Deprem bölgesine 189 yeni mahkeme kurulacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Meclis'in açılışıyla birlikte Türk demokrasisini yeni bir Anayasaya kavuşturmak için girişimlerimizi tekrar başlatacağız' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023-2024 Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuştu.
TRT Haber'de yer alan habere göre,Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;Yeni Adli Yıl Açılış Töreni münasebetiyle bir kez daha adalet sistemimizin siz güzide mensuplarıyla beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Yeni Adli Yılın; ülkemiz, milletimiz, hakim ve savcılarımız, avukatlarımız ve tüm adalet teşkilatımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Sözlerimin hemen başında adaletin tecellisi uğrunda görev yaparken şehit düşen, Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz başta olmak üzere, tüm yargı mensuplarımızı rahmetle yad ediyorum. Yine bu vesileyle 6 Şubat depremlerinde yıkıntıların altında kalarak vefat eden 231 yargı çalışanımızın her birine Allah'tan rahmet niyaz ediyorum.
"Depremzedelerimizin hak kaybına uğramasının önüne geçtik"
Her yaştan ve toplum kesiminden 50 binden fazla insanımızı kaybettiğimiz asrın felaketiyle mücadelemizde yargı mensuplarımız, yaşadıkları acıya rağmen, milletimizle karşı mesuliyetlerini hakkıyla yerine getirdiler. Biz de, adalet hizmetlerinde kesinti olmaması için hem bakanlığımız, hem de Hakim ve Savcılar Kurulumuz vasıtasıyla gerekli tedbirleri aldık. Yayımladığımız Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile depremzedelerimizin hak kaybına uğramasının önüne geçtik. Bu çerçevede bölgede bine yakın Hakim ve Cumhuriyet Savcısı ile yaklaşık 7 bin 500 personel görevlendirildi.
Felaketin ilk günlerinden itibaren, son derece zor şartlar altında vazifelerini ifa eden adalet teşkilatımızın tüm mensuplarına, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Deprem bölgesinde vatandaşlarımıza sunulan adalet hizmetlerinin hızlı ve etkin yürütülmesi için çalışmalarımız sürüyor. Bakanlarımız ve ilgili birimlerimiz aracılığıyla bölgedeki durumu günbegün takip ediyoruz.
"Deprem bölgesi için 189 yeni mahkemenin kurulma işlemleri devam ediyor"
Depremin hayatın farklı alanlarında açtığı yaraları bir an önce sarmak, gündemimizin ilk sırasında yer alıyor. Depremden bu yana bölgede oluşan iş yükünü karşılamak üzere 131 yeni mahkeme kuruldu. Sahadaki duruma göre 189 yeni mahkemenin kurulma işlemleri devam ediyor. Kurulan bu mahkemeler hem adli, hem idari yargıda davaların daha hızlı karara bağlanmasını sağlayacaktır. Aynı şekilde, her alanda şartlar neyi gerektiriyorsa, afetzedelerimiz neye ihtiyaç duyuyorsa, onu yapmaktan geri durmayacağız. Asrın felaketinin üstesinden, dayanışma ve işbirliği içinde gelerek, Türkiye Yüzyılını inşa yolculuğumuzu fasılasız bir şekilde sürdüreceğiz. Rabbim, ülkemizi her türlü afet ve musibetten muhafaza eylesin diyorum.
Bu seneki Adli Yıl Açılışını, Cumhuriyetimizin 100'üncü yaşına ulaşmanın gururunu yaşadığımız bir dönemde gerçekleştiriyoruz. İki ay sonra, bu topraklarda kurduğumuz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümünü hep birlikte coşkuyla kutlayacağız. Tarihimizin bu önemli eşiğine hızla yaklaşırken, şu iki hususa büyük önem veriyoruz. İlki; bizlere semalarını ezanlarımız ve bayraklarımızın süslediği, üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan bırakan kahramanların aziz hatıralarına sahip çıkmaktır. Geçtiğimiz hafta, 25 Ağustos'ta Ahlat'ta ertesi gün Malazgirt'te, ardından 30 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediğimiz törenlerde bu konudaki hassasiyetimizi gösterdik. İkincisi; muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma hedefine doğru yürürken, bugün nerede olduğumuzun kapsamlı bir objektif bir değerlendirmesini yapmaktır. Siyasetten hukuka, ekonomiden sosyal ve beşeri hayata kadar her alanda böyle bir muhasebeye yönelmemiz gerekiyor.
