Hesap soramadılar

28 Şubat'ın Malatya'daki simge ismi ve ilimizin kanaat önderlerinden Ramazan Keskin, 28 Şubat sürecinin Müslümanlara karşı yapılan bir darbe olduğunu söyledi. Özgürlüklerin rafa kaldırıldığı bir dönemde AK Parti'nin ortaya çıktığını belirten Keskin, halk büyük destek verdi. Ancak işbaşına gelen AK Parti gerçek manada, 28 Şubat süreci içerinde yer alanlardan hesap sormadı. Yöneticiler yerinde kaldı. Sadece Müslümanlar bir nefes almış oldu' dedi.

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
Hesap soramadılar

Türk Demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat Postmodern Darbesinin üzerinden tam 23 yıl geçti. 28 Şubat sürecinde Malatya’da başörtülü kızlara destek verdiği için hedef haline gelen kanaat önderlerinden Ramazan Keskin, 28 Şubat sürecinde yaşanları anlattı. Keskin, O süreçte Malatya’daki tüm insanların hem ekonomik hem sosyolojik olarak çok büyük zarar gördüğünü söyledi.

Etkilenmeyen kimse kalmadı

Keskin, 28 Şubat’ın Müslümanlara karşı yapılmış bir darbe olduğuna vurgu yaparak, "Darbeyi yapanlar cesaret edemedikleri için buna balans ayarı dediler. Daha sonra TBMM'de araştırma yapan Nimet Çubuk'çunun da, ifade ettiği gibi; Malatya pilot bölge seçilmişti. Eğer Malatya'da başarılı olursa, ülkenin her tarafında başarılı olacaklarını hesap ederek, böyle bir uygulama başlattılar. Başörtüsü olayıyla başladılar. Öyle ki başörtülü öğrenciler üniversiteye gidemiyor, üniversite kapılarında tekme tokat dışarıya atılıyor. 28 Şubat sürecinden sonra kendilerinin ifade ettikleri gibi 'Post modern, modern darbe' diye ifade ettiler. Post modern darbe ismini daha sonra kendileri verdiler. Bu Müslümanlara karşı yapılan bir darbedir. Malatya'da 500-600 insan içeri alındı. Malatya'yı, Türkiye'yi etkiledi. O gün kendileri 'bunun bin yıl süreceğini 'ifade ediyorlardı. Ama çok kısa bir süre sonra ne zamanki halkımızın önüne bir sandık konuldu, halkımız, 28 Şubat sürecinin hem partilerini hem bu süreç içerisinde Müslümanlara işkence ve eziyet edenleri saf dışı bıraktı. Öyle ki bilinen gerçek şudur ki, mesela Merve Kavakçı'nın milletvekili olarak parlamentodan dışarı atılması. Ecevit'in 'bu kadına haddini bildirin' diyerek kadının üzerine gitmesi. 80 yaşında İstanbul'da Medine isimli bir kadın, başı örtülü olduğu için hastaneye alınmadı. Başı örtülü diye insanların fişlendiği ve hem Malatya hem de ülkenin ekonomisine o gün itibariyle büyük bir darbe oldu. Sağcısı da, solcusu da, Müslümanlarla, İslamcısı da az ve çok etkilendiler. Etkilenmeyen kimse kalmadı.  Fakat halkımız, ne zamanki önlerine bir sandık konuldu, halkımız kendi hür iradesiyle, daha sonra AK Parti hükümetini iş başına getirdi" diye konuştu.

Malatya'da yüzlerce insan sorgulandı

28 Şubat sürecinde Merhum Necmettin Erbakan Hoca'nın siyasi yasaklı hale getirildiğini anımsatan Keskin, "Refah Partisi kapatıldı, daha sonra kurulan Fazilet Partisi kapatıldı. Şuan hayatta olan Saadet Partisi (SP) kuruldu. Böylece devam etti. Halkımızın önüne sandık kurulduğu zaman halkımız bunun hesabını sordu. 28 Şubat sürecine destek veren ve o gün 28 Şubatçıları destekleyen partilerin tümü baraj altında kaldı ve bugünkü hükümet ortaya çıktı. Bugünkü hükümet, günümüzdeki başörtüsü olaylarında mağdur olan sağcıların da, Müslümanların da, vicdan sahibi solcularında, liberallerinde desteklemiş olduğu bir hükümetti. Çünkü özgürlükler tamamıyla rafa kaldırılmıştı. Özgürlüklerin rafa kaldırıldığı bir ortamda AK Parti ortaya çıktı ve hakikaten halkımız büyük destek verdi. Ancak şunu söylemek lazım ki; işbaşına gelen AK Parti gerçek manada, 28 Şubat süreci içerisinde yer alanlardan hesap sormadılar. O dönemin yöneticileri yerinde kaldı. Sadece Müslümanlar bir nefes almış oldular. Bizim mescidimize el konuldu. Bizim çıkardığımız Medeniyet Gazetemiz kapatılmayla yüz yüze kaldı. Gazetemizin sahibi, Yazı İşleri Müdürümüz, ben ve birçok kardeşimiz, cezaevine atıldı. Dava üstüne davalar açıldı. Halkımıza bir sürü işkenceler yapıldı. Birçok insanın geleceği karartıldı. İşte 28 Şubatçılar bu ülkede bu baskıyı, zulmü yapmışlardır. Diyebiliriz ki, fişlenmeyen hiç kimse kalmadı. Malatya'da yüzlerce insan sorgulandı. Onlarcası içeri alındı. Haksız yere, bu zulümler, baskınlar, işkenceler yapıldı" şeklinde konuştu. 

