Babacan'dan İmamoğlu açıklaması
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesini ve gözaltına alınmasını 'darbe teşebbüsü' olarak nitelendirdi.
Babacan, yazılı açıklamada; Yeni Yol grubunda yaptığı konuşmada, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Bir yıldır ellerinde sopayla tek tek muhalefet belediyelerini dolaşıyorlar'
'Yerel seçimlerden bu yana bir yıl geçti. Bu bir yılda dünya değişmeye devam ediyor. Coğrafyamız değişiyor. Kimi ülkelerde yönetimler değişiyor, yönetim biçimleri değişiyor. Ama önemli bir trend var ki, o da bu otokratik liderlik hevesi, dünyanın dört bir köşesine yavaş yavaş yayılıyor. Popülist otokrat liderler bakıyorsunuz yavaş yavaş dünyada çoğalıyor. E Türkiye'deki iktidar da bunu görüyor. Baktılar ki otoriterlik peşinde olanlar çoğalıyor, iktidar da boş durmuyor. Harekete geçiyor. Diyor ki, 'Bir dakika arkadaşlar, siz bir kenara çekin hele. Burada bu işin ustası var' diyor. 'Bu popülist otokratlık modeli bizim patentimizdedir. Bunu biz uyguluyoruz on yıldır Türkiye'de. Kambersiz düğün olmaz' diyor. Ve işte bir yıldır ellerinde sopa tek tek muhalefet belediyelerini dolaşıyorlar. Yargı sopasını sallayarak güya hukuksuzlukları ortaya ortaya çıkarıyor, güya kirli yönetimle savaşıyorlar.'
'Farklı zamanlarda birbirinden alakasız konular bir sabah eş zamanlı olarak geliyorsa siyasi müdahale olduğunun açık göstergesidir'
'Bu sabahki operasyonlara gelince, bakın üç tane başlık var değil mi? Bu başlıklardan bir tanesi mali konular. Bir tanesi bu artık kent uzlaşısı mı diyelim ya da terörle ilgilendirilen hususlar mı diyelim, o başlık. Üçüncüsü de Gezi Olayları. Şimdi, tarafsız ve bağımsız bir yargının olduğu ülkede; bu kadar farklı farklı meselelerin, hele hele ta bundan on üç sene önce on iki sene önce yaşanmış olaylarla ilgili dosyaların, böyle eş zamanlı olarak, adeta zaman ayarlı bir bomba olarak getirilip de ülkenin gündemine bırakılması mümkün olmaz arkadaşlar. Tarafsız ve bağımsız yargının çalıştığı bir ülkede her yargı süreci kendi mecrasında işler. Eğer birbirinden bu kadar farklı konular, birbiriyle bu kadar alakasız konular; kimi on iki yıldır, kimi bir yıldır, kimi altı aydır süreçlerden geçiyor da, kamuoyunun gündemine eş zamanlı olarak bir sabah geliyorsa, bu, bu işin tamamen siyasi müdahaleyle yürüdüğünün en açık göstergesidir.'
'367 örneğinde olduğu gibi Türkiye sivil darbe teşebbüslerini görmüş bir ülkedir'
'Gerçekten bugün Türkiye'nin yaşadıkları, değerli arkadaşlar, daha önceki yaşanan o siyaset içinde görünen ya da asker eliyle olmasa da farklı vesayet odakları eliyle yapılan darbe teşebbüslerinden farklı bir şey değildir. Evet, darbe deyince biz askeri darbeleri anlarız, değil mi? Asker gelir meclisi kapatır, demokrasinin kepengini indirir, der ki 'Ben yönetime el koydum'. Ama Türkiye sadece askeri darbelerin yaşandığı bir ülke değil ki. Türkiye daha önceki 367 örneğinde gördüğümüz gibi ya da bürokrasinin yargıyı da kullanarak, idari imkanları da kullanarak aldığı kararlarda da gördüğümüz gibi, sivil ortamda da darbeleri ve darbe teşebbüslerini görmüş bir ülkedir.'
