Müslümanların durumu içler acısı
Anadolu Gençlik Derneği Malatya Şube Başkanı Tayyar Emre, 'Yetmiş yıldır Çin kontrolü altında bulunan ve Türkiye'nin iki buçuk katı büyüklükte yüzölçümüne sahip olan Doğu Türkistan'da Müslümanların durumu içler acısıdır' dedi.
Anadolu Gençlik Derneği Malatya Şubesinde Doğu Türkistan da yaşanan katliamla ilgili basın açıklaması yapan Emre, sömürgecilerin, yağma ve talanlarının dünyayı yaşanmaz hale getirdiğini söyledi. Emre, “Uluslararası anlaşmalar ve insan haklarına dair bildirgeler güçlerin zayıfları ezmesinin önüne geçememiştir. Tüm dünyada, uluslararası sistemde hakim olan hukuk gücün hukukudur. Yetmiş yıldır Çin kontrolü altında bulunan ve Türkiye'nin iki buçuk katı büyüklükte yüzölçümüne sahip olan Doğu Türkistan'da da Müslümanların durumu içler acısıdır. Çin, 1949'dan bu zamana kontrolü altında bulundurduğu Doğu Türkistan'da Müslümanlara her türlü baskıyı uygulamaktadır. Çin yönetimin küresel bir güç oluşu ve boşluk bırakmayan bir diplomasi yürütmesi Doğu Türkistan'la ilgili sağlıklı bilgi akışının ve oradaki Müslümanlarla iletişimin önüne geçmektedir. Hangi renkten, dilden ve inançtan olursa olsun bir topluluğun temel haklardan mahrum bırakılarak sistematik baskılarla asimile edilmeye çalışılması kabul edilemez” diye konuştu
Tahakküm uygulaması bir şiddettir
Emre, “Doğu Türkistan'da yaşayan kardeşlerimizin birçok temel haktan mahrum bırakıldığı, inanç ve düşünce özgürlüklerinin kısıtlandığı, toplama kamplarında tecrit edilmiş bir yaşama zorlandığı, psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kaldıklarına dair haberler canımızı yakmaktadır. Çin'in bu baskılara gerekçe olarak tüm Müslüman Doğu Türkistan halkını şiddetle ilişkilendirmesi de kabul edilemez. Tam tersine insanların temel hak ve özgürlük talepleri karşısında Çin yönetiminin baskı ve tahakküm uygulaması bir şiddettir. Çin, kendi askeri gücüne ve ekonomik büyüklüğüne insanların temel hak ve özgürlüklerinden daha fazla inanırsa, tüm İslam dünyasında kendisine karşı nefret büyütmekten başka bir şey elde edemeyecektir. Çin, Müslüman Doğu Türkistan halkının ve Çinli Müslümanların haklı taleplerini susturmak, örtbas etmek ve bu hakların dış dünyayla irtibatlarını kesmek yerine farklı kimliklerin temel hak ve özgürlüklerini yaşayabilecekleri bir zemin oluşturmanın gereklerini yerine getirmesi gerektiğini” ifade etti.
Parçalanmışlık mutlaka giderilmelidir
İslam coğrafyasında ve tüm dünyada, barış ve huzurun başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerinin birlikte hareket edebilecekleri bir zeminin oluşturulması gerektiğini belirten Emre, “Müslüman Doğu Türkistan haklı talepleri doğrultusunda Çin'e karşı birlikte hareket etmeleri ve her platformda bu konuyu dile getirmeleri Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin seslerine ses katacaktır. Doğu Türkistan'da sıkıntılar yaşanırken, işgal altındaki Filistin topraklarında da İsrail, Müslümanlara zulmetmeye devam etmektedir. Suriye'de Yemen'de derenin kuşu derenin taşı ile vurulmaktadır. İslam coğrafyasındaki parçalanmışlık mutlaka giderilmelidir. Irkçılık ve mezhepçilik yapılarak, bir yol alınamayacağı ortadadır. Yeryüzünde huzur ve barış isteniyorsa, tüm mazlumların ve tüm mazlum coğrafyaların kurtuluşu isteniyorsa, mutlaka ama mutlaka tüm İslam Ülkeleri, ABD, İngiltere, Avrupa Birliği ve İsrail güdümünden uzak politikalar üretmek zorundadır. Biz dünyada hak ve adalet ekseninde tüm farklılıklarımızla birlikte barış içerisinde yaşamak istiyoruz. Dünyada Müslüman ya da gayrimüslim kimsenin saçının teline zarar gelmesin, insanların hak ve hukukları gözetilsin, kimseye ikinci sınıf muamele yapılmasın istiyoruz” şeklinde konuştu.