Hatalar zinciri facia getirdi

6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerden en fazla etkilenen illerden olan Malatya'da birçok bina yıkıldı ve ağır hasar aldı.

Hatalar zinciri facia getirdi

Depremlerde ağır hasar alan yeni yerleşim yerlerinden olan Yeşilyurt ilçesi Bostanbaşı Mahallesindeki yeni yapıların birçoğunun ağır hasar almasında yapı ve işçilik kusurları sebep oldu. Yeni yapıları incelendiğinde zemin, yapı ve işçilik hatalarıyla karşılaştıklarını belirten İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Türkmen, binaların birçoğunda pas payları kullanılmadığı için donatıların korozyona uğradığını ve bu durumun binaların ömrünü önemli derece düşürdüğünü belirtti. 

Binlerce yeni yapı ağır hasar aldı

6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerden en fazla etkilenen illerden olan Malatya’da 169 bin binadan 5 bini tamamen yıkılırken, 39 bin bina ağır hasarlı ve acil yıkılması gerekiyor. Kentin yeni yerleşim yerlerinden olan Bostanbaşı bölgesinde binlerce yeni yapı ağır hasar aldı. Bölgedeki yeni yapıların ağır hasar almasındaki nedenlerin başında yanlış yapılmış zemin etütleri, yapısal tasarım ve işçilik kusurları milyonluk binaları kullanılamaz hale getirdi. Bölgedeki yeni yapıları inceleyen İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Türkmen, gazetemize yaptığı açıklamada, ağır hasarlı çok sayıda binada; zemin etüdü,  yapısal tasarım ve işçilik hatalarıyla karşılaştıklarını vurguladı. Bina inşa edilirken taşıyıcı sistem ilkeleri ve yapı zemin tespitinin doğru bir şekilde yapılması gerektiğini dile getiren Türkmen, zemine ait değerler sisteme yanlış girildiği zaman mevcut yapının temeli binayı taşıyamayacağını ve binanın kendi kendine hasar almasına sebep olduğunu, 9 şiddetindeki depreme göre tasarlanması gereken binaların 7- 8 şiddetindeki bu depremlerde ağır hasar aldığını ifade etti. 

Zemin etütleri doğru yapılmalı

Sağlam ve dayanıklı binalar inşa edilmesi için yapısal tasarım ve doğru zemin etüdü olması gerektiğini vurgulayan Türkmen, “Bir binanın taşıyıcı sistemi doğru tasarlanmalı deprem etkilerine karşılayacak bilecek şekilde yapılması gerekmektedir. Zemin düzeyi, sınıfının, şeklinin ne durumda olduğunun tespit edilmesi önemlidir. Bir yapıyı projelendirme aşamasında nasıl bir beton sınıfı tercih ediyoruz, ne tür donatılar kullandığımızı ve donatıları nasıl yerleştirmemiz gerektiğini, donatıların birbirlerine yeterli bir şekilde standartların belirttiği ölçüde tellerle tam bağlama yapılması gerekmektedir” diye konuştu. Zeminin taşıyıcıyı durumuna göre binalar inşa edilmesi gerektiğine vurgu yapan Türkmen, hatalı zemine inşa edilen binaların, zeminin taşıyamamasından dolayı ilerleyen zamanda binada deformasyon oluştuğuna ve zamanla kendi kendine çökme meydana gelebileceğini dile getirdi. Türkmen, “Bir zemin sınıfının yanlış tanınması yanlış bilinmesi neticesinde projede baştan sona doğru bile olsa sadece zemin sınıfı yanlış seçildiği için binada ciddi hasarlar meydana gelebiliyor. Yumuşak bir arazide bina yaptığınız takdirde binanın tüm yükleri zemine yüklendiği, zemininde o yapıyı taşıyacak kapasitede olması gerektiğini eğer zemin taşıma kapasitesi düşük olursa binalarda meydana gelen fazla oturmalar yapının ağır hasar almasına neden olabilmektedir.  Zemin çok yumuşaksa fazla oturma yapacak sertse az oturma yapacak. Bu düzeyden dolayı bunu bilmek ve bu oturmayı dengelemek ve yapının tümüne hasar gelmemesi için oturmadan kaynaklı hasarlar olmaması için zemin sınıfını iyi tanımak gerekiyor. Binanın şekli, binanın temel derinliği, kalınlığı, tekil mi radya temel mi, plak genişliği, derinliği bütün bunlar zemin durumuna göre ortaya çıktığı için veriyi doğru girmediğimiz takdirde, bilgisayar ortamında temel yanlış bir boyutlandırılacağı için binanın projesi yanlış olacaktır” diye konuştu. 

Bostanbaşı’ndaki zemin etüdü hatalı

Bostanbaşı, Fahri Kayahan bölgesindeki binaların yıkılması ve ağır hasarlı olmasının ana sebeplerini açıklayan Türkmen, “Hatalı zemin etüd raporları, eksik ve yetersiz demir ve donatı işçilikleri, betonun eksik yerleştirme, yetersiz bkımdan kaynaklanan düşük dayanımı, düşey taşıyıcı elemanları zayıf olması, yeterince deprem perdesi kullanılmaması, bir yönde olması gereken yapı zemin alanının binde 8’i kadar olması gereken deprem perdelerinin, hemen hemen hiçbir binada olmaması veya çok eksik olması. Bütün bu nedenlerden dolayı o bölgedeki bütün binalar yeni olmasına rağmen yaşanan depremde ağır hasar almalarına engel olunamamıştır” dedi. 

