Eserleri ve düşünceleriyle derin izler bırakan: Necip Fazıl Kısakürek
Savcılık ve hakimlik görevlerinde bulunan hukukçu Abdülbaki Fazıl Bey ile Girit muhaciri bir ailenin kızı olan Mediha Hanım'ın çocuğu olarak 26 Mayıs 1904'te dünyaya gelen Kısakürek'in çocukluğu, 'terbiyemi borçluyum' dediği, dönemin hakimlerinden büyükbabası Maraşlı Kısakürekzade Mehmet Hilmi Bey'in Çemberlitaş'taki konağında geçti.
Abdülhakim Arvasi ile tanışması onun için bir milat oldu
Abdülhakim Arvasi ile 1934'te tanışan Kısakürek için bu tarih bir milat kabul oldu ve eserlerinde tasavvufi düşüncenin izleri görülmeye başlandı.
Ayrıca bu dönemden sonra sanat ve edebiyat çevrelerinde "mistik şair" ve "bay mistik" diye anılmaya başlayan Kısakürek, bu söylemlere karşı "Tam 30 Yıl" başlıklı şiirinde "Tam 30 yıl saatim işlemiş, ben durmuşum. Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum." ifadelerine yer verdi.
Kısakürek'in 1935'te Muhsin Ertuğrul'un tavsiyesiyle yazdığı "Tohum" ile 1937'de kaleme aldığı "Bir Adam Yaratmak" eserleri, İstanbul Şehir Tiyatrolarında Ertuğrul'un rejisiyle sahnelendi.
İnsanları Anadolu'nun içinde barındırdığı tohumu keşfe çağıran, Maraş'ın Fransız işgalinden kurtuluşunu anlatan "Tohum", sanat çevrelerinden büyük ilgi görürken, halkın ilgisini çekmedi.
Kısakürek'in "Bir Adam Yaratmak" eseri ise olay örgüsü ve diyalogların derinliği bakımından herkes tarafından büyük ilgi gördü ve kendisinin "Türk Shakespeare'i" olarak anılmasının yolunu da açtı. 1936'da sahibi ve başyazarlığını yaptığı "Ağaç" mecmuası, çıktığı 17 sayı boyunca dönemin önde gelen entelektüellerini aynı çatı altında topladı.