'Türkiye'de sandığın kutsallığını sona erdiren bir teşebbüstür'
'Şu anda bu sabah yaşadığımız, eş zamanlı olarak demokrasinin pek çok unsuruna müdahale eden, seçilmiş pek çok belediye başkanına eş zamanlı olarak müdahale eden bu süreç maalesef seçilmiş bir iktidar eliyle, sandıktan çıkan bir iktidarın eliyle yapılan adeta bir darbe teşebbüsüdür. Bu, Türkiye'de demokrasiyi anlamsızlaştırmanın teşebbüsüdür. Bu, Türkiye'de sandığın kutsallığını sona erdiren bir teşebbüstür.'
'Yargı süreç işletmiyor; Erdoğan'ın izni ve onayıyla yapılıyor'
'Eğer Sayın Erdoğan bu konularla ilgili hiç konuşmasa, bu konularla ilgili en ufak bir sinyal tutum almasa diyeceğiz ki, ya 'Tamam yargı bu, süreç işletiyor'. Değil. Kendisi demiyor muydu, 'Ya bekleyin hele, turbun büyüğü heybede' diyen kendisi değil miydi? Sadece bu ifadesi bile bütün bu süreçlerden haberdar olduğunu, bütün bu süreçlerin kendisinden izin onay alınmadan yapılamadığının belki de en önemli işarettir.'
'Demokrasi değil, başka bir yönetim rejimidir'
'Gerçekten çok yazık. Demokraside mücadele yeri sandıktır. Hukuk içerisinde, adalet içerisinde ve fırsat eşitliği içerisinde bir demokratik yarıştır demokrasiyi kutsal yapan. Gücü ele geçirenin yargıyı da, idareyi de kullanarak, devletin bütün imkanlarını kullanarak muhalefeti susturması, sindirmesi, muhalefetin alanını gittikçe daraltması artık demokrasi değildir. Başka bir yönetim rejimidir. Bu süreçleri biz çok yakından izleyeceğiz. Bütün bu dava süreçlerinin dosyalarına ulaşabildiğimiz kadar ulaştık, ulaşmaya da devam edeceğiz.'
'İktidar belediyeleri olunca süreç farklı işliyor; 'Siz bırakın, biz gereğini yaparız' diyorlar'
'Şu var ki, hiç kimse kanun önünde ayrıcalıklı değildir. Varsa bir suçu, varsa bir yanlışı, tabii ki hukuk devleti işlemleri çerçevesinde hesabını da vermelidir. Ama şöyle baktığımızda, bir iktidar belediyelerine bakıyoruz, bir de muhalefet belediyelerine bakıyoruz: Ya bu iktidar belediyelerinde en ufak bir tane bir dosya ya da benzer bir süreç görüyor muyuz? E bilen biliyor. En azından imarla ilgili, en azından bu rantlarla ilgili pek çok konuda; inşaat sektörü de biliyor, kendine bir tane daire alıp da tapusunu gerçek değerinden gösteremeyen herkes biliyor ki bu tür sorunlar iktidar belediyelerinde de olabilir. Ama mesele iktidar belediyeleri olunca, daha önce örneklerini gördük, ne yapıyorlar? Başkanları çağırıyorlar, diyorlar ki 'Siz arkadaşlar bırakın'. Oradaki yaptırım nedir? Ya sen görevini bir sessizce bırak. Biz arkadan gereğini yaparız. Ama mesele muhalefet belediyeleri olunca bakıyorsunuz süreç çok çok farklı işliyor.'
