Emir subayı itirafçı oldu
Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Malatya'daki 2. Ordu Komutanlığı ve 7. Ana Jet Üssü'ndeki eylemlere ilişkin görülen davada beraat kararı bozulan dönemin 2.Ordu Komutanı Adem Huduti'nin eski emir subayı Sedat Kaya, etkin pişmanlıktan faydalanarak itirafçı oldu.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesince kontörlü/ankesörlü telefonlardan ardışık arandığı gerekçesiyle beraat kararı bozulan ve hakkında yeniden soruşturma açılan Sedat Kaya, Malatya Emniyet Müdürlüğü'ne giderek örgütle ilgili bildiklerini anlattı. Kaya, emniyetteki ifadesinde, askeri lise son sınıftayken arkadaşı Özcan Ç. vasıtasıyla FETÖ yapılanmasıyla tanıştığını söyledi. Kara Harp Okulu boyunca FETÖ yapılanmasına mensup kimseyle görüşmesinin olmadığını iddia eden Kaya, "Benimle kimse iletişime geçmedi. 2005-2006 yıllarında kullanmış olduğum cep telefonumu tanımadığım bir şahıs aradı. Bana hatır sorduktan sonra 'Nihat'ın selamı var' diyerek, buluşmak istediğini söyledi. Bu kişiyle Samsun merkezde buluştuk. Bu görüşme sonrası buna benzer iki ya da üç görüşmem daha oldu, sonrasında bu şahısla irtibatım kesildi." dedi.
Ankesörlü hattan aramaya başladılar
Kaya, Tunceli'nin Hozat ilçesine tayin olduktan sonra ankesörlü telefondan arandığını ancak bunlara cevap vermediğini öne sürerek, ifadesinde şunları kaydetti: "Bir gün kışla içerisindeki odama devre arkadaşım İsmail İ. geldi ve biraz sohbet ettikten sonra 'Ne için görüşmelere' gitmediğimi sordu. Ben duyunca çok şaşırdım, başta anlamazlıktan geldim. Bunun üzerine ısrar edince gitmeyeceğimi, benim nasıl biri olduğumu kendisinin de bildiğini, bu insanlarla uyuşmadığımı söyledim. İsmail'in zoru ile bir gün Elazığ'a gittik. İsmail, beni adını Neşet olarak tanıtan Elazığ Fırat Üniversitesi'nde yardımcı doçent olduğunu söyleyen kişinin evine götürdü. Neşet, bana yaşam biçimimin yanlış olduğundan, bazı alışkanlıklarımı terk etmem konusunda telkinde bulundu. 2012 yılında tayinim Malatya'ya çıktı. Belli bir süre sonra yine beni ankesörlü hattan aramaya başladılar. Artık ankesörlü hattan arayanların bunlar olduğunu anlayabiliyordum, genellikle telefonları açmıyordum. Açtığım zaman da bir bahane uydurup gitmiyordum. Israrlı aramalar sonucu 2012 yılında ismini bilmediğim İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yardımcı doçent olduğunu söyleyen bir şahısla buluştuk ve evine gittik. Bu şahısla evde sohbet ettik ancak fazla dini konulardan konuşmadık."
Telefonları açmayınca evime geldiler
Görüşme sırasında eve bir kişinin daha geldiğini anlatan Kaya, şunları söyledi: "Bu şahısla görüşmemizde eve ikinci bir şahıs daha geldi. Bir elinin üç parmağı kesik olan biriydi. Adını söylemedi, ancak öğretmen olduğunu söylemişti. Bu şahıslar beni yine aramaya başladılar, ancak ben yine telefonlarını açmamaya devam ettim. 2013 yılında bir hafta sonu çocuklarımın evde olmadığı zaman kapı zilim çaldı. Bahsettiğim iki kişinin kapıda olduğunu gördüm. Bu duruma çok sinirlendim, biri görecek endişesiyle içeri aldım. 'Nasıl bu şekilde evime gelirsiniz?' dedim, 'Artık telefonlarımıza da bakmıyorsun, görüşmelere neden gelmiyorsun? dediler. Ben, 'Benim nasıl bir adam olduğumu biliyorsunuz, hala neden uğraşıyorsunuz, artık gelmeyeceğim' dedim ve bir şekilde evimden kovdum. Bundan sonra da kimseyle bir görüşmem olmadı. Bu yapılanmayla hiçbir zaman görüşmedim."
Sicilim, FETÖ'cüler tarafından bozuldu
Kaya, ifadesinin son bölümünde ise şu beyanlarda bulundu: "Bu yapılanmanın sadece sohbetlerine gittim, başka da bir faaliyetlerine kesinlikle katılmadım. 17-25 Aralık sürecinden önce de bu yapılanmayla tüm irtibatımı kestim ve bir daha da görüşmedim. Bu terör örgütü hiçbir zaman beni kendisine bağlı olarak görmedi. Bana hiçbir sınava katılmam yönünde telkinde bulunmadı. Çalıştığım yerlere bakıldığında hepsi askeri personel tarafından sürgün yeri olarak tabir edilen yerlerdir. Malatya'nın batısında hiçbir ilde çalışmadım. Benim sicil notum bizzat FETÖ'cüler tarafından yani Serdar S. tarafından bozuldu. Emir subaylığı görevinden de FETÖ'cülerin zorlamasıyla dilekçe vererek ayrıldım. Ben, FETÖ mensubu olsam böyle kritik bir görevi bırakmazdım. Emir subayı olarak bizzat ordu komutanımız Adem Huduti tarafından seçildim. Ne ideolojik ne de hayat tarzı olarak örgüte bağlılığım yoktur."