Cami giderlerini devlet karşılasın

Diyanet-Sen Malatya Şube Başkanı Mehmet Engin, camileri, para toplama merkezi olmaktan çıkarılması gerektiğini söyledi. Engin, camilerin, ısınma, aydınlatma, soğutma, vs. giderlerinin Milli Eğitim'de olduğu gibi devlet tarafından karşılanmasını istedi.

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
Cami giderlerini devlet karşılasın

Diyanet-Sen Malatya Şube Başkanı Mehmet Engin,  gazetemizi ziyaret etti. Ziyarette, diyanet çalışanlarının yaşadığı sıkıntıları dile getiren Engin, 4/B sözleşmeli diyanet personeline uygulanan çifte standardın bir an önce kaldırılması gerektiğini söyledi.

5 kişi bir araya gelip sendika kurabiliyor

Türkiye'deki sendikalaşma sürecinden bahseden Engin, "Türkiye'de işçi sendikalarının yaklaşık 80 yıllık bir geçmişi varken, memur sendikalarının ise 15,20 yıllık bir geçmişe sahip. Yasal olarak 2010 yılından itibaren toplu sözleşme yapmaya başladık. Yasal olarak birçok eksiğimiz var. Kamu sendikalarının ciddi sıkıntıları var. Sendikaların öncelikle amacı üyelerinin hak ve menfaatleri korumak. Daha iyi haklar elde etmek üzere kuruluyor. Türkiye'de sendikalar arasında ciddi uçurum var. İşçi ve memur sendikaları arasında hala ciddi farklılıklar. 1940 yılından itibaren kurulan işçi sendikalara çok ciddi mesafeler kaydetmişler. Ancak bugüne kadar çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalmışlardı. Memur sendikaları çok yeni. Daha beşinci toplu sözleşmeyi imzaladılar. O da şayet anlaşmazlık sağlanmazsa ikinci, üçüncü sendika devreye giriyor.  Bu da sendikaların gücünü ciddi manada baltalamaktadır. Bu konuda yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Diyanet mensuplarının bağlı sendikaların çok olması da sıkıntı. Seçimi kaybeden, işi yapılmadığı için 5 kişi bir araya gelip sendika kurabiliyor. Dolayısıyla bu bizi ciddi manada sıkıntıya sokmakta. Bizim iş kolunda sadece 23 sendika var. İş alanındaki üye potansiyeli ne kadar yüksekse o kadar çok sendika kuruluyor. Bunun önleminin alınması gerekiyor. Sıkıntının mutlaka çözülmesi gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

4/B sözleşmeli personelin önü açılsın

4/B' sözleşmelilerin kadro sorununa da değinen Engin," 2006,2007yılından itibaren 4/B’li personel alınmaya başlandı. Yaklaşık 8 ay veya bir yılda kadroya geçiyorlardı. Fakat 2014 yılından itibaren 2014, 2015, 2016, 2017, 2018 yıllarında atanan üyelerimize kadro verilmedi. Bu da üyelerimizi ciddi manada sıkıntıya sokmaktadır. 2019 yılında atananlara 3+1 modeli getirildi. Ancak ondan önce atananlar bu formülden uzaktı. Yani 3 yıl 4/B'li dördüncü yıl aday görevli olarak çalışıp, ondan sonra kadroya alınacaklardı. Uygulamanın ivediyle tüm kamuda çalışanlara uygulanması gerektiğini düşünüyorum.  Bu konuda üyelerimizin beklentileri var.  Hükümetin desteklerini istirham ediyoruz. 2019'dan sonra atananlar eş durumu dikkate alınmadan çakılı kadro 3 yıl 4/B'li dördüncü yıl aday görevli olarak çalışmaları durumunda kadroya alınacaklar. Ancak bu süre zarfında eşlerinin durumu dikkate alınmadan, eş durumundan tayin yapılmasına karşı çıkılıyor, kurum bunu yasaklıyor. Önünün açılmasını bekliyoruz" şeklinde konuştu.

