Denetimler yetersiz

Stokçulara para cezalarının artırılmasına yönelik Meclis'e sunulacak yasa teklifinin caydırıcı olamayacağını ifade eden Avukat Zeki Taşkıran, halkın stokçuların ve devletin arasında ezildiğini belirtti. Denetimlerin yeterince yapılmadığına dikkat çeken Taşkıran, yaşanan ekonomik krizin ve stokçuluğun önüne geçilmesi için mutlaka üretimin artırılmasını ve bunula birlikte caydırıcı cezaların getirilmesinin gerektiğini söyledi.

Denetimler yetersiz

Son zamanlarda başta gıda, giyim olmak üzere tüm ürün fiyatlarının yüzde yüzün üzerinde artması vatandaşın alım gücünü neredeyse yok edecek duruma getirdi. Bunu fırsata dönüştürmeye çalışan ve ürünleri stoklayarak fiyatların daha da yükselmesine neden olan stokçulara yönelik hükümet, daha önce en üst limit 500 bin TL olan para cezasını 2 milyon TL’ye çıkarmak için yasada düzenleme yapılmasına yönelik 8 maddelik yasa teklifini Meclis Başkanlığına sundu. Teklif yasalaşırsa, stokçulara 100 bin ile 2 milyon TL arasında para cezaları verilecek.

Cezalar caydırıcı olmalı

Avukat Zeki Taşkıran, Meclis'e sunulacak yasa teklifinin caydırıcı olamayacağına dikkat çekerek, halkın temel ihtiyaçlarını stoklayanlara hapis cezasının getirilmesi gerektiğini söyledi. Yaşanan ekonomik krizinin başlıca sebebinin hükümetin özelleştirmeye gidip üretim yapamadığından kaynaklandığını kaydeden Taşkıran, halkın stokçuların ve devletin arasında ezildiğini, denetimlerin yeterince yapılamadığını, yaşanan ekonomik krizin ve stokçuluğun önüne geçilmesi için mutlaka üretimin yapılmasının ve caydırıcı cezaların getirilmesinin gerektiğini belirtti.

Teklif yasalaşırsa stokçulara 2 milyon TL’ye kadar para cezası verilecek

Yaklaşık 5-6 aydır ekonomik krizin yaşandığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bunu "ekonomik kurtuluş savaşı" olarak nitelendirdiğini anımsatan Taşkıran, “Stokçular sürekli artan kur, döviz ve altın fiyatlarının yükselmesi nedeniyle malı artık piyasaya sürmemeye ve yerini dolduramadığı için kendilerince haklı olarak stok yapmaya başladı. Normalde yasalarımızda serbest rekabetten dolayı suç olmamasına rağmen salgın döneminde stokçulukla ilgili yasa değişikliği olmuştu ve Türkiye Rekabet Kurulu tarafından cezalar getirilmişti. Son dönemde bu cezaların arttırılmasıyla ilgili Meclis'e bir yasa teklifi geldi. Bu 10 maddelik yasa teklifiyle stokçuluğa verilen cezanın arttırılmasına gidildi. Yasalaşırsa stokçulara 2 milyon TL’ye kadar para cezası verilecek.” dedi.

Halkın temel ihtiyaç maddelerini stoklayanlara bence hapis cezası verilmesi gerekir

Türkiye’de stokçuluğu dev firmaların yaptığını ve 2 milyon TL’lik bir cezanın caydırıcı bir müeyyide olacağını zannetmediğini kaydeden Taşkıran, “Para cezasının sınırı her ne kadar 2 milyon üst limit olarak sınırlandırılmış ise de bence stok edilen malın değeri kadar ya da sayısı kadar ona göre bir üst limit belirlenmesi lazımdı. Bu konuda verilen üst limit rakamın kesinlikle yetersiz olduğunu düşünüyorum ve üst limitinin olmaması lazım. Stokçuluk yapılan miktarla nispi olarak hesaplanacak bir ceza verilmesi lazımdı. Ekstradan bütün stokçulara değil ama miktarına göre çok ağır stokçuluk yapan ya da halkın temel ihtiyaç maddeleri olan gıda giyim gibi ürünleri stoklayan stokçulara bence hapis cezası getirilmesi gerekiyor. Bu konuda hükümetin yapmış olduğu düzenleme yetersiz ve ihtiyacı karşılar nitelikte değildir. Hukukumuzda da cezalar her zaman caydırıcı değildir ve tek başına yeterli bir konuda değildir.” diye belirtti.

