Çocuklara hayvan sevgisi aşılanmalı
Günümüzde çocukların hayvanlara karşı duyarsızlığı ve hatta onlara zarar verme eğilimleri giderek artıyor. Eğitimci, Yazar ve İşkadını Asuman Sarıtaç, bu endişe verici durumu ele alarak çocuklara hayvan sevgisini aşılamanın önemini vurguladı. Sarıtaç, çocukların hayvanlara karşı sevgi, merhamet ve şefkat duygularını kazanmalarının, onların kişisel gelişimlerine önemli katkılar sağlayacağını söyledi.
Son zamanlarda sokaklarda kuyruğu kopmuş, kulakları kesilmiş, tüyleri yakılmış kediler ve köpekler çoğalmaya başladı. Günümüzde bu tür insanlık dışı davranışlar videoya çekilip sosyal medya üzerinde paylaşılıyor. Eğitimci, Yazar ve İşkadını Asuman Sartaç, bu durumun sadece bu eylemi gerçekleştirenlerin değil, onları yetiştiren ebeveynlerin sorumluluğu olduğunu belirtti. 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla açıklamada bulunan Sarıtaç, çocuklara vicdan ve merhamet duygusu yerleştirmenin en kolay yolunun hayvan sevgisinden geçtiğini söyledi.
Sarıtaç, açıklamasında şu ifadelere yer verdi; ”Eskiden sokaklarımızda kuyruğu kopmuş, kulakları kesilmiş, tüyleri yakılmış kediler, köpekler görmezdik. Çocuklar bir kuşun yuvasını bozmanın, bir karıncaya zarar vermenin kötü bir davranış olduğunu gayet iyi bilirler, vicdan, merhamet ve şefkat duygularını yoğun olarak yaşarlardı. Oysaki günümüzde bir köpeğin kulaklarını acımadan kesen yâda vicdansızca bir kedinin bağırsaklarını dışarıya döken çocukların, gençlerin bu insanlık dışı davranışlarını da kameraya çekerek sosyal medya hesaplarından gururlu yüz ifadeleri eşliğinde yayınladıklarını görür olduk. Merhamet, sevgi timsali olması gereken çocukların, gençlerin geldiği bu nokta hakkında tüm anne ve babalar olarak iyi düşünüp bu konuyu çokça irdelememiz gerekir. Ben bu konuda çocuklardan ziyade onları yetiştiren ebeveynlerinin sorumlu olduklarını düşünüyorum. Çünkü bir çocuğa tüm canlılara karşı sevgi duyması gerektiğini öğretmek öncelikli olarak ailesinin görevidir. Çocukların her konuda olduğu gibi hayvan sevgisi kazanmasında da anne-baba davranışları belirleyici rol oynamaktadır. Dış ortamlarda görülen hayvanlara karşı ebeveynler nasıl davranıyorlarsa çocuğun davranışlarının da o yönde şekillendiğini görüyoruz. Kedilerden, köpeklerden korkan bir anne-baba farkında olmadan çocuğuna da hayvanlardan korkulması gerektiğini öğretmiş olur. Hâlbuki çocukların sosyal, duygusal, zihinsel ve dil gelişimlerinde hayvan sevgisinin değeri büyüktür ve çocukların kişisel gelişimlerine önemli katkılar sağlar. Evcil hayvan besleyen çocukların empati ve sorumluluk duyguları daha sağlam, daha iyi gelişir. Çocuk kendisinden başka canlıların da yaşama hakkı olduğunu, sevgi ve ilgiye muhtaç olduğunu daha iyi anlar ve özümser. Beslediği evcil hayvanı hakkında araştırmalar yapar, bilmediği birçok kelimeyi de öğrenerek kelime hazinesini geliştirir. Arkadaşlarıyla hayvanlar ile ilgili öğrendiği konular hakkında sohbetler ederek sosyalleşir. Tüm canlılara karşı hoşgörülü ve paylaşımcı bir yapıya kavuşur. Bir çocuk sokak hayvanlarına zarar vermemesi, aç ve susuz kalan hayvanlara yiyecek, içecek vermesi gerektiğini öğrendiği zaman maddi ve manevi açıdan her zaman alıcı değil, verici de olması gerektiğini öğrenmiş olur. Bu da çocuğun ileri yaşlarında bencil bir insan olmasını önler. Ebeveynler çocuklarına hayvan sevgisi noktasında rol model olmalı. Sokakta gördükleri hayvanlara tepkisel cümleler kurmamalı, kendileri korkuyorsa bile bunu çocuğa hissettirmemeli, birlikte sokak hayvanlarını beslemeli, barınak ziyaretleri yapmalı ve eğer mümkünse çocuğun bir evcil hayvan edinmesine izin verilmeli. Tüm canlıları sevmek erdemli bir duygudur. Çocuğa merhameti, sevgiyi, şefkati küçük yaştan itibaren aşılamak anne ve babaların görevidir. Eğitimciler olarak anne ve babalardan tek isteğimiz çocuklarını hayvan sevgisinden mahrum bırakmasınlar.”