Erbakan adil bir düzen kurulabileceğini gösterdi
Türk siyasetinin 'ağabeyi' olarak anılan Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Recai Kutan, Milli Görüş hareketinin kurucu lideri ve 64 yıllık dava arkadaşı Necmettin Erbakan'ın siyasi ve fikri mücadelesini anlattı. Kutan, 'Erbakan, milletimize denk bütçeyi, enflasyonu düşürmeyi, borçlanmamayı, faizleri düşürmeyi ve faizsiz adil bir düzen kurulabileceğini gösterdi.' dedi.
Recai Kutan'ın, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Fakültesine girdiği 1947'de üniversite mescidinde tanıştığı Necmettin Erbakan'la başlayan yol arkadaşlığı, Milli Görüş hareketiyle siyaset sahnesinde de devam etti. 1974-1980'de Milli Selamet Partisinde Genel Başkan Yardımcısı olan Kutan, 1977'de MSP Malatya Milletvekili seçildi ve 41. Hükümet'te İmar ve İskan Bakanlığı yaptı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası Erbakan ve dava arkadaşlarıyla Kirazlıdere Tutukevi'nde bir yıl kalan Kutan, Refah-Yol hükümeti olarak bilinen 54. Hükümet'te Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı oldu. Kutan, Refah Partisinin kapatılmasından sonra kurulan Fazilet Partisi ve Saadet Partisinde Genel Başkanlık yaptı.
Tanıştığımızda Erbakan'ın sıradan biri olmadığı izlenimini aldım
Vefatının 11. yılında dava arkadaşı Erbakan'ı, anlatan Kutan, İTÜ'de eğitime başladığı ilk yıl olan 1947'de Erbakan ile tanıştıklarını belirtti. Son sınıfta okuyan Erbakan'ın ve arkadaşlarının İTÜ binasının arka bahçesindeki terk edilmiş bir bekçi binasını mescit haline getirdiklerini aktaran Kutan, burada hem namaz kılındığını hem de sohbet yapıldığını söyledi. Kutan, Erbakan'ın nüktedan ve esprili söylemiyle sempatik ve duygusal bir insan olduğunu ifade ederek, "İlk tanışmamızda şık giyimli, ince yapılı, zarif kişiliği ve konuşma tarzıyla beni etkilemiş, onun sıradan biri olmadığı intibaını almıştım." diye konuştu.
Erbakan, sanayileşme ve kalkınma mücadelesinde önü kesilince siyasete atıldı
Erbakan'ın Gümüşhanevi Dergahı'nın şeyhi Mehmet Zahit Kotku'nun tavsiyeleriyle 1960'ta 200 ortaklı Gümüş Motor Şirketi'ni kurduğunu bildiren Kutan, bu milli tesisi batırmak için ithalatçı ve montajcı bazı firmaların her türlü engelleme gayretinde bulunduklarını dile getirdi. Kutan, Türkiye'nin ilk yerli motorunu yapan bu fabrikanın daha fazla dayanamadığını ve yerini Pancar Motor'a devrettiğini anlatarak, Erbakan'ın Türkiye'nin sanayileşmesi ve kalkınması için yaptığı mücadelede önünün kesilmesinin ardından siyasete atıldığını belirtti. Erbakan'ın o dönem bütün Türkiye sathında "İslam ve ilim", "milli eğitim", "milli sanayi", "ortak pazar" konularında ve diğer önemli ülke sorunları hakkında da konferanslar verdiğini anımsatan Kutan, 24 Ocak 1970'te Necip Fazıl Kısakürek, Eşref Edip ve Tahsin Demiray gibi münevverlerin desteğiyle Milli Nizam Partisinin (MNP) kurulduğunu kaydetti.
Başka bir lider olsa partisi kapatılınca siyaseti terk ederdi
Kutan, halkın sıcak ilgisiyle partinin Türkiye genelinde süratle teşkilatlandığını ve bu partinin sağ-sol çizginin dışında milli bir siyaseti benimsediğini aktararak, şöyle devam etti: "MNP uydurma gerekçelerle ve hukuk dışı bir uygulama ile kapatıldı. Başka bir lider olsa partisi kapatılınca morali bozulur, siyaseti terk ederdi. Böylesine haksız bir uygulama karşısında Erbakan Hoca ve arkadaşları ise 'Biz demirci örsündeki çeliğe benzeriz. Dövüldükçe daha da güçleniriz' diyorlar ve kapatmayı önemsemiyorlardı. MNP'den sonra kurulan Milli Selamet Partisi, Refah Partisi ve Fazilet Partisi de aynı zulüm anlayışlarıyla kapatıldı ama Milli Görüşçüleri yıldıramadılar. Çünkü karşılarında inançlı, azimli, kararlı kadrolar vardı. Şu olay Milli Görüşçülerin bu haksızlıkları, hukuk cinayetlerini nasıl önemsemediklerini, hatta hafife aldıklarını açıkça göstermektedir."
D-8 ile İslam birliğinin ilk adımını attı
Erbakan'ın sömürgeciliğin yeni adı olan neoliberalizm ve küreselleşmenin ipliğini pazara çıkardığını ve D-8'i kurarak İslam birliğinin ilk adımını attığını söyleyen Kutan, şunları paylaştı: "Erbakan, milletimize denk bütçeyi, enflasyonu düşürmeyi, borçlanmamayı, faizleri düşürmeyi ve faizsiz adil bir düzen kurulabileceğini gösterdi. Havuz sistemini kurarak milletin kanını emen rantiyenin hortumlarını kesti, yıllarca dönen haram tekerlerine çomak soktu. Rantiyeden kestiğini memura, işçiye, çiftçiye, emekliye, dula, yetime verdi. Erbakan, milli bir dış politika hedefledi. Bu durum, Türkiye ve İslam ülkelerinin gelişmesi yönünden çok önemliydi. Mesela, '1974 Kıbrıs Zaferi'. Uzun yıllar zafer hasretinde olan İslam alemi, Kıbrıs Zaferi'nden sonra büyük bir özgüven yakaladı." Kutan, ölümünün üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen Erbakan'ın gür sesinin hala gök kubbede yankılandığını dile getirerek, "Zaman geçtikçe Hoca daha da iyi anlaşılacaktır. Tıpkı yüce bir dağın ihtişamının o dağın eteklerinden uzaklaştıkça daha iyi algılanışı gibi. Hepimizin üzerinde çok büyük emeği ve hakkı olan muhterem Erbakan Hocamıza Cenabıhak'tan tekrar rahmet ve mağfiret diliyorum." dedi.