Her şeyi Ankara bilir düşüncesi yanlış

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Malatya İl Koordinasyon Kurulu, 6 Şubat'ta yaşanan depremlerin değerlendirme raporunu açıkladı. Raporda, 'Deprem sonrasında yürütülmekte olan planlama faaliyetleri, Ankara merkezli değil, yerelde ki muhatapları ile yürütülmelidir. Bu şehri en iyi tanıyanlar bu şehirde yaşayanlardır. Her şeyi Ankara bilir düşüncesi yanlıştır' ifadeleri kullanıldı. 

Her şeyi Ankara bilir düşüncesi yanlış

TMMOB Malatya İl Koordinasyon Kurulu, 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin değerlendirme raporunu kamuoyuyla paylaştı. TMMOB’tan yapılan yazılı açıklamada, “TMMOB Malatya İl Koordinasyon Kurulu olarak depremden etkilenen tüm bölge halkımızın ve ülkemizin acısını en derinden hissederek paylaşıyoruz.
Tüm üyelerimizin depremzede olduğu bu günlerde her türlü zorluğa rağmen kendi sıkıntılarını bir tarafa bırakıp vatandaşlarımız için sahada yardım faaliyetlerine katılan, arama kurtarma çalışmalarına destek veren mimar ve mühendislerimize TMMOB Malatya İKK olarak teşekkürü bir borç biliriz.
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık (Mw = 7.7) ve Ekinözü (Mw = 7.5) ilçelerinde gerçekleşen iki depreme ilişkin yapılan teknik inceleme ve değerlendirmeler aşağıda paylaşılmıştır. Çalışmalar, ileri analiz ve teknik değerlendirmeler sürmekte olup önümüzdeki günlerde kamuoyunun bilgilendirilmesine devam edilecektir. Depremler Ölü Deniz ve Doğu Anadolu fay sistemleri ve bağlantılı kollarında yüzlerce km’lik yüzey kırıklıklarına ve yakın yerleşim alanlarında büyük yıkıma neden olmuştur. Bölgede şu ana kadar gerçekleşen depremlerin ve artçıların neden olduğu stres transferi halen devam etmekte ve bunların yarattığı olası riskler güncelliğini korumaktadır. Bu riskler kamusal görevi bulunan kuruluşlarca dile getirilmekte, aynı şekilde alanında uzman bilim insanlarının görüşleriyle kamuoyu bilgisine taşınmaktadır. 

