Bağışıklığınızı güçlendirin
Havaların soğumasıyla mevsimsel grip ve soğuk algınlığı vakalarında artışlar görülmeye başlandı. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Kara, bu mevsimde grip ve soğuk algınlığı hastalıkların sık görülmesinin doğal olduğunu belirterek, 'Gribal enfeksiyon etkenleri her yıl kendilerini yenileyerek salgınlara sebep oldukları için en önemli silahımız kişisel bağışıklığımızın gücüdür. İlaçlarla değil, doğru önlemler ve doğru tedavi yaklaşımlarıyla üstesinden gelmeliyiz. En önemli husus bol sıvı alımı doğal besinler, iyi beslenme ve hareketli bir yaşam şekli' dedi.
Pandemi ve Covid hastalığı hakkında farklı bir bakış açısına sahip olan Uzman Doktor Orhan Kara ile son günlerde artan gribal enfeksiyon vakaları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Uzman Doktor Orhan Kara, mevsimsel solunum yolu hastalıklarının ve tüm gribal enfeksiyonların en bol görüldüğü mevsimde olduğumuza vurgu yaparak, bu tür hastalıklarda doğru tedavinin önemine dikkat çekti. Pandemide yapılan evde kal ve ev hapsi uygulamasının yanlış olduğunu savunan Kara, “Bu arada dikkat edilirse MRNA deneyine ara verildiği için covid vakaları azaldı. Mevsimsel diğer normal grip vakaları çok daha fazla. “Ne kadar MRNA şişesi, o kadar covid vakası.” Aman ha deneylere tekrar başlanmasın” dedi. “Gerçek Covid-19” adlı basılmış bir kitabı olan Uzman Doktor Orhan Kara ile yaptığımız sohbetten kesitler.
NETHABER: Son günlerde rhinovirüs, coronavirüs, covid, influenza, RSV ve diğer hastalıkların sayılarında belirgin bir artış söz konusu bu konudaki görüşünüzü alabilir miyiz?
MRNA deneyine ara verildiği için covid vakaları azaldı
Uzman Dr. Orhan Kara: Normalde olması gereken, beklenen bir durum bu. Mevsimsel solunum yolu hastalıklarının ve tüm gribal enfeksiyonların en bol görüldüğü mevsimdeyiz. Bu mevsimde bu hastalıkların sık görülmesi kadar doğal bir şey olamaz. Farklı olan tek şey, uygulanan doğru tedavi yaklaşımları. Pandemideki yanlışlar terkedilince ölüm sayılarında azalma oldu. İnsanları eve hapsetmeyince gribal hastalık tablosu ağırlaşmaz. Çünkü hastalığın temelinde sıvı elektrolit kaybı sonucunda lenfatik sistemin durağanlaşması vardır. Bu arıza tüm gribal enfeksiyonlarda meydana gelebilir. Neticesi pnömonidir. İnterstisyel pnömoni meydana gelir. Bu bir son dönem komplikasyonudur . Hastalığın kendisi değildir. Yanlış tedavinin sonucunda oluşur ve ölüme sebep olur. Erken tıbbi müdahale ile kolayca iyileşir. Şu anda yapılan da budur. Doğrusu da budur. Pandemide yapılan evde kal uygulaması ve ev hapsi yanlıştır. Yanlış olmuştur. Bu arada dikkat edilirse MRNA deneyine ara verildiği için covid vakaları azaldı. Mevsimsel diğer normal grip vakaları çok daha fazla. “Ne kadar MRNA şişesi, o kadar covid vakası.” Aman ha deneylere tekrar başlanmasın.
İlaçlar değil doğru tedavi önemli
NETHABER: Hastaneler dolup taşıyor, özellikle çocuk hasta sayılarında anlamlı bir artış trendi var. Poliklinikler hastalarla dolup taşıyor bu durumu nasıl yorumlarsınız?
