Göç sorunumuz var
BİLSAM İbn-i Haldun Sosyal Araştırmalar Merkezi tarafından, 'Ayrımcılık, Ötekileştirme ve Göç Sorunu' konferansı düzenledi. Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, göç meselesinin ve göçmenlere yönelik ön yargıların sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada yaşanan bir durum olduğunu söyledi.
BİLSAM Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansta konuşan Özipek, “Göç meselesi ve göçmenlere yönelik ön yargılar sadece Türkiye’de değil bütün dünyada yaşanan bir durum. Türkiye’de ise şu an Suriye’ye özgü bir durum olduğu için daha yoğun bir şekilde gündemimizde. Hepimiz bir yerlerdeydik ve başka bir yere geldik. Göç, bizim de aktörlerinden olduğumuz bir hikaye aslında ve insanlık tarihi boyunca da olagelmiştir. Ortak tutum hep iki şekilde olmuştur. Birincisi, göçmenlere sığınak olunmuş ikincisi ise hiç değişmeden horlamak, dışlamak ya da onlardan faydalanmak şeklinde kendini göstermiştir. Suriyeliler de bizim ülkemizde iki tavırla karşılaştı. Kimisi sahiplendi kimisi fayda sağlamaya çalıştı, bu durum aynen devam ediyor. Sığınma aslında uluslararası metinlerde ve evrensel hukukta tanınmış bir haktır. Pozitif ve doğal hukukta da vardır ve evrensel bir kaskodur” dedi.
Bütün topluma mal edilir
Sığınma can havliyle olmuş yakıcı bir eylem, sığınmacıları kabul etmenin bir ödev olduğunu belirten Özipek, “Kaynak ülkeden tahrik edici bir güç olması sonucu olur göç. Sığınmacıları kabul etmek bir lütuf değil, ödevdir. Onların başları yerde olmamalı, gittikleri ülkenin insafına bırakılmamalıdır. Vatandaşlıktan kaynaklanan hakları kullanamazlar fakat sığınmacılar hak sahibi bireylerdir. Adaletin ve ayrımcılığın dili ve klişeleri evrenseldir. Ayrımcı suçlama ve ayrıştırmalarda benzerdir. Kalıp yargı şeytanlaştırma ve kolektif suçlamaya muhatap olurlar. Tek kişinin yaptığı bütün topluma mal edilir. Göçlerle şekillenen bir tarihimiz vardır. Osmanlının çekilmesiyle Balkanlardan ve Kafkasya’dan gelenler de İstanbul’da aynı tepkiyle karşılaşmıştır. Göçmenlere direniş gösterenler özde göçmen bir geçmişi olanlardır. Avrupa’da yeni bir ırkçılık modelinin olduğunu söyleyen Özipek, artık ırkçılar da aynı suda iki kez yıkanmıyor ve insan hakları literatürünü kullanarak yapıyorlar ayrımcılığı. Eskiden birçok ırka yöneliyorlardı şimdilerde ise bir ırka yönelip saldırıyor ve bunun üzerine otorite kuruyorlar’’ şeklinde konuştu.