Bir annenin acı bekleyişi
Depremin yerle bir ettiği Malatya'da bir belirsizlik içinde kalan Gezer Ailesi, ne kenti terk edebiliyor, ne de hayatlarına devam edebiliyor. Ailenin tek isteği, öldüğü belirlenemeyen kayıp oğullarının akıbetini öğrenebilmek. Anne Havva Gezer, oğlu Uğur için 'Öldü desinler ona da razıyım' diyor.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde ağır yıkım yaşayan illerden biri de Malatya oldu. Valiliğin en son 16 Şubat’ta yaptığı açıklamaya göre, kentte en az bin 600 kişi deprem nedeniyle hayatını kaybetti. Kentteki 131 bin 991 binanın 32 bin 195’i de tamamen yıkıldı veya acilen yıkılması gerekiyor. Verilere göre 90 bin daire ise artık kullanılamaz halde.
Kent, yerle bir olmuşken, bölgeye giden 10 Haber ekibi de oradaki gözlemlerini aktardı. Hazar Dost'un haberine göre; ekip, Battalgazi ilçesinde 6 Şubat’taki ilk depremde bulunduğu bina yıkılan ama öldüğüne dair bir kanıt olmayan Uğur Gezer’in ailesini dinlemek üzere yola çıktı.
Haberde şu ifadeler yer aldı:
"Gezer Ailesi’yle iftar saatinin hemen ardından yaşadıkları çadırda buluşuyoruz. Havva Gezer, Gönül Gezer ve Ali Haydar Gezer, bizi karşıladığı esnada yağmur yağmaya başlıyor. Uğur Gezer’in annesi Havva Gezer ve dayısı Ali Haydar Gezer kaldıkları çadırının önünde. 6 Şubat gecesi yaşanan depremde arkadaşlarıyla beraber kent merkezinde depreme yakalanan 28 yaşındaki Uğur Gezer, enkazda günler süren arama çalışmalarına rağmen bulunamadı.
Aile, evlerinde yakalandıkları depremin şokunu atlattıktan sonra Uğur’u aramaya başladı. Fakat Uğur’un telefonunun şarjı bittiği için ulaşamadılar. Yanında olduğu arkadaşlarından Halep Caddesi’nde bulunan Birlik Pasajı’nda olduğunu öğrendiler.
Anne Havva Gezer, kardeşi Gönül ve Kurtuluş Gezer, tamamen yıkılan Birlik Pasajı’na vardıklarında karşılaştıkları enkaz yığını, depremin ağırlığını daha fazla hissetmelerine neden oldu.
Dayısı Ali Haydar Gezer Birlik Pasajı’nda olduğu düşünülen Uğur Gezer’i 10 gün boyunca aradı. Anne Havva Gezer, tansiyon hastası olmasına rağmen depremden bu yana bir gün bile enkazın başından ayrılmadı. Enkazdan çıkan cansız bedenler, Uğur’un yaşadığına dair umutları azaltırken, arkadaşları Uğur’un deprem anında çıkmış olabileceğini söylemesi soğuk havada bekleyen ailenin az da olsa içini ısıttı.
'BEN UĞUR'UMU BEKLERKEN ONLAR PARA DERDİNDEYDİ'
Havva Gezer ve Ali Haydar Gezer, yaşadıklarını anlatıyor.
Anne Gezer Birlik Pasajı’nın enkazının başında beklerken kardeşleri Kurtuluş ve Gönül Gezer, her yerde kardeşlerini arıyordu. İldeki tüm hastanelere, mezarlıklara giden Gönül Gezer’in en büyük korkusu, Uğur’un kimliği tespit edilmeden gömülmüş olması.
Havva Gezer, Birlik Pasajı önünde süren bekleyişinde insanların ‘vicdansız’ olduğunu düşünmesine neden olacak olaylar yaşadığını anlatıyor. Enkaz altında kasaları kalan kuyumcuların, sürekli “Koku geliyor” diyerek ekipleri kendi dükkanlarının olduğu yere çağırdığını söyleyen Gezer, “Ben Uğur’umu beklerken onlar para derdindeydi” diyor.
Uğur’dan bir haber, ona dair bir eşya bulunur diye soğuğa aldırış etmeden bir gün bile enkazın başından ayrılmayan Havva Gezer ve çocukları, Birlik Pasajı’nın tüm enkazı kaldırılınca AFAD tarafından şu an içinde olduğumuz çadıra yerleştirildiler.
Evleri yıkılmasa bile Havva Gezer, oğlunun hatıralarının olduğu eve girmek istemiyor. “O evin her yerinde oğlum var” diyen anne Gezer gözyaşları içinde oğlunun hatıralarını anlatıyor. İçinde bulunduğumuz çadıra, günlerdir belirsizlikle yaşayan ailenin hüznüyle birlikte yağmur damlaları da çarpıyor.
'ÖLDÜ DESİNLER ONA DA RAZIYIM'
Kardeşi Gönül Gezer, sohbetimiz sırasında yanındaki siyah poşetten, ‘Kayıp aranıyor’ yazan afişleri çıkartıyor. Afişte kardeşi Uğur’un resmi ve kendi numarası yazıyor.
O afişleri İstanbul’dan abisi tarafından bugün gönderildi. Gönül Gezer, sabah saatlerinde otogardan alıp çadırkente kadar yaklaşık 11 kilometrelik yolda 100-150 noktaya bu afişleri astı.
Gönül Gezer, ayakları su topladığı için çadırkente geri döndüğünü söylüyor. Yorulduğunu kabul ediyor ama kardeşini bulacağına dair umudu olduğu için afişleri kentin her tarafına asmaya devam edececek.
Uğur’un bir arkadaşı ve afişleri asıldıktan sonra aileye ulaşan bir kişi, Uğur’u depremden sonra gördüğünü söylemesi, “Öldü desinler ona da razıyım” diyerek içinde bulundukları belirsizliğin ağırlığını anlatan anne Gezer’i az da olsa umutlandırıyor.
Kayıp başvurusu yaptıkları emniyetten, iki kişinin söylediği yerlerin kamera kayıtlarını isteyen Gezer Ailesi’ne herhangi bir yanıt verilmemiş, bekleyişleri sürüyor.
Ailesi, Uğur Gezer’in akıbetinin belirsizliği içinde çadırlarında yaşıyor. Her gün yeni bir gelişme, yeni bir telefon bekleyişi, Gezer Ailesi’nin bu kentte dair tek umutları ve kalma nedenleri." (karar.com)