Uzman Dr. Orhan Kara: Gribal enfeksiyonlar kişisel bağışıklığımız sayesinde yenebildiğimiz viral enfeksiyonlardır. Her sene belirli aylarda daha sık görülürler. Kişisel bağışıklığımızı güçlendirmek için gereken önlemleri almamız şarttır. Gribal enfeksiyon etkenleri her yıl kendilerini yenileyerek salgınlara sebep oldukları için en önemli silahımız kişisel bağışıklığımızın gücüdür. İlaçlarla değil, doğru önlemler ve doğru tedavi yaklaşımlarıyla üstesinden gelmeliyiz. Vaka artışının diğer bir sebebi ise, pandemi sırasında doğal teması kesmek için alınan önlemlerdir. Viral enfeksiyon etkenleri ile teması kesen bütün pandemi önlemleri bu noktaya gelinmesinin sebebidir. Üç beş yaşındaki çocukları evlerde izole ederek, ağızlarına bezden yapılmış uyduruk maskeleri takarsanız doğal ortamda bulunan viral etkenlere karşı bağışıklıklarının gelişmesini engellemiş olursunuz. Temas olacak ki bağışıklık oluşabilsin. Teması keserseniz vücudun mikroplara karşı bağışıklığı zayıflar. Doğal ortamla teması olmayan çocukları üç sene boyunca izole ettiler. Bu esnada çocuklarda normalde gelişmesi gereken antijen-antikor üretimi, bağışıklık sistemindeki hücresel tepkimeler ve değişimler ve tüm diğer immün sistem reaksiyonlarına engel oldular. İzolasyonun toplumu getirdiği nokta bu. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Daha kolay anlaşılması için şöyle söyleyeyim: Pandemi sırasında cam fanusun içinde çocuk büyüttük. Covid için önlem alıyoruz dediler ve tüm toplumu ve de özellikle çocukları cam fanusun içine aldılar. Fanusun dışına çıkar çıkmaz vaka sayıları tavan yaptı. Normalde bu günlerde hastanelere başvuranların çok önemli bir yüzdesi, hastalığı ayakta ve çok hafif semptomlarla atlatabilecekken, olması gerekenden çok daha ağır klinik hastalık tabloları sebebiyle, mecburen hastanelere başvurmak zorunda kalmaktalar. Yığılmaların en önemli sebebi budur. Koruyucu hekimlik sıfır. Koruyucu önlem bilgisi sıfıra yakın olan bir toplumda yaşıyoruz. Daha ne beklersiniz? Aynı hatayı yapıp farklı sonuç beklenmez. Hatadan dönülmesi şarttır. Çoluk çocuğun ağzına hiçbir faydası olmayan çaputları takmaktan vaz geçilmesi şarttır. Çünkü hiçbir faydası yoktur. Zararını da şu anda fiilen toplum olarak yaşayarak öğrenmiş olduk. Vaka sayılarının artmakta olmasının sebeplerinden birisi de, doğal gıdalarla ve yeterince iyi beslenemeyen insanlarımızın sayısındaki artıştır. Örneğin, beslenmesi bozuk, yeterli protein, vitamin, et, süt, enerji veren gıdaları, doğal hayvansal ve bitkisel gıdaları tüketemeyen kişilerin viral etkenlere karşı bağışıklığının ve vücut direncinin iyi olmasını bekleyemeyiz. Ne kadar iyi beslenirseniz, vücut direnciniz de o kadar güçlü olacaktır. Kötü beslenen her hangi bir canlı ile iyi beslenen bir canlı arasında vücut direnci açısından fark olması kaçınılmazdır. Eskiden kötü beslenen insanlar verem olurdu. Verem fukara hastalığıydı. Fukaranın bağışıklığı mı olur? Bunun gibi. İyi beslenemeyen insanın bağışıklığı yetersiz olur demek istiyorum.
NETHABER: İlaç kullanımını önermiyor musunuz?
Uzman Dr. Orhan Kara: Tabii ki önermiyorum. Yok ki önereyim. Hastası olanlar sadece doktor kontrolünde olmak şartıyla ateş düşürmek için, öksürük gibi yakınmalar için ilaç kullansınlar. Semptomatik tedavi yani. Viral enfeksiyonlar antibiyotiklerle tedavi edilemezler. Gribal enfeksiyonlarda kullanılmak amacıyla antiviral adı altında pazarlananlar ise tamamen deneme ilaçlardır. Etkinlikleri kanıtlanmamıştır. Ne yalan söyleyeyim, güzel bir pazardır. Getirisi oldukça iyidir. Evlerden ırak.
