Ömrünü oğullarına adadı!
İstanbul'un Çekmeköy ilçesinde yaşayan 56 yaşındaki Hülya Sarıkaya, 15 ve 20 yaşlarında geçirdikleri rahatsızlık sonucu bedensel engelli olan 34 ve 36 yaşındaki iki oğluna bakıyor.
Sultançiftliği Mahallesi'nde yaşayan Hülya Sarıkaya'nın iki oğlundan 34 yaşındaki Tolga, 19 yıl önce tanısı konulamayan bir hastalığa yakalanarak yatağa ve tekerlekli sandalyeye bağlı yaşamaya başladı. Sarıkaya'nın 36 yaşındaki ikinci oğlu Semih ise 16 yıl önce vatani görevini yaparken aynı hastalığa yakalandı. Hareket edemedikleri için kilo problemleri de ortaya çıkan çocukların bakımını evde anneleri yapıyor.
Gece, gündüz engelli çocuklarının bakımını üstlenen anne Sarıkaya, AA muhabirine, tedavi için çalmadık kapı bırakmadığını, yıllardır iyileşmeleri umuduyla hastanelere götürdüğünü ancak henüz bir tanı bile konulmadığını ifade etti. Anne Sarıkaya çocuklarının hastalığını şöyle anlattı: "Tolga ortaokula gidiyordu. Çok aktif bir çocuktu. Yaz sezonunda boş durmasın, mesleği olsun diye bir kuaförün yanına verirdim. Ustası beni çağırdı, 'Abla usturayı verdim, eli titriyor" dedi. Evde bardak, kaşık alırken de eli titremeye başladı. Hastaneye götürdük, yatış yaptılar. Git, gel, hastalığın adı yok... Semih'i de 2007'de askere gönderdim. Sivas'a gitti. Beş aylık askerdi. GATA'ya yatırdılar, sonra tezkeresini verdiler. Baktım çocuk ayağını sürükleyerek yürüyor, hemen doktora götürdüm. Onu da hastaneye yatırdılar, tahlilleri yine temiz. Hastalığın adı yok, bir aspirin bile vermediler. Altı ayda bir kontrolü var. Mücadelemizden vazgeçmedik."
Teşhisi konulmadı
Çocuklarının sağlığına kavuşması için yetkililerden ve uzmanlardan yardım beklemek dışında çareleri kalmadığını ifade eden Sarıkaya, "Bir evim var. Hangi doktor çocuğumu iyileştirirse, anahtarı bırakıp çıkacağım. Yeter ki çocuklarım iyi olsun." dedi.
Tek isteğinin hastalığa teşhis konulması ve çocuklarının tedavi edilmesi olduğunu söyleyen Sarıkaya, şöyle konuştu: "Hangi doktora gittimse çocuklarıma teşhisi konulmadı. 20 yıldır götürüp getirmekten yorulmadım. Çocuklar yoruldu, ben yorulmadım. Doktora gidelim dediğim zaman, 'Anne yine mi doktor?' diyorlar. Elimden bir şey gelmiyor. Sadece başlarını okşayıp moral veriyorum. Hastalığın adı konulmadı. Bir hap, bir ilaç bile vermediler. 'Böyle bir hastalık yüz binde bir kişide olur, o da sana denk geldi' diyorlar. Cumhurbaşkanımızdan, Sağlık Bakanından, yetkililerden çocuklarıma bir çare bulmalarını istiyorum. Gücüm yetmiyor. Çocuklarım sinema görmedi, bir kafede oturup çay içmediler. Özel günleri hep burada benimle geçiyor. Onların iyileştiğini göreyim, sonra ölsem de gam yemem."
Eski günlerini hatırlayıp üzülüyorlar
Çocuklarının sağlıklıyken Anneler Günü'nde kendisine hediyeler aldığını, şimdi ise Anneler Günü geldiğinde üzüldüklerini aktaran Sarıkaya, onların iyi olduğu her günün kendisi için Anneler Günü sayılacağını söyledi.
Geçmişte babaanne olma hayali kurduğunu, çocuklarına çeyiz bile hazırladığını dile getiren Sarıkaya, "Top oynuyorlardı, önümden koşarak okula gidiyorlardı. Birini askere de gönderdim ama şimdi 'Biz ölünce onlara kim bakacak' diye düşünüyorum." diye konuştu.
Anne Sarıkaya, oğlu Semih'i eksik prim günlerini yatırarak emekli ettiklerini, şimdi ise Tolga'nın eksik sigorta günlerini tamamlamaya çalıştıklarını kaydetti.