"Kazanımlarımızı koruyacak ve eksikleri telafi edeceğiz"
Cumhuriyetimizi korumayı ve yüceltmeyi ancak, tarihin kantarına çıkarak, doğrusu ve yanlışıyla, eksiği ve fazlasıyla kendimizi tartarak başarabiliriz. Coğrafyamızdaki devletler silsilemizin son temsilcisi Cumhuriyetimizin ikinci asrını Türkiye Yüzyılına dönüştürmenin yolu hamasetten değil, hatalarımızdan ders çıkarıp, başarılarımızdan ilham almaktan geçiyor. Bu anlayışla, hiçbir komplekse kapılmadan, cesaretle sorunlarımızın üzerine gidecek, kazanımlarımızı koruyacak ve eksikleri telafi edeceğiz.
Sadece belirtilerle, tezahürlerle, şekli unsurlarla uğraşmayacağız; daha ziyade meselenin özüne odaklanacak, teşhisi doğru yapacak ve tüm meselelerimize kalıcı çözümler bulacağız. Hedeflerimize giderken ihtiyacımız olan dinanizme kavuşmak için daha cesur, daha net, eleştirel yönü daha ağır basan sorular sorarak, yolumuza devam edeceğiz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı, milleti ve devletiyle bizlere bu fırsatı sunmaktadır. Milletimizin bu muhasebeyi kendi içinde yürüttüğüne inanıyorum.
"Hukuk devleti hepimizin ortak hedefi ve kırmızı çizgisidir"
Devletimizin her kurumu da, kendi iç muhasebesini yapabilecek ufka, vizyona ve birikime sahiptir. Bu durum, tüm organları ve paydaşlarıyla yargımız için de geçerlidir. İnsanlık tarihi kadar eski olan adalet arayışının birer tezahürü olarak hukuk sistemimizde yerini alan hiçbir metin, hiçbir kanun ve hiçbir kurum layüsel değildir, yapıcı eleştirilerden azade değildir. Yargı camiamızın, yeni Adli Yılı, diğer hususlarla birlikte, böylesi bir arayış ve değerlendirmenin vesilesi haline getirileceğini ümit ediyorum. Hukuk devleti hepimizin ortak hedefi ve kırmızı çizgisidir. Adalet hizmetlerinde kaliteyi yükselterek ve yargıya olan güveni artırarak, toplumdan gelen serzenişlerin önüne geçmek hepimizin görevidir.
Hiçbir vatandaşımız adliyenin adalet kapısı olduğundan şüpheye kapılmamalı, hakkını huzuru kalple aramalı. Bunun için hukukun üstünlüğünden taviz veremeyiz. Hizmetkarı olmakla şeref duyduğumuz necip milletimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek, ancak bu şekilde mümkündür. Hükümet olarak, adalet sisteminin işleyişinde yaşanan aksaklıkların giderilmesi için sunulan teklifleri daima hayırhahlıkla değerlendirdik.
Güven veren ve erişilebilir bir adalet sisteminin tesisi için Anayasadan yasalara, kurumsal işleyişten personel yapısına ve özlük haklarına kadar pek çok reforma imza attık. Her yıl yeni yargı paketleriyle bu reform sürecini kesintisiz sürdürüyoruz. Yasama organımız da bu süreçte üzerine düşeni yaparak bize destek veriyor. Adaletin tecellisini kolaylaştırmak amacıyla bundan sonra da sizlerle daha yakın işbirliği içinde çalışacak, ortak akılla hukuk devletini güçlendireceğiz.
UYAP'ı yapay zekayla geliştirme çalışmaları devam ediyor. Dijital Dönüşüm Ofisi ve TÜBİTAK işbirliğindeki projeyle davaların sonuçlanma süresi kısalacak. Türkiye Yüzyılı vizyonu, sadece milletçe artan özgüveni değil, aynı zamanda güçlenen ülkeyi de temsil ediyor. Böyle iddialı bir vizyonla milletimizin ve dünyanın huzuruna çıkmak, elbette ne öyle bir anda gündeme geldi ne de kolay oldu. Medeniyet köklerimizden aldığımız ilhamla, ülkenin yönetimini üstlendiğimiz günden beri bunun mücadelesini veriyoruz. Bizzat kendi hayatımız, kendi serencamımız bir adalet arayışı, hak ve hukuk mücadelesi örneğidir.