Yaşananları anlatmalıyız

Keskin, yeni neslin 28 Şubat sürecinin ne olduğunu anlaması için yaşananların anlatılması gerektiğine işaret ederek, "Bugün cadde ve sokaklarda gördüğümüz gençlik, 28 Şubat sürecinden sonra cadde ve sokaklarımızı dolduran gençliktir. 28 Şubatçılar halka o kadar büyük sıkıntılar verdiler ki, dernekler, gazeteler, vakıflar kapatıldı. Dernek ve vakıflara giden insanlara gitmez oldular. Dernek ve vakıflara bağış yapan insanlar bana da bir şey olmasın diye bağışlarını kestiler. 28 Şubat öyle bir süreçti ki, Müslüman halkı suçlu olarak ilan etmişti. Hakikaten diyebiliriz ki, Türkiye'de 1950'lerden sonra ilk defa Müslümanlar 28 Şubat sürecinde böyle bir zülüm ve haksızlıkla karşı karşıya kaldılar. Başörtülü memurlar görevlerinde alındı. Birçok televizyon liselerde namaz kılan öğrencileri, afişe ederek, sanki büyük bir suç işlemişler gibi işte burada da irtica, başını örten namaz kılan var diye haber üstüne haber yapıyorlardı. Hele hele basın iyi bir sınav veremedi. Hepsi sınıfta kaldılar, gidip 28 Şubatçıları alkışladılar. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir olay yaşandı. Askerler savcıları ve hakimleri toplayarak, brifingler verdiler. İnsanlar çocuklarını bu vatanı korusunlar diye askeri yolluyorlardı. Sakallı babalar, başörtülü anneler garnizondaki asker çocuklarını, ziyaret edemiyorlardı. Nizamiyeden içeri bile alınmıyorlardı. Ne oldu? Müslümanlar sabrettiler, ta ki önlerine sandık konulana kadar.  Sandık kurulduğu zaman bunun hesabını verdiler. Halen bu iktidarın çalışmaları, gayretleri sonucudur. Geldiğimiz noktalardaki sıkıntılarda, inşallah kısa zamanda aşılacaktır" dedi. 

28 Şubat karanlık bir süreçti

28 Şubat sürecinin karanlık bir süreç olduğuna dikkat çeken Keskin, "28 Şubat, halkımızın dinine, örfüne, geleneğine, adetine karşı yapılmış bir darbedir. Sonra kendileri, bunu kabul ettiler. İlk zamanlarda kabul etmek istemediler. Ama zaman içerisinde, Çevik Bir ve bunun gibileri itiraf etmek zorunda kaldılar. Ne yazık ki, bunlar hakkettiği cezayı alamadılar. Halen 28 Şubat sürecinden dolayı cezaevlerinde olan insanlar var. Hükümetimiz, 28 Şubat sürecini yaşamış, mağdur olmuş insanlara yeteri kadar elini uzattığını söyleyemeyiz. Onun için 28 Şubat sürecini karanlık bir süreçtir. Onlar diyorlardı ki, 'bin yıl sürecek', tabi kısa bir dönem devam etti ama halen izleri devam ediyor. 28 Şubat sürecini, geçlerimiz, yeni nesil öğrenip, tarih sayfalarında incelediklerinde, 28 Şubat sürecinin Müslümanlara karşı nasıl büyük bir zülüm, baskı olduğunu göreceklerdir. Bir daha 28 Şubat süreci yaşanmaması için halkımızın, çok dikkatli, uyanık ve tepkisini ortaya koymalıdır. Bunun yolu,  28 Şubat sürecinde yaşananların yazılması, konuşulması, seminerlerin, panelleri, konferansların düzenlenmesi, bu hususta yaşayan insanların, yaşayan tarih olarak algılanması geleceğe ışık tutması için çok önemlidir. 28 Şubat sürecinde diz çökmeyen Malatya ve ülkedeki duyarlı insanlar selam olsun" ifadelerini kullandı.