Makul ve mantıklı değil
'Yeni Yargı Reformu ve İnfaz Yasası' düzenlemesini değerlendiren Avukat Zeki Taşkıran, 10 - 20 yılda bir sürekli af yasasının çıkarılmasının toplumdaki dengeyi bozma açısından sorun teşkil ettiğini söyledi. Taşkıran, Batı kökenli, ceza yasalarının caydırıcılıktan uzak olduğunu belirterek, 'Caydırıcılıktan uzak olan bir düzende bir de af yasası çıkarmak çok da makul ve mantıklı olarak kabul edilmemektedir. Mağdur olan açısından da kamu vicdanını yaralayan bir düzenleme' dedi.
Avukat Zeki Taşkıran, 'Yeni Yargı Reformu ve İnfaz Yasası' ile koronavirus salgınından dolayı gündemde olan af konusu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Taşkıran, yeni yargı paketiyle infaz yasasında planlanan değişikliğin yeterli olmadığını ifade etti.
Caydırıcılık anlamında sıkıntılı kanunlarımız var
'Yeni Yargı Reformu'nun 10 yasada değişiklik ön gören bir yasa tasarısı olduğunu kaydeden Taşkıran, değişik dönemlerde çıkarılan infaz yasalarından farklı olduğunu belirtti. Taşkıran, 'Yeni Yargı Reformu ve İnfaz Yasası'nın hem olumlu hem olumsuz yanları olduğuna dikkat çekerek, "Öncelikle olumsuz yönü cezadaki caydırıcılığı. Yani bizim zaten infaz kanunlarımız ceza kanunlarımız caydırıcılık manasında zaten sıkıntılı kanunlarımız var. Bu nedenle Türkiye'de sürekli toplumda büyük bir suç oranı olmuş oluyor. Bunun detayına inip de ideolojik olarak belki algılanacak ama yasalarımız İslami yasalara sahip değil, batıdan alınmış. Bizim inancımıza, kültürümüzü yaşayıp şeklimize uyumlu olan yasalar değil, bunlar Cumhuriyet Döneminde alınan yasalar. Bunlar bir türlü bir köklü değişikliğe uğramadı, uğramadığı için zaten sıkıntılı ve cezalardaki caydırıcılık az. Zaten 10 yılda, 20 yılda bir sürekli af yasalarını çıkarmak toplumdaki dengeyi bozmak açısından çok büyük sorun teşkil etmektedir. Ceza yasaları zaten sıkıntılı, caydırıcılığı yüksek değil, bir de infaz olarak ceza infaz kurumlarında getirilmiş olan şartlar şahısların oradaki cezadan çok böyle tedbir mahiyetinde koruma önlemli infaz gerçekleşmiş oluyor. Ondan dolayı tekrardan bir af yasası ya da infaz yasasında iyileştirme yapılmasını kesinlikle olumlu bulmuyoruz" dedi.
Kadın ve yaşlılarla ilgili düzenlemeleri olumlu buluyoruz
Olumlu yönleriyle ilgili de konuşan Avukat Taşkıran, "Olumlu yönleri nedir? Özellikle kadın, yeni doğum yapmış, 65 yaşını, 75 yaşını aşmış yaşlılarla ilgili getirilen düzenlemeler olumlu buluyoruz. Onlarla ilgili hem cezaların çektirilmesin de, kısıtlamaya gidilmiş cezalar çektirecek ceza sureleri kısılmış, akabinde konutta ceza çekmeye konutta cezanın infaz edilmesi ile ilgili işte 6 aylık süreleri yaklaşık bir buçuk yıl, 2 yıl, 3 yıllık sürelerle çıkarılır kademeli olarak 65 yaşını aşanlarla ilgili işte 6 yıldan 6 aydan 1,5 yıla çıkarmış 75 yaşında aşanlara 2 yıldan 4 yıla çıkarmış bu tarz düzenlemeler getirildi. Bu düzenlemeler kesinlikle olumlu buluyoruz. Keza olumlu bir yön daha şudur; oda infaz hakimliği müessesi çok etkin bir hale getirildi. Bu düzenlemeyle. Eskiden infaz gören bir mahkumun hastalığı ya da iyi haliyle ilgili itirazlar, şikayetler gerekli mahkemesine yapılırdı. Kararı verilmiş olan mahkemesine yapılırdı. Bu da diyelim ki mahkeme kararı verdikten sonra da 2-3 yıl hapiste kalmış infazı yapılırken 3 yıl sonra onun hâkimine gidip de bir şeyler yapıldığı zaman, bir itiraz yapıldığı zaman o hakimin onu hatırlaması çok zordu, şu anda infaz hakimliğine doğrudan yapılmış olması çok güzel bir durum. Bir de gözlem heyeti, bunun da genel yapısı değiştirildi, biraz iyileştirildi. Gözlem heyetinin içine Aile Sosyal Politikalar Bakanlığından bir uzman, sağlık müdürlüklerinden bir uzman, büyük dosyalarda terör suçlarında 10 yılı aşkın olan ağır ceza dosyalarında, uyuşturucu dosyalarında, cinsel dosyalarla ilgili durumlarda infazın ertelenmesi, infazın azaltılması ya da denetimli serbestliğe geçilmesi ile ilgili başsavcılık ya da başsavcının tayin edeceği bir savcının olduğu bir gözlem heyeti getirildi. Bu noktada güzel bir düzenleme" diye konuştu.