NETHABER: İlaç kullanmadan tedavi mümkün müdür?
Uzman Dr. Orhan Kara: Şu anda toplumda görülmekte olan gribal enfeksiyonlarda etkinliği ispatlanmış bir tek ilaç dahi yoktur. Pandemide Dünya Sağlık Örgütü'nün arka nahiyesine girenlerin insanlara verdikleri zarar orta yerde duruyor. Hiç kimse hesap vermedi henüz. Nerede sıtma ilacı? Nerede azitromisin? Nereye kayboldu 8+8 favipravir? Remdesivir? Molnupiravir? MRNA? Afrika insanlarında bile kullanamadıkları bu saçma sapan ilaçları bizim üzerimizde denemişlerdi. Özet olarak şunu söyleyebilirim: Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği hiçbir şey doğru çıkmadı. İlaçlar, maske dahil, mesafe, evde kal, MRNA dahil. Altı milyon insanın ölümüne sebep oldular. Utanmadan ahkam kesmeye devam ediyorlar.
En iyisini sahada çalışan doktor bilir
NETHABER: Peki sizin tedavide öneriniz nedir? Hasta olanlar ne yapmalılar?
Uzman Dr. Orhan Kara: En önemli husus bol sıvı alımı ve iyi beslenmedir. Bol sıvı, sıvı gıda, doğal besinler ve hareketli bir yaşam şekli. Hatırlar mısınız bir zamanlar il sağlık müdürlerimiz etraflarına kalabalıkları toplayarak İnönü Caddesinde yürüyüş yaparlardı. Kameralar eşliğinde. Vatandaşa, “Sağlık için temiz havada yürüyüş yapın” derlerdi. İşte onların unuttuğunu şimdi ben söylüyorum: “Gribal enfeksiyonları hafif atlatmak istiyorsanız, bol sıvı aldıktan sonra elinizde su şişesiyle temiz havada yürüyüş yapın” diyorum. Artı temiz hava. Artı maskesiz. Asla maske takmasınlar. Covid hastalığını, kitabımda “Cam İnsan Hastalığı” olarak tarif ettim. Çünkü bu hastalıkta ağırlaşmanın sebebi, ilk günlerde başlayan sıvı-elektrolit kaybı ve sonuçta hemodinamik dengenin bozulmasıydı. Şaşı baktıkları için göremediler. DSÖ'de görevli kabiliyetsiz ve çapsız profesörlerin izafiyet konusunu bilmemeleri bizi bu günlere getirdi. Hastalardaki sıvı kaybını göremediler. Sıvı kaybının yanında elektrolit kaybının ne kadar tehlikeli boyutta olduğunu anlayamadılar. Hasta kötüleşirken eve hapsettiler. Hastalar en kolay tedavi edilebilecekleri kritik dönemi evde hapis yaşayarak geçirdiler. Sonrasında nefes darlığı yapan pnömoni adındaki komplikasyon gelişince hastaneye gelmeleri istendi. Artık iş işten geçmişti. Kısacası yarım doktorlar candan ettiler. Sahada çalışan doktorları hiç dinlemediler. Onlara insiyatif almayı yasakladılar. Resmi kılavuzun dışına çıkmak yasak olduğu için bu vahim tablo meydana geldi. Kısacası sahada çalışan doktorları rahat bıraksalardı bu kadar insanımızı kaybetmeyecektik. Şu anda sahada çalışan arkadaşlar sadece basit semptomatik tedaviler yaparak hergün on binlerce hayat kurtarıyorlar. DSÖ kılavuzu bugün de uygulansaydı mortalite tavan yapardı. Vaka tavan yapıyor ama pandemideki kadar yüksek ölüm sayıları oluşmuyor. Bunun sebebi sahadaki doktorların kendi bildiklerini yapmalarıdır. En iyisini sahada çalışan doktor bilir. Aklını DSÖ'ye kiraya verip monitörden bilimsel yayın takip etmekle olmaz bu işler. Doktorluk usta çırak mesleğidir. DSÖ'den kılavuz kopyalama mesleği hiç değildir. Sıtma ilacını tekrar kılavuza alsınlar mortalite anında tavan yapar. Aman denemesinler. Söz konusu olan insan hayatı. Deneme tahtası değil. DSÖ köleleri isterlerse kendi üzerlerinde istedikleri denemeyi yapabilirler. Lütfen sahada aktif çalışan doktorları rahat bıraksınlar. Biri lütfen yukarıdaki bilgileri, sözüm ona bilimsel yayın okuyucularına söylesin.
