Sorun hepimizin sorunu
Malatya Barosu Kadın, Çocuk ve İnsan Hakları Komisyonları, İstanbul Küçükçekmece'de beş yaşındaki çocuğa cinsel istismarına tepki gösterdi. Malatya Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Av. Şeyda Öztürk Aslan, 'Çocukların cinsel istismardan korunması sorumluluğu tüm topluma ait bir sorumluluktur. Sorun hepimizin sorunudur, sorumluluk hepinize aittir' dedi.
Malatya Baro Toplantı Salonunda avukatlarla birlikte açıklamalarda bulunan Malatya Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Av. Şeyda Öztürk Aslan, basında yer alan çocuk cinayetlerini ve çocuk cinsel istismar haberlerini üzüntü ve dehşetle takip etmekte olduklarını belirterek, bu menfur olayların varlığının kabul edilemeyeceğini söyledi. Aslan, “Dünya üzerindeki tüm çocuklar doğdukları andan itibaren eğitim, sağlık, barınma. Fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi hakların tümüne sahiptir. Çocukların haklarının biz büyükler tarafından savunulacak ve korunacak olduğunu düşündüğümüzde onlara en büyük zararı verenlerin de yine bizler olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz Bir çocuğun en temel hakkı olan yaşam hakkının elinden alınması kabul edilemez. Her çocuk korunmaya ve her anlamda sağlıklı bir yetişkin olma yolunda atacağı adımlarda desteğe muhtaçtır. Bu desteğin bireysel, ulusal ve uluslararası çapta tam anlamıyla verilmemesi emanete sahip çıkılamaması demektir ve telafisi güç hasarlar bırakması kaçınılmazdır. Çocukların cinsel istismardan korunması sorumluluğu tüm topluma ait bir sorumluluktur. Sorun hepimizin sorunudur, sorumluluk hepinize aittir. Çözüm ancak sorumluluğu paylaşan tüm kesimlerin üzerine düşeni yapmasıyla sağlanabilir, Çocuğun İstismarı suçunu değerlendirirken dikkate almamız gereken İki unsur bizce çok önemlidir. Bunlardan birincisi önleyici', diğeri İse yargılama sürecinde çocuğun örselenmemesini sağlayacak kaliteli bir yargılama aşaması sağlamaktır” diye konuştu.
Olayın takipçisi olacağız
Asıl çözümün bu zihniyetlerin değiştirilmesi olduğunu söyleyen Aslan, “Bu zihniyet yok olmadıkça toplumumuz gitgide bozulmaya başlayacak ve bu haberler ve olayların çoğalmasına sebebiyet verecektir. Bu kısımda herkese görev düşmektedir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken unsur bu mağduriyete maruz bırakılan çocuk ve ailesine daha çok mağduriyet yaşatacak şekilde konuşmalar ve paylaşımlar yapmaktan uzak kalarak onun düzgün bir şekilde yaşama hakkını ve psikolojik bütünlüklerini gözeterek bu görevlerini yerine getirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Dileriz ki böyle olayları toplum olarak bizlere yaşatan ahlaken yozlaşmış zihniyetlerin biterek toplumumuza ve ahlakımıza yakışır bir düzen içinde yaşarız. En son yaşanan elim olay olan Küçükçekmece'de 5 yaşındaki çocuğa cinsel istismar eyleminde bulunan fail ya da faillerin bir an önce tespit edilip bulunarak ve çocuğu mağdur etmeyecek şekilde yargılama yapılıp, fail ya da faillere en yüksek cezalar verilerek adaletin tecelli ettiğini görmek için bu olayın da takipçisi olacağız. Malatya Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak, bu ülkenin her bir çocuğunun hakkım gözetmenin bizim için bir ödev olduğunu belirtir, bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına gerekli çalışmaları yapacağımızı, çocuğun korunması adına diğer barolarla ortak yapılacak her türlü çalışmanın içinde olacağımızı kamuoyuna saygı ile bildiririz” dedi.
Önleyici tedbirler alınmalı
Malatya Barosu Kadın ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Memba Kuşçu, yaşanan olayların Türk Ceza Kanunu'nun cinsel suçlar bölümünde cezaların arttırılması amacıyla yapılan düzenlemelerin tam tersi sonuçlara yol açtığını belirterek, “Çocuklara karşı yapılan her türlü cinsel eylemin 'cinsel istismar' olduğunu düzenleyen hükümler karşısında TCK'da yapılan çelişkili düzenlemeler mağdur çocuk aleyhine sonuçlar doğurmuştur. Çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarının büyük bir bölümünün sadece ‘cinsel' saikle işlenmediği, bu olayların toplumda artan şiddet eğilimi ve ahlaki yozlaşmanın bir sonucu olduğu bilinen bir gerçektir. Vakaların büyük bir bölümünde failler, kendilerini korumaları mümkün olmayan çocuklara her türlü zarar kastı ile hareket etmekte, bunu da kendilerine hak olarak görmektedirler. Bu sebeple yalnızca suçun ‘cinsel' niteliği ele alınarak yaptırım öngörmek, bu suçlarla mücadelede yeterli olmamaktadır. Yara alan toplum vicdanının onarılması ve başka çocuklarımızın da dehşet verici olayların mağduru olmaması için devletin öncelikle önleyici tedbirler alması gerekmektedir” şeklinde konuştu.