Camilerin gelir kaynağı vatandaştır

Engin, camilerden alınan su, elektrik ve doğalgaz faturalarıyla ilgili konuşarak, Camilerde ilimizde su ücreti alınmıyor. Bir kaç yıldır ilimizdeki bütün camilere su sayacı takıldı. Belki sayacın takılmasının amacı israfı önlemekti. Bu amaçla yapıldıysa destekliyoruz. Ama bunun dışında ileriki dönemlerde su bedeli alınması, bugüne kadar alınmadı. İnşallah bundan sonraki süreçte de alınmaz.  Camilerin gelir kaynağı vatandaştır.  Vatandaş desteğiyle yapılmıştır.  Artık camiler birer para toplama merkezi olmaktan ziyade, camilerin, ısınma, aydınlatma, soğutma, vs. giderlerinin milli eğitim okullarında olduğu gibi yine devlet tarafından karşılanması için bir çalışma yapılması gerekiyor. Bu konuda özellikle din görevlileri çok zor durumda. Çünkü cemaatten toplanan paralarla giderler karşılanıyor. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait camiler var. Mesela Teke Cami, Söğütlü Cami gibi. Bunların mülkiyetinde kiraların tamamı Vakıflar Genel Müdürlüğüne gidiyor. Ama bunların gelirleri Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilirse, Diyanet çalışanları ciddi manada rahatlamış olacaklar.  Camilerin giderleri rahat bir şekilde karşılanabilecek. Para toplanmasına gerek kalmayacak. Teke Cami, Söğütlü Cami'nin yapılmasında vatandaşların çok ciddi katıları varken,  Vakıflar Genel Müdürlüğünün izni olmadan tek çivi dahi çakılamıyor.  Çünkü mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait. Bu konuda ciddi sıkıntılarımız var" yorumunda bulundu.

Halkı kucaklayacak bir camiye ihtiyaç var

Malatya'nın doğusunda ve batısında halkı kucaklayacak bir camiye ihtiyaç olduğunu aktaran Engin, "Daha önce söyledik. Cumhurbaşkanımızın Millet Bahçesi olarak yapılmasını istediği eski stadyumun yerinden tutun, şuan Battalgazi Belediye'sinin olduğu bölgeden Hürriyet Parkına kadar olan alanda cami yapılsa Malatya'nın ihtiyacını karşılar. Daha önce Büyükşehir Belediye'si binasının arkasında hatta temeli bile kazılmıştı.  Yeri camiye uygun değil.  Onun yerine Sümer Cami'nin biraz daha geriye çekilerek, AVM ile Battalgazi Belediye'sine aynı mesafe de, ikisine paralel olarak büyük bir cami yapılırsa hem yol üzerindeki vatandaşın hem Abdullah Gül Park'ına hem AVM hem de Büyükşehir Belediye'si gelen vatandaşlar ciddi manada istifade ederler.  Ancak daha önce temeli kazılan yere yapılması durumunda sadece yoldan geçenler istifade edecek. Şehrin iki tarafında büyük bir Selahattin Cami'ye ihtiyaç var. Bu konuda özellikle belediyelerimize büyük bir iş düşüyor" dedi

Hafızlık büyük çalışmalar neticesinde elde ediliyor

Engin, Malatya'da ciddi manada yatılı kuran kurslarına ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, "Battalgazi ve Yeşilyurt bölgesinde yaklaşık üç, dört yatılı kız kuran kurslarımız var. Bizim istediğimiz şu; yatılı kuran kurslarımız kız ve erkek ayrı olmak şartıyla, iki ayrı yerde sosyal imkanları olan, okuma, bilgisayar salonlarının olduğu geniş bir mekanda hem çocuklarımızı eğitim gören hem sosyal hem de psikolojik anlamda daha rahatlayacaklar. Çünkü hafızlık büyük çalışmalar neticesinde elde ediliyor. Öğrencileri götürüp, dört duvar arasına hapsederek, değil de daha geniş mekanlarda, diğer bilgi ve birikimlerinde verileceği bir alan yapılsa iyi olur. Zaten öğrenciler yatılı kalıyor. Şehrin dışında,  bir yer yapılsa zaten öğrenciler hafta içi orda yatılı kalacaklar, hafta sonları evlerine gidebilecekler.  Kampus kuran kursu şeklinde de olabilir. İçinde 5 tane Kur’an Kursu öğreticisinin, 3 tane sınıfın olduğu yer de değil de, okul tarzı, belki 20, 30,ihtiyaca göre belki 40 sınıfın olduğu kapasitede yapılırsa, hem arkadaşlar arasında bir uyum olur. Hem hocalar birbirlerine destek olur hem de öğrencilerimiz, sosyal imkanlarla birlikte çalışırsa daha etkili olur ve topluma daha iyi hizmet edeceklerini düşünüyorum. Malatya'da bir Diyanet eğitim merkezine ihtiyaç var. Diyanet İşleri Başkan'ı geldiğinde kendisine arz etmiştim. Ama henüz bir çalışma yok. Malatya'ya bir eğitim merkezi şart" ifadelerini kullandı.