Malatya, Maraş, Hatay'a yıllar önce söylenmişti! Söylenen oldu..!
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 6 Şubat'ta yaşanan ve 11 ili etkileyen depreme de değinerek, 'Bu deprem geliyorum diyen bir depremdi. Malatya, Maraş, Hatay depreminin gelişi yıllar önce söylendi' dedi.
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İzmir üzerinden geçen faylara değinerek, “Bu faylar 7 üzeri deprem oluşturursa İzmir'i felç eder. Bu fayların hepsinin büyük deprem üretme kapasitesi var. İzmir önce fay analizi yapacak” dedi.
Bilim Akademisi Üyesi, Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İzmir'de İzmir Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği 'Deprem ve Dirençli Kentler' konulu konferansa katıldı. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde düzenlenen konferansta Prof. Dr. Naci Görür, deprem konusunda yeni dönem belediye başkanlarına da önerilerde bulundu. Programın açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 30 Ekim 2020'de İzmir'de yaşanan depremin, derin izler bıraktığını ve hayatını kaybeden 117 canın acısının ilk günkü gibi taze olduğunun altını çizdi. Soyer, 94 bin 773 yapının envanterini çıkardıklarını da belirterek şu sözlere yer verdi:
“Sadece İzmir değil Türkiye'nin tüm kentlerinin en temel meselesi depreme dirençli kentler oluşturmak. Yaşadığımız felaketler yuvamız olan şehrin afetlere karşı dirençli olmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Çünkü depremde ölmek asla kader değildir. İzmir'de 30 Ekim depreminin hemen ardından, bir daha kimsenin yüreğine sevdiğinin acısı düşmesin ve hiç kimsenin ocağı sönmesin diye tıpkı bugün olduğu gibi yaşadığımız şehri depreme dirençli hale getirmek için el ele verdik. Bu kapsamda 14 üniversite, 25 kamu kurumu, 38 sivil toplum kuruluşu, meslek odası ve 29 belediyeden oluşan katılımcılarımızla aldığımız kararlar neticesinde Deprem Eylem Planımızı şekillendirdik. Mikro bölgeleme yöntemiyle Bayraklı, Bornova ve Konak ilçelerinde zemin çalışmalarına başladık. Kentimizdeki yapıların güvenliğini sağlayacak bu projemizi de 2024 içinde tamamlıyoruz. İzmir'le birlikte, Aydın ve Manisa'nın bir bölümünü de içine alan büyük bir alanın deprem riskini modelliyoruz."
“Çalışmalar bittikten sonra İzmir dirençli bir kent haline gelecek”
Şu anda İzmir'de çok değerli bir çalışma yapıldığını söyleyen Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, “Bu çalışma dirençli İzmir için önceden yapılması gereken bir altyapı. Ona öyle bakmak lazım. Bu çalışma bittikten sonra eş zamanlı yürütülen çalışmalarla birlikte umarım ki İzmir dirençli bir kent haline gelecek. Depremler bu coğrafyada yaklaşık 13,6 milyon sene önce mekanizmaları kurularak başladı. 13,6 milyon seneden beri bu topraklarda depremler olagelmekte. Milyonlarca sene de devam edecektir. Topraklarımızın yüzde 90'ına yakını canlı faylarla kesilmiş vaziyette. Bu fayların her birinin kendine özgü karakterleri var. Her biri ne kadar büyüklükte deprem üretir, nasıl üretir, ne zaman üretir, o bölgede depremin şiddeti ne olur, bu fayların özelliklerine bağlı. Yer yuvanın altındaki dinamikler; Yeryüzünde Türkler mi yaşıyor, Avrupalılar mı yaşıyor bilmez. Faylar deprem ürettiği zaman kendi güçleri ile ve o bölgenin karakteristikleriyle etki eder. Üstündeki yapılar eğer kendi özellikleriyle uyumlu ise onu belirli ölçüde tolere eder, yıkılmaz. Fakat zıtlaşmış şeyler yapıldıysa gözüne bakmadan yıkar. O bölgede yerleşmiş insanları öldürür. Depremlerin hiçbir seçeneği bu konuda yok” şeklinde konuştu.”