NETHABER: Sorumlu DSÖ müdür sizce?
Uzman Dr. Orhan Kara: Sonuç iyi olsaydı sorumlusu kim olurdu? Kötü olunca da o sorumludur doğal olarak. Bizimkiler Dünya Sağlık Örgütü'nün kılavuzunu aynen kopyaladılar. Dışına çıkanı yakarım dediler. Bana da demişlerdi bunu. Onun için emekliye ayrılmak zorunda kalmıştım. Hatta o zamanki bir yetkiliye “ Benim hastalarım ölmüyor, taburcu oluyorlar. Lütfen beni beş on dakika dinler misiniz?” demiştim. Yazılı dilekçe bile vermiştim. Cevap olarak “Senin hastalarının az ölmesi beni ilgilendirmiyor Orhan Abi. DSÖ kılavuzunun dışına nasıl çıkarsın? Bu yaptığın suçtur. Sana soruşturma açıyorum “ demişti. Ve açmıştı. Halen idari mahkemede devam ediyoruz.
NETHABER: Hastalarda aşırı öksürük nöbetleri görülüyor. Bir öneriniz olur mu?
Uzman Dr. Orhan Kara: Doğru. Bazı hastalarda bir aydan bile fazla süren öksürük nöbetleri oluyor. Semptomatik tedavi öneririm. Muayene eden doktor arkadaşlarım en iyisini yaparlar. Onlar semptomatik tedavi konusunda çok çok iyiler. Fakat bu arada şunu söylemeden geçemeyeceğim. Kendi yakınlarım öksürüklerinin çam kozalağını kaynatıp zencefil, zerdeçal ve bal ile karıştırıp içince öksürüklerinin çabucak geçtiğini söylüyorlar. Enteresan.
Öncesinden tedbir almak şarttır
NETHABER: Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mıdır?
Uzman Dr. Orhan Kara: İnfluenza, coronavirüs, RSV ve tüm diğer gribal hastalıklarda hastalık semptomları başlar başlamaz, hatta daha öncesinden tedbir almak şarttır. En önemli tedbir evde kalmamaktır. Temiz havaya çıkıp yarım saat yürümek bile tedavi için en etkili yöntemdir. Asla maske takılmamalıdır. Yürüyüş öncesinde bir demlik çayı her bardağa birer damla limon sıkarak altı yedi bardak içsinler ve dışarı çıkıp elde su şişesiyle yürüsünler. En az yarım saat yürüsünler. Yorulana kadar yürüsünler. Yorulunca oturup dinlenip tekrar yürüsünler. Yürüme mesafesini mümkün olduğunca artırsınlar. Elde su şişesi ile yürüsünler. Sürekli su içerek yürüsünler. Yürüyüş sonunda eve dönüşte, bir sürahi dolusu ev yapımı yoğurttan yapılmış ayran içerisine bir şişe sade maden suyu eklesinler. Üzerine yarım veya bir limonu sıkıp iki üç saat içerisinde içerek bitirsinler. Ondan sonra deliksiz bir uykunun tam zamanıdır. Geçmiş olsun. En fazla bir iki günde çakı gibi ayağa kalkacaklardır. Hastaneleri boşaltmanın en kolay yöntemi budur. Biri lütfen yukarıdaki bilgileri, sözüm ona bilimsel yayın okuyucularına söylesin. Ekranlarda gece gündüz arz-ı endam eden tekaüt amcalara, aktif politikaya giriş yapan minik pıhtıcılara, durmaksızın göz kırpıştıran mrna cılara buradan el sallıyorum. Kendilerini yormasınlar. Gribal enfeksiyonların böyle basit tedavileri var.