Deprem üreten faylar hangileri?

Deprem jeolojisi Dr. Ramazan Demirtaş, deprem üreten fayları, fayların kayma hızı, 6 şubat depremleriyle etkilenen bölgedeki fayların durumunu, Sürgü, Çardak ve Malatya fayları, Savrun fayını ve Adana iddialarına ilişkin çok sayıda başlığa açıklık getirdi. 

Deprem üreten faylar hangileri?

Dr. Ramazan Demirtaş deprem bölgesinin yapısını ve özelde Savrun fayına ilişkin yaklaşımlarıyla ilgili kisadalga.net internet sitesine konuştu. 

Demirtaş, Savrun fayı meselesi MTA'nın diri fay haritasından kaynaklandığını söylüyor. MTA'nın Türkiye diri fay haritasının şu anda kullanıldığını belirten Demirtaş "ama bu mutlaka tek doğru diye bir şey yok" yorumunu yapıyor. "Birçok olayı depremler olduktan sonra anlayabiliyorsunuz, hatta fayların varlığını bazen" diyen Demirtaş bu haritaları yaparken bir mantıkla yapıldığını ifade ediyor.

Türkiye diri fay haritasını yaparken son 100 yıl içerisinde yüzey faylanması oluşturmuş faylara deprem üreten faylar dendiğini aktaran Demirtaş "bu fayların deprem tekrarlama periyotları faylara göre değişiyor. Yıllık kayma hızları farklı. Kuzey Anadolu fayı son 100 yılda 10-12 tane 7 ile 8 arasında deprem üretti. Diğer taraflara bakıyorsunuz 7 ile 8 arasında Türkiye'de 23 tane deprem var. Bu tür yüzeyde kırık oluşturan son 100 yılda olan depremlere birinci sınıf diri faylar kabul ediyoruz.
İkincisi, bizim için çok önemli olan Holosen dediğimiz son 10 bin yıl içerisinde deprem üretmiş faylara biz ikinci kategoride ve çok önemli deprem üreten faylar olarak nitelendiriyoruz.

Üçüncü olarak son 1.8 milyon ya da 2 milyon yıllık dönem içerisinde hareket etmiş faylara da diri fay diyoruz. Bir de potansiyel diri fay dediğimiz 5 milyon yıla kadar yani pliyosen dönemine kadar olanlar var. Pliyosenden günümüze kadar olan üzerinde bazen böyle morfoloji anlamında jeolojik anlamda birtakım deprem ürettiğine ya da hareket ettiğine ilişkin olan faylara da biz neotektonik dönem fayları diyoruz. Yani dolayısıyla dörde ayırıyoruz." yorumunu dile getiriyor.

Fayların kayma hızının etkisi nedir?

Öte yandan Türkiye'de tamam 600'e yakın diri fayın olduğunu, bunların yıllık kayma hızlarının 0.05 milimetreden 2 santime kadar değiştiğini belirten Demirtaş "Kuzey Anadolu fayı, Doğu Anadolu fayı ve Ölüdeniz fayı bunlar birer ana levha sınırı fayları, bunların yıllık kaymazları mesela Kuzey Anadolu fayında 16 milimetreyle 20 milimetre arasında değişiyor. Doğu Anadolu fayında ise 3 milimetreyle 7 milimetre arasında Ölüdeniz fayı da yine keza 5-10 milimetre civarında hareket eden ana faylar" şeklinde açıklıyor.

"Bu neye yansıyor?" sorusuyla konuyu açan Demirtaş "Deprem tekrarı aralıklarına yansıyor. Diyoruz ki, Kuzey Anadolu fayı 7 ile 8 arasındaki depremleri 250 yılla 600 yıl arasında oluştururken Doğu Anadolu fayı 1000'le 1500 yıl biraz üzerinde oluşturuyor. Ölüdeniz fayı da benzer şekilde 1000-1500 yılda büyük depremlerini üretiyor. Yani 7 ile 8 arasındaki" görüşünü dile getiriyor.