Suç işleme ihtimalleri artacak
Genel itibariyle af yasalarına karşı olduğunu söyleyen Taşkıran, "Çünkü bu cezalardan sürekli bir af yapılması her zaman bir ümittir, ümit olduğu zaman oradan çıkacak şahısların tekrardan suç işleme oranı çok yüksek olacaktır ve suç işleme ihtimalleri artacak. Bu durumda dediğimiz gibi Batı kökenli olan ceza yasaları zaten caydırıcılıktan uzaktır. Caydırıcılıktan uzak olan bir düzende bir de af yasası çıkarmak çok da makul ve mantıklı olarak kabul edilmemektedir. Şikayetçi olma yada mağdur olan açısında da kamu vicdanını yaralayan bir düzenlemedir. Bunu kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu
Asıl mağdur olan genç evlilik mağdurları
Taşkıran, genç evlilik mağdurları ile ilgili herhangi bir özel durum ya da madde eklenmediğini anımsatarak, "Kamuda sürekli gündem oluşturan bir beklentiydi. Bu da normal af kapsamına alındı. Genç evlilik mağdurları ile ilgili getirilmiş herhangi bir düzenleme yok. Özellikle de 18'ini bitirmeyip, evlenmiş olanlar cinsel suçlar kapsamına alınıyor. Bundan dolayı da cezası infaz edilenlerin kesinlikle bırakılmaları ile ilgili kökten af edilmeleri ile ilgili bir düzenleme getirilmesi lazımdı. Öyle bir düzenleme, bir madde getirilmedi. Maalesef ülkemizi, her ne kadar muhafazakar görürsek de her ne kadar Müslüman İslami bir devlet olarak görülse de, İslami kurallara, İslami düzenin Müslümanların değerlendirildiği, Müslümanların düşünüldüğü bir sistem ya da bir düzenleme getirilmemiş. Bugün düşünün ailesini kurmuş, 16 yaşında cahillik etmiş, bir şekilde evlenmiş ve eşi 20 yaşına gelmiş kendisi 25 yaşına gelmiş 2-3 tane çocuğu olan, fabrikada çalışan bir vatandaşı, yıllar sonra alıp ceza evine atıyorsunuz, ailesi çocukları, mağdur oluyor. Bunların öncelikle af kapsamına alınması gerekiyordu. Düzenini kurmuş asıl mağdur olan bunlar. Bunlar haksız bir şekilde bu affım kapsamı dışında tutulmuştu. Buna ilişkin diğer partilerin, iddiası ya da bir bastırması olmadı. Hükümet de bunu nazara almadı bir tarafta depremler bir tarafta coronavirüs derken bu da arada kaynadı gitti. Bir hukukçu gözüyle değil de bir normal insan mantığıyla baktığınız zaman bir şekilde genç yaşta evlenmiş, imam nikahı kıymış bundan sonra düğününü yapılmış bir de ailelerin razı olduğu bir şekilde evlenmiş insanların yıllar sonrasında çoluk çocuklu bir şekilde baba işte çalışırken onu alıp da infaz kurumuna götürmek ve o aileyi mağdur etmek vicdani bir şey değildir. Bu şekilde çıkarılan yasalar toplum vicdanını yaralamaktadır. Kesinlikle yaşlılar, kadınlar ve çocuklarla ilgili yapılmış olan düzenlemeleri ben olumlu buluyorum. Onun haricinde de asla olumlu bulmuyorum" dedi.
28 Şubat ve Sivas mağdurlarıyla ilgili herhangi bir düzenleme yok
28 Şubat ve Sivas olaylarında, birçok kişiye haksız cezaların verildiğini vurgulayan Taşkıran, "28 Şubat ve Sivas olaylarının mağdurlarıyla ilgili yaklaşık 350 civarında tabii bunun net rakamını bilmiyoruz. Bundan bir buçuk ay öncesinden bir tane yaşlı amcamız o dönemde de 86 yaşına geldiği için Cumhurbaşkanının affı ile tahliye edilmişti. Halen içeride olanlar var. Suçları itibarıyla 28 Şubat'ın illegal kuruluşları tarafından yargılanmıştır. 20-25 yıldır bunlar hala ceza infaz kurumundalar ve yaşlı olmalarına rağmen bunlarla ilgili herhangi bir düzenleme yok. Bunlarda cezaları ve suçları niteliği itibariyle terör suçları kapsamında sayıldığından af kapsamına alınmadı. En azından yaşlarından dolayı düzenleme getirilmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Zaten onların terörle suçlanması bir garabettir. Her ne hikmetse 15 Temmuz'da yargılama yapan hakimlerin verdikleri kararlar bir şekilde tekrar sorgulanır oldu. Ama 28 Şubat süreci ve Sivas olayları ile ilgili kararı veren hakimlerin verdiği kararla tekrardan bunlar değerlendirilmeye alınmadı. Bu da şüpheli bir durum yani bundan müphem bir durumdur" sözlerine yer verdi.