yılda birkaç defa yapacağız. Hayat boyu tek mesleğe zorlayan katı eğitim modellerini terk edeceğiz" ifadelerini kullandı.