Demirtaş, Türkiye'nin diğer bölgelerindeki kayma hızlarını şöyle açıklıyor:
"Diğer taraftan Batı Anadolu'daki faylar daha çok Büyük Menderes, Gediz olsun diğer ana normal faylar, bunlar düşey faylar, bu faylarda en az 1000 yılın üzerinde ve 2000-3000 yılın üzerinde deprem üretiyor.

Orta Anadolu'ya geldiğimiz zaman onlara kıta içi faylar diyoruz. Bunlar da genellikle 3000-5000-10000 yıl arasında deprem üretiyor. Mesela Tuz Gölü Ecemiş fayı, Sarız fayı gibi faylar ya da Malatya fayı 3000'in üzerinde yıl aralıklarla 6.5-7 biraz geçen depremler üretiyor.

Daha Güneye gittiğimiz zaman Helenik (Ege Kıbrıs yayı), Rodos, Girit'in oradan Kıbrıs, Antalya körfezinden Kıbrıs'ın güneyinden İskenderun körfezi yani Samandağı açıklarına kadar gelen Ege Kıbrıs yayı üzerinde 8,3 ya da 8,5'a kadar üreten depremler var aynı zamanda tsunami de üretiyorlar.

Dolayısıyla bunları eğer her fayın yıllık kaymazını deprem tekrarını periyodunu bilmezsek doğal olarak Türkiye'de her fay diri fay diye düşünebilirsiniz. "

Savrun fayı

Bunları açıklayıcı bilgi olarak söylediğini belirten Demirtaş,"şimdi Savrun meselesine gelince bakın ne oluyor?" diyor.
"7.8'lik deprem doğrudan Ölüdeniz fayı üzerinden bizim Pazarcığın güneyine kadar gelip Doğu Anadolu fayıyla kesiştiği en pürüz noktada oldu" diyen Demirtaş "Onun için bu kısımda kırılma gerçekleşirken Çelikhan, Erkenek, Gölbaşı Türkoğlu ve Amanos'ta yırtılma gelişti" açıklamasında bulunuyor.
Demirtaş bölgenin deprem tarihselliğine ilişkin şunları kaydetti: "Çelikhan, Erkenek'te en son 1893'te 7.2'lik bir deprem var. Hemen onun daha kuzeyinde Pötürge tarafında 1905'te 6.9 büyüklüğünde deprem var. Gölbaşı Türkoğlu'nda da 1114, biraz aşağı Amanos'a indiğimiz zaman da 1822 depremi var.
"Bunların deprem tekrarlama periyotları en az 1000 yıl olduğu için bunların üzerine 1000 yıl geçmediği için bu depremler olmadı" diyen Demirtaş "Dolayısıyla Gölbaşı, Türkoğlu, Erkenek ve Amanos'ta yine 7.8'in arkasında 7'nin üzerinde birer deprem daha olsaydı o zaman kırıldı denir. Şimdi fay her zaman kırılmaz. Fayın pürüz noktaları kırılır. Yani zaten orada o faylar 5 milyon, 10 milyon yıldır çalışıyor. Şimdi tekrar tekrar fay niye kırılsın? Kırılan kısım fayın en pürüz noktalarıdır. diye konuşuyor.
"7.8 olunca Doğu Anadolu fayından ayrılan bir fay kamasının, kuzey sınırını oluşturan Sürgü fayı, Çardak fayı ve hemen yukarıda Malatya fayıyla kesiştiği üç pay kesişimde 9 saat sonra 7.6 büyüklüğünde bir deprem oldu" vurgusunu yapan Demirtaş "Dolayısıyla burası çok büyük önemli bir pürüzdü. 7.8 olunca demek ki bu kamayı kuzeyden sınırlayan kısmın uzun süredir deprem üretmediğini anlıyoruz yani ki en az bir 1000-1500 yılın üzerinde deprem üretmemiş ki bu kadar hızlı bir şekilde tetiklenebildi. Çünkü Sürgü fayı, 1986 6.3 büyüklüğünde bir deprem üretmişti. Normalde Çardak fayında böyle davranış göstereceği beklenirdi ama böyle 7-8 çok ciddi büyük bir deprem olunca bu Sürgü fayı, Malatya fayının güney batı ucu Çardak fayı kompleksi aynı anda hem kırıldı hem yırtıldı." görüşünü dile getiriyor.

