Kalpleri mutmain olsun
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, hacıların kurbanlarının kesim ve dağıtım sürecine ilişkin, 'Bütün hacılarımızın, milletimizin kalplerinin bu konuda mutmain olmasını özellikle arzu ediyorum.' dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Mekke Din Hizmetleri Ataşelik Binası'nda hac organizasyonunu takip eden gazetecilerle buluştu, basın mensuplarının Kurban Bayramı'nı kutladı.
Ardından açıklamalarda bulunan Erbaş, herhangi olumsuzluk yaşamadan 85 bin civarında hacıyla Arafat sürecini tamamladıklarını belirterek, "Hac mevsimi boyunca 28 kardeşimiz vefat etti. Bu kardeşlerimiz hacca niyet ederek buralara gelmiş, hatta bir kısmı Arafat'a da çıkmıştı. Vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum." diye konuştu.
Ali Erbaş, "Hacı olmak Allah'ın büyük bir lütfu. Ama unutmayalım ki bu, aynı zamanda büyük bir sorumluluktur. Dolayısıyla, hacı olan kardeşlerimiz burada yaşadıkları güzellikleri, hissettikleri duyguları muhafaza edecekler, bulundukları her yerde en güzel davranışla örnek olacaklar. Sadece iyi olmak ve iyilik yapmakla kalmayacak, iyiliği hakim kılmak için çalışacaklar. Sadece kötülükten uzak kalmakla yetinmeyecek, kötülükle mücadele edecekler." ifadelerini kullandı.
Hediye olarak güzel ahlak, sevgi, şefkat ve muhabbet götürelim
Hacılara seslenen Erbaş, "Burada kalbimize yeniden nakşettiğimiz tevhit inancını, güzel ahlakı, heyecanı asla zedelemeden, zayıflatmadan daha da güçlendirerek muhafaza edelim inşallah. Ailemize, akraba, komşu ve dostlarımıza en büyük hediye olarak buradan güzel ahlak, sevgi, şefkat ve muhabbet götürelim." dedi.
Bütün Müslümanların Kurban Bayramı'nı kutlayan Erbaş, şöyle devam etti:
"Hepimiz biliyoruz ki bayramlar, Yüce Allah'ın biz kullarına sevinç ve mutluluk kaynağı olarak armağan ettiği eşsiz zamanlardır. Çeşitli inançları incelediğimizde, öne çıkan en büyük anlardan birisinin bayramlar olduğunu görüyoruz. Bazı inançlarda her günü bir azize tahsis ederek, bir kutsal kişiye tahsis ederek bayram vesilesi yapıldığını görüyoruz. İslam'ın, dini iki büyük bayramı, Ramazan ve Kurban Bayramı gerçekten çok önemli. Allah Resulü Efendimiz, Medine'ye hicret ettiğinde oradaki toplumun bile bazı bayramlar yaptığını fark ediyor. Onlara, 'Allah sizin bu bayramlarınızı Ramazan ve Kurban bayramları ile değiştirdi.' diyor. Yani Medine'ye hicret ettiğinde yaptığı ilk uygulamalardan birisidir esasında bu bayramları uygulama safhasına sokmuş olması. Onun bir hatırası olarak 14 asırdır bütün Müslümanlar bu bayramları baş tacı etmişlerdir."
Bayramda "beraberlik" vurgusu
Bayramları "Bizleri fıtratımızla buluşturan, sevgi ve kardeşlik bağlarımızı güçlendiren birlik, beraberlik, paylaşma, dayanışma ve rahmet günleridir." diye tanımlayan Erbaş, şunları kaydetti:
"Onun için bu kutlu zamanları fırsat bilerek ailemiz, akrabalarımız ve yakınlarımızla hemhal olmalı, sevgi ve merhamete muhtaç yetim, garip, hasta, yaşlı ve kimsesizlerin sevinci olmalıyız bayramlarda. Çocukluğumuzdaki bayramları hep özleriz zaman zaman. Çünkü o yıllarda daha çok akraba ziyareti, daha çok komşularla bir araya gelme vardı. Belki bu tatil mefhumu bugünkü kadar gelişmemişti. Şimdi üzülerek ifade edelim ki bayramları ziyaretleşmelerden ziyade sanki deniz kenarlarında, yaylalarda ya da başka yerlerde tatil yaparak geçirmeyi planlayan bazı kardeşlerimiz var. Hem tatili hem de bayramı birlikte akraba ziyaretleriyle, komşularla beraber olmakla geçirirsek anlamına daha uygun hareket etmiş oluruz diye düşünüyorum. Bayramlar hep beraber sevince dönüşürse hakiki manada bayram olur. Dolayısıyla bayramın neşesini çoğaltmalı ve her yere taşımalıyız."