Devlet özelleştirmeye gitmeyip yeterince üretim yapsaydı bugün stokçuluk olmazdı

Taşkıran, “Hükümet yıllardır bu konuda devlet üretimini durduracak şekilde özelleştirmeye gidilerek bir taraftan buna sebep oldu. Burada asıl sorumlu devlettir. Yani devletin yanlış politikalarıdır. Şeker fabrikalarının satılması, tekelin satılması, Telekom’un satılması, Sümer Holdingin satılması, kâğıt fabrikalarının satılması.... Bunlar en büyük nedenlerindendir. Eğer bugün ambargoları yüzünden kendi göbeğini kesen İran gibi biz de eğer üretim yapabilmiş olsaydık, üretimimiz iyi olsaydı bugün silolardan ya da ziraat odalarından temel ihtiyaç malzemeleri karşılanabiliyor olsaydı devlet tarafından piyasaya çıkarılacaktı ve stokçuluk da olmayacaktı. Ama özelleştirme kapsamında serbest piyasa ekonomisi düşüncesiyle hareket edildiği için bunlar yaşanmakta. Bizim alt yapımız bir Avrupa gibi tamamıyla serbest ekonomiye müsait değil. Devletin yanlış politikaları yüzünden oldu. Sebep olarak devlet buna sebep oldu ve cezalar da caydırıcı değil. Az önce dediğim temel ihtiyaç maddelerini stok yapanlara karşı kesinlikle hapis cezasının düzenlemeye konulması gerekirdi. Bunun yapılamaması büyük bir eksiklik. Çünkü hapis cezası daha çok caydırıcı olacak idi. Örneğin 100 milyon TL’lik bir stok yapan bir firmaya üst limit olarak 2 milyon bir ceza kesiyorsunuz, o 2 milyon da bir caydırıcılık göstermeyecektir ve onu etkilemeyecektir. O yüzden büyük cezaların getirilmesi lazımdı.” ifadelerine yer verdi.

Halk stokçular ile devlet arasında eziliyor

Halkın devlet ile stokçuların arasında ezildiğine dikkat çeken Taşkıran, “Halk, stokçular ile devlet arasına sıkışmış durumda. Devlet bir taraftan halkı rahatlatmak için para cezaları getiriyor ama benim kanaatime göre, stokçuluk yapan ihaleci firmalar ya da hükümetle bağlantılı olan büyük kuruluşlar da var bunun içinde. Bu büyük kuruluşlar olduğu için siyasi düşüncelerle hapis cezalarının getirilmediği ve verilen cezalarında yeterli olmadığını düşünüyorum. Bundan dolayı devletin yaptığı bu düzenleme kesinlikle yetersizdir.” dedi.

Devletin yaptığı denetimler kesinlikle yetersiz

Taşkıran, “Stokçuluk yapanlarda milli ve ahlaki düşünce üst seviyede olmuş olsaydı, bugün bunlar yapılmazdı. Bir de eğer vatandaşlarımız dövize paralarını yatırmamış olsaydı bu krizleri yaşamazdık. Ama maalesef insanımızın da ahlaki yapısı değişmeye başladı. Toplumsal, kültürel yozlaşma her alanda bizi sarmış durumda. Global bir sorun yaşıyoruz, bunu yaşadığımız için de hiçbir şekilde çözüm olmuyor. Hükümetin de getirdiği düzenlemeler çok cüzi bir çözüm katacaktır, uzun vadede ve kesin olarak halkımızı rahatlatacak bir çözüm değildir. Yine halk sefil olacak, ihtiyaç maddelerinde sıkıntı yaşayacak ve mağduriyetler yaşayacaktır. Stokçular yine bir şekilde devranını döndürecekler. Mesela Malatya ölçeğinde düşünürsek, Esenlik marketler de diğer marketler gibi piyasada tutunabilmek için onların o fiyat artışlarına bunlar da aynı fiyatı ekliyorlar. En basitinden bir belediye kuruluşu olan Esenlik Firması diğer özel marketlerden geri kalmayıp onlar da sürekli fiyat artışı yapmakta. Bunun da normalde denetiminin yapılması lazım. Devletin yaptığı denetimler kesinlikle yetersiz. Bu son düzenlemeden sonra denetimler yapılacak mı? Denetimlerin pek yerinde yapılacağını tahmin etmiyorum, düzenlemeden sonra denetimleri hep birlikte göreceğiz.” dedi.

Milli üretim olursa hiçbir sıkıntı kalmayacak

Taşkıran, son olarak şunları söyledi: "Sadece devlet olarak değil, millet olarak da kendimizde suç bulmalıyız. Örneğin bugün benim bir miktar param varsa nakit olarak kalsa dövizin yükselişi karşısında çok düşüyor ve belki 3-5 ay sonra o para yok olup gidecek ama bunu ticarette döndürmemiz lazım. Ülkemiz için insanımız için ve ümmet için biz dolara, euroya tevessül edip sadece parasal olarak düşünmemeliyiz. Bunun etik yönünü, ahlak yönünü de ele almamız gerekir. Kendi ülkemizi düşünüyorsak kendi paramızı da düşünmemiz lazım. Halk olarak bunu itidalli ve akıllı davranmamız lazım. Akıllı davranırken, aynı zamanda hükümetin yanlış politikalarını da sorgulamayabilmemiz lazım. İktidarda buna ilişkin olarak her şeyin cezayla çözülemeyeceğini görüp İnşallah bir üretim ekonomisine geçirilirse ekonomimiz düzelir diye düşünüyorum. Rahmetli Necmettin Erbakan hocanın ‘milli üretim’ dediği aslında ekonomik özgürlüğe, ekonomik bağımsızlığa götüren bir politikaydı ve o uygulanmadı. Her şeyimizi dışarıdan alır olduk. Ülkemiz normalde coğrafi konumu itibariyle üretimin her safhasında madenidir tarımıdır her alanda üretim yapabilecek bir yer. Ama maalesef bunu hep dışarılara kullandırdık ya da ithal ettik bundan dolayı da sıkıntılar yaşıyoruz. Milli üretim olursa inşallah her şey düzelecek ve politikalarımızda milli olursa hiçbir sıkıntı kalmayacaktır. Bu yüzden Avrupa politikalarından uzak durup kendi milli politikalarımızla yola devam etmemiz gerekiyor.”