Stres yüklenmesinin Urfa ile uç kesimlerinde olduğunu ifade eden Demirtaş "genelde böyle her faya bir stres yüklenmez. Yani böyle Adana'nın her fayına stres yüklenir şeklinde yapılan açıklamalar doğru değildir" diye konuştu.

Demirtaş fay geometrisine ilişkin şunları kaydediyor:

7.6'lık deprem olunca bunun batı ucu, doğu batı giderken çardak fayının doğusu hemen batı ucunda fay doğrultu değiştiriyor kuzey kuzey, doğu güney, güney batı yönüne döndüğü için orada büyük bir kavis oluşuyor. Yani büyük bir kavis fay için çok ciddi bir zorlanma demektir. Zorlanma oluyor yani burası onun için büyük bir pürüzdür. Burada 10-12 km genişliğinde bir zonu kullanıyor tamam mı? Bu zonu kullanınca şu anda yaklaşık 3 aylık bir dönem geçti. 3 aylık dönemde burada sadece 4'le 5 arasında neredeyse 260'a yakın deprem 5'le 6 arasında yani 5'le 5.5 arasında da 15 tane deprem oldu. 3'ü de kabul edersen 3 ve üzeri neredeyse 1700 tane deprem oldu bu Çardak Fayının, Göksun olan kesimi"

Bu yorumları yapanların fay mekanizmasını bilmediğini, aktif tektonik ve paleosismolojiden de anlamadığını belirten Demirtaş "Savrun fayının üzerinde 7.2 büyüklüğünde deprem olacak" sözlerine katılmadığının altını çiziyor.

"Bu Savrun fayının aktif olup olmadığı konusu tartışmalıdır. Çünkü neden? Üzerinde hiçbir tarihsel kayıt yoktur. Son 4 bin yıl içerisinde orada büyük bir deprem yoktur. Bu fay aktif olsaydı ne olurdu?" diye soran Demirtaş "7.6'lık gibi 9 saat sonra olan bir depremin hemen batı ucunda bu kadar yıl neredeyse 1700 tane, 3 ile 5.5 arasında deprem olduktan sonra burada mutlaka, arkasından o beklenilen 7 küsurluk depremin olması gerekiyor." yanıtını veriyor.

"O zaman ne oldu?" sorusuyla şunları kaydediyor:

"Cenk Yaltırak hoca da dedi ki, "ben buranın morfolojisine bakıyorum ve jeolojisine bakıyorum, üzerinde doğrultu atımlı bir fayının olduğuna dair belirti göremiyorum"

Nitekim ben de baktım oranın morfotektoniğine, şimdi bu bir sol yanal doğrultu atımlı faysa, bu fay son 10 bin yılda, son 2 milyon yılda, son 15-20 milyon yıl öncesinden günümüze kadar hareket ediyorsa bu fayı dikine geçen derelerin yer değiştirmesi gerekiyor.

Sırtların yer değiştirmesi gerekiyor. Doğrultu atımlı faylara özgü morfotektonik yapıların gelişmesi gerekiyor.

Nedir mesela?

Fay gölcükleri olacak, basınç sırtları olacak. Birtakım morfolojik verileri yakalamanız gerekiyor. Bunların hiçbiri yok.

Şimdi dolayısıyla hem morfoloji hem izoloji hem de sismolojik anlamda orada Savrun fayı diye bir fay varlığını gösteren hiçbir belirti yok. Yani dolayısıyla MTA'nın orada çizdiği çizgiselliğin hiçbir öneminin olmadığını söylüyor.

