Volkanik Topraklarda Yetiştiriyor!... Tadı ve Verimiyle adeta Malatya Kayısısına Meydan Okuyor...!
Ağrı Dağı'nın eteklerindeki çorak araziye 4 bin 500 meyve ağacı dikerek bahçeye dönüştüren Abdulkadir Ardin, ailesiyle birlikte kayısı hasadına başladı. Ardin, resmen Ağrı Dağı' eteklerinde yetiştirdiği kayısıyla Malatya kayısısına meydan okuyor.
Ağrı Dağı'nın eteklerindeki çorak araziye 4 bin 500 meyve ağacı dikerek bahçeye dönüştüren Abdulkadir Ardın, kayısı hasadına başladı.
Doğubayazıt ilçesine bağlı Örtülü köyü yakınlarında 2015 yılında satın aldığı 33 dekarlık araziyi bahçeye dönüştürüp meyve ağaçları diken Abdulkadir Kadir, ailesiyle bahçede kurduğu evde yaşamını sürdürüyor.
Vinçlerini satarak alana daha çok yatırım yapan Ardın, aralarında şeftali, kayısı, elma, erik, kiraz, vişne, badem, armut ve ayva ağaçlarının bulunduğu bahçesinin her türlü bakımını yerine getiriyor.
Havuz, restoran ve bungalov tarzı evlerin de bulunduğu bahçede bu sıralar olgunlaşan kayısılar için Ardin ve ailesi hasat heyecanı yaşıyor.
Kayısıları toplayan Ardin, yakın zamanda da elma ve şeftali başta olmak üzere diğer ürünlerin hasadına hazırlanıyor.
Abdulkadir Ardin, AA muhabirine, çorak arazide kurduğu bahçede birçok meyvenin yetiştiğini ve verimden memnun olduğunu anlattı.
Kayısıların ve diğer meyvelerin çok iyi durumda olduğunu belirten Ardin, "Kayısının hem verimi hem de tadı çok güzel. Kayısıda Malatya ve Iğdır biliniyor ama Ağrı Dağı'nın eteklerindeki volkanik topraklarda yetişen kayısının tadı daha farklıdır. Kayısıdan sonra şeftali, armut ve badem hasadı yapacağız. Kasım ayına kadar hasat devam ediyor. Dünyanın her yerinden bahçemize ziyaretçiler geliyor. Bu meyveleri ağacın dalından koparıp yedikleri zaman çok memnun kalıyorlar. Biz zaten ürünlerimizi organik yetiştiriyoruz." diye konuştu.
Yaklaşık 30 yıl Ağrı'da sanayi sitesinde esnaflık yaptığını ve bahçeyi kurmak için 12 vincini ve evini sattığını ifade eden Ardin, şunları kaydetti:
"Ağrı Dağı'nı çok seviyorum. Buraları hep kurak görüyordum. Bu bahçe benim dünyam oldu. Bu bahçeden dışarı çıkamıyorum. Her şeyden elimi, ayağımı çektim. Şehre bile gitmek istemiyorum. Burası çok güzel, sabahları kuşların sesleriyle uyanıyorum. Yan tarafımda da sazlık var ve birçok kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Beni görmek isteyen bahçeye geliyor. Benim bir yere gitmeme gerek kalmıyor. Para yaşam için bir araçtır. Parasız yapılan işler de var. Çoğu kişi 'o vinçleri satıp bina yapabilirdin' diyor. Ben buradan dönüp meyve ağaçları arasında Ağrı Dağı'na baktığım zaman çok mutlu oluyorum."