İslam denge dinidir
Erbaş, Kurban Bayramı'nın yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerinin yaşandığı bir zaman dilimi olduğunu vurgulayarak, "Kur'an-ı Kerim'in 250 kadar ayetinde paylaşma, dayanışma, infak, vermek, zekat, sadaka ve benzeri, türevleri olan kavramlarla bu anlayış güçlendirilmeye çalışılmıştır. Yani sosyal bir toplum, birbirine her zaman yardım eden bir toplum... Zekatın İslam'ın 5 şartından biri olmasının en önemli hikmetlerinden birisi de budur. Yani paylaşmak, olanın olmayana vermesi, dünyanın dengesinin bozulmasına müsaade etmemektir. İslam denge dinidir. Dünyanın dengesini muhafaza etmek için gönderilmiştir. İslam, dengesi bozulan dünyayı yeniden dengeye koymak için gönderilen bir sistemdir." değerlendirmesinde bulundu.
Özellikle vekaletle kurban organizasyonunun yardımlaşma, paylaşma ve kardeşliği evrensel boyutta yaşatan küresel bir iyilik çalışması olduğunu anlatan Erbaş, şu ifadeleri kullandı:
"Aziz milletimiz her sene vekalet yoluyla kurbanlarını dünyadaki mağdur ve muhtaçlarla paylaşıyor. Bu sene Diyanet İşleri Başkanlığımız ile Türkiye Diyanet Vakfımızın beraberce yürüttüğü vekaletle kurban organizasyonu, yine bizleri çok memnun edecek düzeyde gerçekleşti. Geçen sene 430 bin hisse kurbanına ulaşmıştık, bu sene vekaletle kurban çerçevesinde 450 bini geçtik. Geçen sene 17 milyon Müslüman'ın sofrasına bu kurban etlerinden ulaştırmıştık, bu sene 20 milyon kadar Müslüman'ın sofrasına, milletimizin bizlere emanet ettiği kurban hisselerini ulaştırmayı Cenabıhak bizlere nasip eyledi. Yurt içinde 278 kesim noktasında, yurt dışında ise 149 ülkenin 443 bölgesinde mazlum ve muhtaç kardeşlerimize halkımızın yardım elini ulaştırdık, 3 gün boyunca da dün, bugün, yarın, ulaştırmaya devam edeceğiz."
Milletimiz, kendi sıkıntıları olsa dahi yardımdan vazgeçmiyor
Bu güzel tablonun iki şeyi gösterdiğine dikkati çeken Erbaş, "Birincisi, aziz milletimizin büyüklüğünü ve cömertliğini açıkça ortaya koyuyor. Milletimiz nerede bir mağdur ve muhtaç varsa yardım elini uzatıyor. Hatta kendi sıkıntıları olsa dahi başkalarına yardım etmekten vazgeçmiyor. Bu bizim en büyük hasletlerimizden birisidir. Tarih boyunca hep mazlumun yanında yer alan milletimiz bugün de mazlumun, mağdurun, muhtacın yanında yer almaya devam ediyor. Uzak diyarlar bizim için yakın oluyor." diye konuştu.
Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkincisi ise halkımız Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve Vakfımıza güveniyor. 454 bin kadar kurban keserek yurt içi ve dışındaki muhtaçlara ulaştırıyoruz. Bu kurban ve yardım faaliyetleri elbette muhtaçların sofrasına bereket oluyor, onların yüzünü güldürüyor. Ama bundan daha önemli bir etkisine dikkatinizi çekmek istiyorum. Yapılan bu çalışmalar ve milletimizin iyilik eli mazlum coğrafyalara umut oluyor. Hep sömürüye maruz kalmış, sömürgeciler tarafından sömürülmüş, bir deri bir kemik bırakılmış insanlara biz asırlar boyunca nasıl ki iyilik elimizi ulaştırmışsak bugün de ulaştırıyoruz. Sömürgeciler valizlerini, kervanlarını boş götürmüşler dolu getirmişler ama biz valizlerimizi, kervanlarımızı dolu götürüyoruz boş getiriyoruz. Hep öyle olmuş tarih boyunca. Bugün de böyle yapıyoruz. Hep veren el olmuşuz, bugün de veren el olmaya devam ediyoruz.
Gelecek umudunu kaybetmiş, sahipsizlik ve güçsüzlük duygusuna teslim olmuş coğrafyalara geleceğe dair inanç, azim ve heyecan aşılıyoruz. Nitekim biz o coğrafyalarda, Türkiye gibi büyük bir devleti yanlarında görünce nasıl gözlerinin parladığına, heyecan ve umutlarının nasıl yeşerdiğine, 6 bin 500 kadar gönüllü kardeşimiz o coğrafyalardan, 149 ülkeden ve ülkemizin her karış toprağından dönüp Ankara'da değerlendirme toplantısında bizlere o unutulmaz hikayeleri anlattıklarında, gözlerimiz yaşararak bir kez daha şahit oluyoruz. Dolayısıyla bu sadece bir miktar etin paylaşılması değildir. Mazlum ve mağdurların geleceğe dair umudunu ve inancını diri tutmaktır. Unutulmadıklarını hatırlatmaktadır onlara."
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının vekaletle kurban organizasyonuna kendi kurbanlarını da bağışlayan ve her türlü desteği veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, bakanlar, milletvekilleri, sanatçı ve sporcular, bürokratlar, vali ve kaymakamlar ile milletin her ferdine şükranlarını sunduğunu belirten Erbaş, "Büyük bir özveriyle bu iyilik organizasyonunda çalışan Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfımız mensuplarına, müftülerimize, vaizlerimize, idari alanda çalışan kardeşlerimize, imamlarımıza, Kur'an kursu hocalarımıza, yurt dışındaki görevlilerimize ve yurt dışındaki millet varlığımıza sonsuz teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Hacıların kurbanlarının kesilmesi
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erbaş, "Hacıların kurbanlarının nasıl değerlendirildiği" konusunda şunları söyledi:
"İslam Bankası ile yaptığımız bir anlaşmayla, biz 80 bin hacımızın kurbanlarını onlara emanet ediyoruz. Burada kesiliyor. Soğuk hava depolarında tırlar vasıtasıyla dünyanın çeşitli yerlerindeki ihtiyaç sahiplerine adeta el değmeden, gayet sağlıklı şekilde ulaştırılıyor Diyanet'in gözetiminde. Ben görevli olarak geldiğim bir yılda kendi kafilemizdeki hacılarımızın kurbanlarının başında durdum. 206 hacımız vardı, gözümün önünde 206 kurban kesilip soğuk hava tırlarına yükleninceye kadar orada başlarında bekledim. Bittikten sonra gelip hacılarımıza haber verdim. Cidde ekibimiz görev başında, kurbanların kesilmesi esnasında onlar gözetim halindeler. Çok sağlıklı şekilde bu işi yürüttüğümüzü ifade edebilirim. Bütün hacılarımızın, milletimizin kalplerinin bu konuda mutmain olmasını özellikle arzu ediyorum."
Ali Erbaş, hacı kafilelerinin dönüş sürecine ilişkin ise "İlk kafilemiz 17 Ağustos'ta Cidde'den İstanbul'a hareket edecek. Son kafilemiz de 14 Eylül'de Medine'den İstanbul'a gidecek." bilgisini paylaştı.
Bayramlaşmaya, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş, Diyanet İşleri Başkan yardımcıları Osman Tıraşçı ile Burhan İşliyen, Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Remzi Bircan da katıldı.