Bir diğer konu da şu, 3 sismoloji merkezi mesela Kandilli, AFAD ya da Avrupa Sismoloji Merkezi deprem merkezlerini yerleştirirken kabuk yapısı ve hız modelinden dolayı en hassas çözseler bile 3-5 km hata ile çözerler.

Yani o depremler direkt koyduğu yere düşmez. Bu açıdan Savrun fayı diye bir şey söz konusu değil."

Adana'nın durumu
2 tane 7.8, 7.6 arkasından 6.6 ile 6.4 gibi çok parçalı bir kırılma ve yırtılma davranışı gösteren bir deprem serisi olunca aşağı yukarı 300-400 km yarıçaplı geniş bir alanda tetiklenmiş bağımsız depremler olmaya başladı" diyen Demirtaş "Yani bu hem komşu segmentlerde hem komşu faylar üzerinde doğal olarak bizim beklediğimiz geniş bir deformasyon alanı içerisinde 3'le 5 arasında, 5.5'a doğru uzanan tetiklenmiş bağımsız depremlerin olması gayet normal. Şu anda tetiklenen depremler genellikle küçük depremlerdir. Yani o depremlerin olması oradaki ana fayın hareket ettiğini göstermez. Yani bunların hepsi dediğim gibi bu 7.8 ve 7.6'lık depremin neden olduğu çok geniş bir alandaki deformasyon sonucu olması gereken depremdir" açıklamasında bulundu.

"Adana'daki 17 fay üzerinde stres yüklendi demek son derece yanlış bir şey. Başka bir şey daha var. En önemlisi de şu, yani ne kadar stres yüklendi mesela 1 bar mı 2 bar mı 3 bar mı? Şimdi bu stres yüklenmesinin anlamı ne? diye soran Demirtaş "Oradaki Sarız fayına ya da Toprakkale fayına ne bileyim Karataş fayına 2 barlık bir stres yüklendi tamam bunun bir önemi olabilir ama nasıl önemi olabilir? Dersiniz ki Sarız, Karataş ya da oradaki Adana'daki 17 fay üzerinde en son üretilen deprem tarihi bu, deprem tekrarlamada periyodu şu, şu kadar süre geçti dolayısıyla bu süre deprem tekrarlama aralığını aşmak üzere o zaman olursa yani deprem tekrarlama periyoduna yakınsa bu ufak bir yüklenme orada o büyük deprem oluşturabilir." yanıtını veriyor.

Demirtaş bölge için şunları kaydediyor:"Nitekim bu kadar yoğun mesela şu anda  bakın neredeyse 1 ile 4 arasında 30 bin deprem oldu şimdi bu deformasyon alanı içerisinde. Peki 30 bin deprem olduğu bir ortamda madem bu kadar o faylar stres yüklendiyse şu anda patır patır bir seri 6.5, 7, 7'nin üzerinde depremlerin söyleyeceğimiz faylar üzerinde olması gerekiyordu.

Kırılma açısından bizim için en önemli şey 5 ve üzeri. 5 ve üzerinde yani 6.4'e kadar 48 tane deprem olmuş. Yani bizim için şu anda aslında en önemli kırılmayı gösteren ya da gelecekteki deprem davranışını gösteren bir fayın alt segmentlerinin hangisinin kırılıp kırılmadığını yırtılıp yırtılmadığını biz 5 ve üzeri depremlerden anlayabiliriz ve nitekim 48 tane deprem olmuş."

Demirtaş "Adana çevresinde, Adana'da deprem bekliyorum, Kayseri'de deprem bekliyorum, Bingöl'de deprem bekliyorum, İzmir'de deprem bekliyorumun deprem bilimi ve fay deprem davranışı kırılma mekanizması açısından hiçbir şey ifade etmiyor. Bunların hiçbiri doğru değil" ifadelerini kullandı.