Depremler; afete dönüşebilen toplumsal, ekonomik ve sosyal yıkıcı etkiler yaratır. Yaşadığımız bu doğa olayının afet yaratan etkilerini azaltmak, kamu hizmetinin yeniden etkin işlerlik kazanmasını sağlamak, bu dönemde aceleyle eksik yapılan uygulamalardan doğabilecek başka hukuki sorunların önüne geçmek için aşağıdaki önlemlerin alınmasının ve gerekenlerin yapılmasında ilgili birimlerin koordinasyon içinde olmasının önemini vurguluyoruz. 
Deprem hasarlarının yaygın olduğu bölgeler, verimli tarım arazileri üzerindeki planlanmış alanlardır.  Dolayısı ile ana kayanın derinde olduğu zayıf zemin koşullarında, hatta sıvılaşma potansiyeli olan zeminlerde yapılan 10-15 katlı ve taşıyıcı sistemi esnek yapılar ağır hasar almış veya toptan göçmüştür. Bununla birlikte, göçmese de bir kat’ı batan veya yana eğilen binalar gözlemlendiğinde, bazı bölgelerde zemin sıvılaşmasının olduğu düşünülmektedir. Bu açıdan ülkemiz koşulları dikkate alınarak Şehir Planlama faaliyetleri yeniden gözden geçirilmelidir.
 Her türlü zemin koşullarında yapı yapmak elbette mümkündür. Ancak, bir bedeli vardır. Zemin, üstyapı yüklerini güvenle taşıyacak şekilde iyileştirilmeli, koşullara uygun doğru temel sistemi ve üstyapı taşıyıcı sistemi seçilmeli ve bu tasarım sürecinin titiz bir mühendislik yaklaşımı ile gerçekleştirilmesi ve tasarımın uzman mühendisler tarafından denetlenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Tüm inşaat uygulamalarında da gerektiği gibi nitelikli bir denetim gerçekleştirilmelidir. Ancak tarif edilen bu zincirin bazı halkaları çeşitli nedenlerle ülkemiz koşullarında eksik kalabilmektedir. Sorun, yapılabilirlikte değildir. Sorun, bilinç düzeyi, deneyim, etik ve ahlaki kurallar kapsamında toplumsal bir sorundur. 
·   Depremin önemli sonuçlarından bir diğeri; doğal kaynaklara erişim, ulaşım, iletişim ve enerji gibi altyapı sistemlerinde meydana gelebilecek hasarlardır. Bölgede bulunan barajlarda ve su kaynaklarında rejim değişikliklerinin gözlenmesi kadar, bu kaynakların yapısal deformasyona uğraması da kaçınılmazdır. Kısa vadede hemen anlaşılamayacak bazı olumsuzlukların, bir veya birden fazla yerleşim birimini etkileme olasılığı vardır. Kaynaklarda yaşanacak kesintiler, hayatın normale dönmesini geciktirebilir veya bölge yaşamını daha zor koşullara sürükleyebilir. Bu yüzden Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve belediyeler, çöken veya hasar gören veyahut izlenmesi gereken altyapı sistemlerinin durumunu tespit etmelidir. Baraj, köprü ve diğer altyapı tesislerinin deformasyon izleme çalışmalarına yönelik eylem planları harekete geçirilmelidir.
·   Köprü, viyadük, gökdelen, baraj vb. yüksek maliyetlerle üretilmiş topluma hizmet eden mühendislik yapılarının deprem öncesi ve sonrası sağlık durumlarının multidisipliner yaklaşımla izlenmesi, incelenmesi ve değerlendirmesi sonradan oluşabilecek felaketleri önleme açısından önemlidir. 
  Bölgede; belediye, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü vb. kamu kurum ve kuruluşların uhdesinde bulunan, tescile dayalı kamu hizmetinin aksamadan yürütülmesi gerekmektedir.
·   Daha fazla veri; deprem gibi doğa olayların bilimsel anlamda doğru yorumlanmasına, doğal olayların afete dönüşmesinin önlenmesine katkı sunacaktır. Unutulmamalıdır ki afetle mücadelenin en etkin yolu; yaşadığımız coğrafyayı daha iyi tanımaktan, kamu yararına ve bilimsel gerçeklere uygun politikaları uygulamaktan geçer” açıklamasında bulunuldu.
TMMOB Malatya İl Koordinasyon Kurulunun deprem sonrası mühendislik, mimarlık ve şehir planlama önerileri
1- Deprem sonrasında yürütülmekte olan planlama faaliyetleri, Ankara merkezli değil, yerelde ki muhatapları ile yürütülmelidir. Bu şehri en iyi tanıyanlar bu şehirde yaşayanlardır. Her şeyi Ankara bilir düşüncesi yanlıştır. Planlamadaki bu merkeziyetçi anlayış derhal terk edilmelidir. Planlama faaliyetleri Yerelde, katılımcı paydaşları TMMOB ile ivedi bir şekilde istişare ile yürütülmelidir. Ben yaptım oldu mantığı terk edilmelidir.
2- Karakavak bölgesinde bulunan 2200 dönümlük alan, Çevre Düzeni Planında tarım alanı olarak planlı iken, yapılan plan değişikliği ile konut alanına dönüştürülmüştür.(Aralık 2022) Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan bu plan değişikliği derhal iptal edilerek, bu alanların tarım alanı olarak bırakılması sağlanmalıdır.