“Kendi yaptığımız hataların altında eziliyoruz”
“Biz yeryüzünde yaşayan insanlar olarak bu bölgeyi yaşam yeri ilan ettiysek İzmir'de yapacağımız her yapıyı, yolu, tüneli, barajı, bütün mühendislik yapıları yer altının dinamikleri ve karakteristikleriyle barışık yapmak zorundayız” diyen Görür, “Yapmazsak o yıkılır ve biz de sonuçlarını görürüz. İnşaat mühendislerimiz, mimarlarımız, kent yöneticilerimiz, her şeyden önce kendi usullerine göre yerin dinamiklerini ve özelliklerini bilerek, onlarla barışık ve uyum içerisinde yapmak zorundadırlar. Bugüne kadar Türkiye'de yapıların inşası bunun dışında olmuştur. Rant kaygısı, gecekondu veya daha fazla bir şeyler yapmak için siyasi nedenlerle biz kentlerimizi büyütmüşüz. Öyle büyütmüşüz ki bu dediğimiz yer altı özelliklerine uygun değil. Bugün kendi yaptığımız hataların altında eziliyoruz. Bunu da düzeltmeye korkuyoruz. O kadar çok hata yapılmış ki nasıl düzeltiriz diye ürküyoruz. Fakat bir yerden başlamak zorundayız. Umarım bundan sonraki siyasi anlayış ve yönetim bunu devam ettirir. İzmir deprem dirençli kente dönüşür” açıklamalarında bulundu.
Prof. Dr. Görür, “Deprem dirençli kent, depremi minimum hasarla atlatan kent demektir. Elbette deprem, kentlerde hasar oluşturur ama bu hasarların afet boyutuna çıkması bizim yaptığımız yanlışlıklardır” diye söyledi. Bunun da utanılacak bir durum olduğu belirten Görür, sözlerine şunları da ekledi:
“Biz her büyük depremde 10 binler 50 binler veremeyiz. Bunu dünya da kabul etmez. Aydın bilimle yönetilen ülkelerde depremlerde bu kadar hasar veren ülkelere bakış son derece çarpıktır. Bugün dirençli kentler yapmaya başlayan ülkeler bizim gibi 50 binleri toprağa verdiği zaman o tür ülkelere bakışı hiç de hiç değildir. Bir ülke şu büyüklükte bir depremde bu kadar insanı bir gecede toprağa gömüyorsa o ülke kokuşmuş bir ülkedir. Gerçekten bir günde siz 50 binlerden fazla insanı toprağa gömüyorsanız şapkanızı önünüze koyup düşüneceksiniz. Biz ne yaptık ya da neyi yapmadık ki bu kadar insanı toprağa verdik.”
Konuşmasında 6 Şubat'ta yaşanan ve 11 ili etkileyen depreme de değinerek, “Bu deprem geliyorum diyen bir depremdi. Malatya, Maraş, Hatay depreminin gelişi yıllar önce söylendi” diyen Görür, şu ifadeleri aktardı:
“Biz Marmara depremini konuşurken bize şunu diyorlardı; ‘Ülkenin başka neresinde deprem bekliyorsunuz?' Biz de parmağımızı yumup ‘Kahramanmaraş' dedik 1999 yılında. ‘Elazığ depreminden sonra Kahramanmaraş'a dikkat edin' uyarılarında bulundum. Halk da umursamıyordu. Sanki hiçbir şey olmaz gibi bakıyorlardı. Ne halk ne hükümet ne merkezi yönetim ne yerel yönetim. Hepimiz suçluyuz bu ülkenin sahibi ve insanları olarak. Bunu kader deyip geçiştiremezsiniz.”
“Halk siyasileri zorlayacak”
Jeoloji Mühendisleri Odasının yazdığı rapordan da bahseden Naci Görür, “Kahramanmaraş'a deprem geliyor diye rapor hazırlandı. Bu rapor Cumhurbaşkanı'na, Meclis Başkanı'na, o bölgenin Milletvekiline, Vali'ye gönderildi. Ne oldu? Hiçbirimiz bu depremle yüzleşmedik. 50 binden fazla insanımız ölüyor biz hiçbir şey yokmuş gibi davranıyoruz. Normal insanlar bir araya gelir konuşur. Bu ülke deprem ülkesi. ‘Biz neyi yanlış yaptık neyi yapmadık?' diye oturup konuşalım. Ondan sonra bundan yararlanalım değil mi? Fakat böyle bir hazırlık yok. Bu olaylar üstüne birçoğu deprem dirençli kenti ortaya attı. Bir şey yapabiliriz, kentlerimizi deprem dirençli yapabiliriz. Çağdaş dünyada bilimin ışığı altında yürüyen ülkelerde bu yapılmış. Deprem dirençli yerler bugünkü bilim ve teknolojiyle yapılır. Bizim de bunu yapabilecek her şeyimiz var. Olmayan ise siyasi irade ve halkın gözetim ile denetim görevi. Eğer halk, siyaseti zorlamazsa siyasetçi bu işe girmez. Bu asrın sonuna eğer bu ülkeyi ekonomik ve siyasi olarak bağımsız olmasını istiyorsak deprem işini halletmemiz lazım. Aksi halde tarihin çöplüğüne atılmamız lazım” ifadelerini aktardı.