"Personel sayısını 61 binden 190 bine yükselttik"
Ülkemizin demokrasi ve hukuk devleti standartlarının yükseltilmesi, insan hak ve hürriyetlerinin genişletilmesi, adaletin hızlı bir şekilde tecellisi, yargıyla ilgili her türlü sıkıntının giderilmesi amacıyla önemli reformlar gerçekleştirdik. Burada, özetin de özeti mahiyetinde bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakınız, 2002'de 9 bin 349 olan hakim savcı sayımızı yaklaşık 2,5 kat artışla 24 bine, adalet teşkilatımızın toplam personel sayısını ise 61 binden 190 bine yükselttik.
Ülkemiz genelinde 280 yeni adalet sarayı inşa ederek, merdiven altı odalarda adalet dağıtılmaya çalışılan o kötü manzaralara son verdik. Yüksek yargı organlarımızı şu an törenimizi gerçekleştirdiğimiz bina gibi görkemli hizmet yapıları yaparak, temsil ettikleri değerlere uygun abide makamlara kavuşturduk. Mahkeme sayılarımızı adli yargıda yüzde 95, idari yargıda yüzde 45 oranında artırdık. Hataları asgariye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmayı engelleyecek şekilde Bölge Adliye ve İdare Mahkemelerini devreye aldık. İstinaf mahkemeleriyle birlikte Yargıtay hukuk ve ceza dairelerinin iş yükünde yüzde 68 oranında düşüş oldu.
"İhtiyaç duyulan reformları yapacağız"
Önümüzdeki dönemde, ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay da dahil olmak üzere yargı kurumlarının çalışma usullerinde ihtiyaç duyulan reformları yapacağız. Bize göre yargıdaki en büyük altyapı reformu olan UYAP'a, sesli ve görüntülü bilişim sisteminden hukuk yargılamalarına ve e-duruşma imkanına kadar pek çok yenilik ekledik. UYAP sistemini yapay zeka destekli şekilde geliştirme çalışmalarımız ise devam ediyor. Dijital Dönüşüm Ofisimiz ile TÜBİTAK işbirliğinde yürüyen projemizin hizmete girmesiyle davaların sonuçlanma süresi daha da kısalacak.
Ayrıca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanı, Kamu Denetçiliği Kurumunun ihdası, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun teşkili, devlet güvenlik mahkemeleri ile özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, askeri yargının lağvedilerek yargıdaki çift başlılığa son verilmesi, vergi suçları, bilişim suçları, finansal suçlar, sendikal uyuşmazlıklar gibi birçok alanda ihtisas mahkemeleri kurulması, asılsız ihbar ve şikayetler nedeniyle oluşabilecek zararı engellemek üzere bireylerin lekelenmeme hakkının güçlendirilmesi, uyuşmazlıkların çözümünde arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemlerinin yaygınlaştırılması... Hülasaten, vatandaşlarımızın talepleri ve günün ihtiyaçları doğrultusunda yargıya dair her alanda devrim niteliğinde pek çok adım attık.
"Hakim ve savcı yardımcılığı müessesini hayata geçiriyoruz"
Hakim ve savcı yardımcılığı müessesesiyle adalet teşkilatımızın insan kaynağının çok daha vasaflı yetişmesini hedefliyoruz. Bu önemli yeniliği, inşallah 2023 yılı sonunda yapmayı planladığımız sınavla hayata geçiriyoruz. Usta çırak ilişkisi esasına dayanan hakim ve savcı yardımcılığı müessesesinin hukuk camiamıza önemli katkısı olacağına inanıyorum. Şüphesiz adaletin kalitesi ile hukuk eğitimi arasında yakın bağ vardır. Önümüzdeki dönemde diğer çalışmalar yanında hukuk eğitiminin kalitesini yükseltmemiz ve iyi hukukçular yetiştirmemiz de gerekiyor.