3- Karakavak ve Bostanbaşı bölgesindeki imarlı sahalarda, derhal bir revizyona gidilerek, hak kayıplarına da yol açmayacak şekilde, emsal değeri 1.20, kat yüksekliği de 4 kat olarak planlanmalıdır.
4- Malatya Şehir Hinterlandının dış çeperlerinde bulunan Altay Kışlası, Çakmak Kışlası, Çamurlu bölgesi, İkizce Yazısı ve Beydağı yamaçları, yeni yerleşim alanları olarak değerlendirilmeli ve yapı yüksekliği yine 4 kat ile sınırlandırılmalıdır. 
5- Şehirin merkez ticaret bölgesi:
Sınırları: Çevre Yolu, Malatya AVM, İnönü Caddesi, Kışla Caddesi ve Akpınar bölgesi olacak şekilde, bu alanın tamamını kapsayacak bir kentsel tasarım projesinin ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu kentsel dönüşüm projesine hukuki anlamda engeller teşkil etmemesi için, halihazırda bu bölgelerde yürütülmekte olan hasar tespitlerinde yapı stokunun tamamı ağır ve orta hasarlı yapı statüsüne alınarak, kentsel dönüşüm projesinin hukuki altyapısı hazırlanmalıdır.
Bu kentsel dönüşüm bölgesinde inşa edilecek ticari amaçlı yapıların tamamı 3 kat ile sınırlandırılmalıdır.
6- Deprem nedeni ile zarar gören ve yaklaşık 8.000 dekar tarım alanının su ihtiyacını karşılayan SULTANSUYU barajının onarımı acilen yapılarak sulama sezonu olan 15 Mayıs tarihinden önce tekrar su depolanmasına başlanılması,
7- Doğanşehir Sürgü Baraj Gölünün iletim kanallarının özellikle aşırı hasar gören bölgelerinin kapalı boru sistemine alınması,
8- Depremde oluşan enkaz nedeni ile birçok tarım alet makine, traktör ve sulama sistemleri zarar görmüş birçoğu kullanılmaz hale gelmiştir. Bu nedenle söz konusu kayıpların asgari düzeyde karşılanması için destekleme programlarının düzenlenmesi gerekmektedir.
9- Depreme müteakip birçok yerleşim yerinin tekrar konut yapımına imkan vermemesi nedeni ile acele bir kararla mevcut Orman ve Mera alanlarının iskan amaçlı olarak kullanılabileceği kararnamesi yayınlanmıştır. ZMO uzun vadede sakıncalarını dile getirerek iptali için DAVA açılmış adli süreç başlatılmıştır. Bu nedenle bu konunun üzerinde hassasiyetle durulması gerekmektedir.
10- Her zaman kamu yararını önceleyen meslek odaları olarak imar affı uygulamalarının yaratacağı sakıncalara dikkat çekerek; bu uygulama ile orman, mera, kıyı, kent toprakları gibi bütün kamusal alanların işgalinin ve talanının önünün açıldığına, kaçak yapılaşmalar ile doğal değerlerin tahribatının arttığına, hukuksuzluğun özendirildiğine, çarpık ve düzensiz kentleşmenin kalıcılaştırıldığına, dürüst vatandaşın cezalandırıldığına vurgu yapıyoruz.
11- Bu deprem ile, konunun tüm paydaşları tarafından, unutulan, görmezden gelinen, ihmal edilen, bilime rağmen kabul edilmeyen tüm konular hatırlanmalı, ele alınmalı, hukuki eksikler giderilmeli, yapı üretim sürecinin tüm aşamalarının uygun şekilde işlemesini sağlayacak kanunlar, yönetmelikler bir an evvel çıkarılmalı, var olanların eksikleri tespit edilmeli ve yenilenmelidir. Çözümün tüm tarafları bir araya gelmelidir. Liyakat, yetkinlik bir an evvel yapı üretim sürecinin bir parçası haline getirilmelidir. Yetkin Mühendislik için 3458 sayılı kanun bir an önce değiştirilmelidir. Yetkinlik şarttır.  
12- Örgün eğitimin içerisine; Topluma afet ve tüketici bilinci sağlayacak dersler konmalıdır.
13- Yapı kullanma izin belgesi alınmış Yapıların 5 yıllık periyotlarla denetlenerek Yapı kullanma izin belgelerinin yenilenmelidir.
14- Arama kurtarma çalışmaları için organize olmakta çok geç kalınmış, arama kurtarma çalışmaları çok kısıtlı bölgelerde, yetersiz kadro ve ekipmanla yürütülmüştür. 
15- Uygulamada kontrol yapılırken Şantiye Şefliği hizmetinin daha titiz yapılması, şantiye şefinin kağıt üzerinde kalmayıp aktif olarak görevlendirilmesi, 2013 yılında çıkarılan yasa ile meslek odalarının elinden alınan proje kontrol yetkisinin yeniden verilmesi acil ve mecburidir.

TMMOB Malatya İl Koordinasyon Kurulu olarak ortaya konan ve yukarıda dile getirdiğimiz tespitlerin yaşanan afetin etkilerini azaltmak için bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.