Malatya’da demir işçiliğinde ciddi sıkıntıları var

Malatya’da binaların ağır hasar almasında; zemin tespiti, işçilik hataları ve yeterince sulama yapılmadığından kaynaklandığının altını çizen Türkmen, “ Özellikle demir işçiliklerinin Malatya’da ciddi sıkıntıları var. Şuana kadar pas payına dikkat nerdeyse bir yapı göremedim. Pas payı aparatları Malatya’da hemen hemen hiçbir yapıda kullanılmıyor. Donatılar, demirler birbirine bağlanırken tüm düğüm noktalarının tekrar birbirlerine bağlanması enkaz üç kez bükülmesi ve kelebek şeklinde uçlarının bırakılması gerekiyor. Her noktanın bağlanması gerekiyor. Malatya’da bir nokta bağlanıyor ikisi bağlanmıyor bağlanmadığı takdirde bina deprem yükünde ufak bir zorlama vurulma etkisi yapınca etrafındaki etriye vurulma yükünü taşıyamıyor kolon patlıyor. Yapıda ağır hasar meydana geliyor” şeklinde konuştu. 

Sulamadan kaynaklı dayanım kaybı var

İnşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili konuşan Türkmen, hazır beton tesisinde gelen betonlarda çok önemli sorun olmadığını aktararak, “Yerine döküldükten sonra bakım ve küründe ciddi sorunlar var. Vibratörle binalardaki betonlar sıkıştırılmamış ve en az 15 gün sulanmamış. Binanın nerdeyse kurutulmaması gerekir. Kolon, kiriş her tarafın sulanması gerekiyor. Döşemede günde iki kez sulanabilmektedir. Yüzeysel sadece döşemede betonun sulanması yeterli değildir. Dökülen tüm elemanların düzgün sulanması hatta 15 gün boyunca tüm elemanların kurutulmaması gerekmektedir. Beton döküldüğünde vibratör çapını dikkate alarak her 30 santim beton kalınlığı olduğunda vibratörü daldırarak düzenli bir şekilde yapının malzemenin sıkıştırılmasını istiyoruz. Hasarlı binalarda bu kurallara uyulduğuna rastlayamadık. Sulamadan kaynaklı yaklaşık yüzde 25 beton dayanım kaybı var. Sıkıştırmadan kaynaklı yüzde 20-25 dayanım kaybı var. İkisini üst üste koyduğunuz zaman dökülen C20 beton C10’a düşmüş C30 beton C15’e düşmüş. Sahada bunu gördük. Onun üzerine donatı bağlama hataları var. Pas paylarının yetersiz olması var. Korozyonlar var, zeminde kusurlar var, saplama kirişler, tasarımda hatalar var. Bütün bunları yan yana koyduğunuzda birkaç neden binanın ağır hasar almasına neden olmuş. Bunlardan 3, 4 nedeni engelleseydik binanın ağır hasar almasını engelleyebilirdik. Bir yapı bir bütündür. Yapının bir ayağının eksik olması yapının ağır hasar almasına sebebiyet veriyor” diye konuştu. 

Deprem yapılardaki kusurları ortaya çıkardı

Depremin binalardaki kusurları ortaya çıkardığına da değinen Türkmen, binaların birçoğunda korozyon meydana geldiğini ve 50 yıllık ömrü olan binaların yaklaşık 30 yıl sonra oturulamayacak hale geleceğini belirtti. Türkmen, “Binalar depremden dolayı çökmezdi ama 50 yıllık ömürleri varsa zamanla birçoğunda ciddi korozyon sorunları var pas payları kullanılmadığı için donatılar her tarafta açıkta gözüküyor. Bunların 50 yıllık ömrü varsa 20-30 sene geçtiğinde her yerde korozyon hataları olacaktır. Korozyondan dolayı donatı paslanıp genleşecekti. Genleşince betonu patlatacaktı ve yıkıma doğru gidip kendi kendine yıkılır hale gelecekti. 50- 100 yıllık gidebilecek bir yapı 30-40 sene sonra içinde oturulamayacak bir hale gelecekti. Malatya’da tüm bina yapıları tasarlarken muhakkak tecrübeli kişilerle yapılması gerekiyor. Mühendislerin işe el atması, denetimlerin ciddi olması gerekiyor. Uzman mühendislerin kontrolünde olması gerekiyor.  İnşaatta çalışan herkesin eğitimden geçirilmesi gerekiyor. Eğitimden geçirildikten sonra denetimlerin devam etmesi gerekiyor. Örneğin Konya’da yıkılan zümrüt apartmanı kendi kendine yıkıldı. O bina yıllarca ayaktaydı sonra biranda yıkıldı. Korozyon hatası. İstanbul’da da bu tip binalar yıkılıyor. Depremler binalardaki kusurları ortaya çıkardı” diye konuştu.