Avukatların mahkeme faaliyetlerine katkısının da artırılmasında fayda görüyoruz. Kademeli şekilde belli davalar için avukat tutma zorunluluğu getirilmesi gibi birtakım yeni uygulamalar üzerinde hep birlikte çalışabiliriz. Mülkün temeli olan adaletin, sosyal barışın, refahın, istikrarın, kalkınma ve büyümenin de itici gücü olduğunu biliyoruz. Türkiye Yüzyılı'nı, sadece ekonomik, siyasi, askeri ve diplomatik değil, 'adaletin de yüzyılı' yapmak için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.
Adalet ise mahkeme salonlarında tecelli eder. Sokağa, televizyon ekranlarına ve sosyal medya mecralarına taşınan adalet, hukuka olan güveni zedeler ve zamanla yok eder. Eline mikrofonu veya klavyeyi alan birilerinin, mahkeme kararlarını kendi arzuları ve ideolojik aidiyetlerine göre eğip bükerek yorumlaması, hatta daha da ileri giderek hüküm vermesi doğru değildir. Bu tür şımarık hezeyanlar, hem adalet sistemine, hem de sistemin fedakar mensuplarına karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır, saygısızlıktır. Günümüzde sayıları giderek artan "sosyal medya mahkemelerini" toplumumuzun birliği, dirliği, huzuru ve iç barışı açısından büyük bir tehdit ve tehlike kaynağı olarak görüyoruz.
"Yargı mensuplarına taammüden itibar suikastı düzenlemenin vebali çok ağırdır"
Bir toplumu bölmek ve kamplara ayırmanın en etkili yollarından biri, adalet sistemine olan inancı zayıflatmaktır. Adalet sistemine inancı zayıflamış bir toplumun, devletine ve kurumlarına güveni de örselenecektir.
Böyle bir fitnenin oluşması, yalnızca millet ve memleket düşmanlarını sevindirecek, onların işine yarayacak, Türkiye'ye ise kaybettirecektir. İster siyasetçi ister medya mensubu isterse sıradan bir vatandaş olsun, hiç kimsenin ülkeye bu kötülüğü yapmaya hakkı yoktur. Aynı şekilde oy veya rant kaygısıyla yargı kurumlarına duyulan güveni aşındırmanın, daha vahimi yargı mensuplarına taammüden itibar suikastı düzenlemenin vebali çok ağırdır.
Üstelik bunu yapanlar hem "gündem" ihtiyaçlarını yargı üzerinden karşılamaya çalışıyor hem de yargının siyasallaşmasından bahsediyor.
Yargıya olan güveni artırmanın yolu, hakim ve savcıları tehdit etmekten, baskın yapar gibi kurumların kapılarına dayanmaktan değil, hak ve hakkaniyet çerçevesinde yapıcı tespit ve tekliflerde bulunmaktan geçer. Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar. Hangi konumda olursa olsun herkesin, adaletle ilgili meselelere bu zaviyeden yaklaşmasını ve hassasiyetle davranmasını istiyorum.
"Milletimizin yeni bir anayasayı, anasının ak sütü gibi hak ettiğine inanıyoruz"
Darbe Anayasasının gölgesinde "Türkiye Yüzyılını" konuşmayı, ülkemiz ve demokrasimiz için zül addediyoruz. İstiklal ve istikbali için bu kadar ağır bedeller ödemiş milletimizin yeni bir anayasayı, anasının ak sütü gibi hak ettiğine inanıyoruz. Milletimize vaadimiz olan birinci sınıf demokrasi, birinci sınıf ekonomi ve birinci sınıf özgürlüklerin tamamlayıcısı, birinci sınıf anayasa olacaktır.
Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, böyle bir Anayasayla daha güçlenecektir. Bunun için, 85 milyonun tamamının sahipleneceği ve "işte benim Anayasam" diyerek baş tacı edeceği bir metni, artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor. Buradan, siyasi partilerimizi, yüksek mahkemelerimizi, üniversitelerimizi, devlet kurumlarımızı, barolarımızı, meslek kuruluşlarımızı, sivil toplum örgütlerimizi ve milletimizin her bir ferdini bu sürece katkı vermeye davet ediyorum. Meclis'in açılışıyla birlikte Türk demokrasisini yeni bir anayasaya kavuşturmak için girişimlerimizi tekrar başlatacağız. Yargı kurumlarımızın temsilcileri olarak sizlerden de bu sürece hazırlıklı olmanızı, destek vermenizi özellikle bekliyorum.