'İki yargılı sistemine geçildi; muhalefetle uğraşacak yargı ve iktidara dokunmayacak yargı…'
'Türkiye artık, değerli arkadaşlar, iki yargılı bir sisteme geçti, iki yargılı. Bir, iktidar ve iktidarın muhatap olduğu belediyelerle ilgili, konularla ilgili yargı; bir de muhalefetin muhatap olduğu, muhalefeti ilgilendiren konularla ilgili yargı. Ve ikisinin standartları tamamen farklı. Artık çift standartlı, ikili yargının Türkiye'de maalesef en bariz örneklerini görmeye başladık. Halbuki biz güçler ayrımı deyince neyden bahsediyoruz? Yürütme, yasama ve yargının ayrılıklarından bahsediyoruz. Yargı içinde ayrılık, yargı içinde güçler ayrımı diye bir şey yok. Senin yargın, benim yargım. Muhalefetle uğraşacak, muhalefetin üzerinde baskı oluşturacak yargı ve iktidara dokunmayacak yargı. Gerçek demokraside, tam demokraside bunlar kabul edilemez.'
'Artık Türkiye'de seçilmiş bir iktidar eliyle bir darbe yapılmıştır'
'Bu ülkede siyasetin alanı daraltılıyor. Siyasetçilere şu anda verilen mesaj bu. 'Bakın hiç uğraşmayın ya'. Geçenlerde de açıkladı ya. 'Nasılsa emri hak bir gün vaki olacak. E bu koltuklarda da ilelebet oturamayacağız' dedi. Bu ne demek? 'Ya ben kafaya koydum artık. Ömrüm ve sağlığım yettiği sürece buradayım. Başkasına da bu iktidar yok' demek. Bu o demek yani. Şimdi eğer durum gerçekten böyleyse, durum böyleyse, o zaman değerli arkadaşlar Türkiye artık bir rejim değişikliğine gitmiş demektir. Artık Türkiye'de seçilmiş bir iktidar eliyle bir darbe yapılmış, ama her darbenin geçici niteliği vardır ya; askeri darbeyi yapan generaller ne der hemen? 'Ya bu geçici' derler 'merak etmeyin. Bir süre sonra demokrasiye geçeceğiz' derler, ama bunların öyle normal demokrasiye falan geçme niyetinin de olmayacağı bir rejim değişikliğini şu anda maalesef Türkiye'de uygulamaya çalışıyorlar. Bunu dayatmaya çalışıyorlar.'
'Türkiye'de demokrasi hayattadır, evet hastadır ama hayattadır'
'Ama beyhude beyhude… Türkiye artık çok değişti. Türkiye artık insanların uyandığı, insanların ne olup bittiğini gayet iyi anladığı bir ülke. Bakmayın şu anda sessiz olduklarına. Bakmayın seslerini çıkarmadıklarına. Bu ülkede artık demokrasi bilinci yükselmiştir. Bu ülkede demokrasi hayattadır. Evet, hastadır ama hayattadır. Şu anda Sayın Erdoğan ve şürekası ne kadar demokrasiyi öldürmek için çaba gösterirlerse göstersinler, bu millet bu demokrasiyi ayakta tutacaktır. Hiç kuşkunuz olmasın. Bunu inşallah hep beraber yapacağız, hep beraber. Hep beraber.'
'İsrail büyük bir şımarıklık içinde!'
'Dün Gazze'de katliam bırakıldığı yerden devam etmeye başladı. Artık soykırım diye adlandırabileceğimiz boyutlara varan bu insanlık suçu, bu savaş suçu pervasızca devam ediyor. Buradan Gazze'deki bütün Filistinli kardeşlerimize orada kalıp direndikleri için, toprakları uğruna can verdikleri için ve 'Gazze Gazzelilerindir' deyip inadına orada bu mücadeleye devam ettikleri için, buradan selamlarımı iletiyorum. Gerçekten zor bir mücadele… Kadın çocuk dinlemeden, sivil dinlemeden üzerlerine bombalar yağdırılarak katledilen insanlardan bahsediyoruz. Bir bakıyorsunuz yüzlerce insan yok oluyor, şehit oluyor. İnanılır gibi değil. Bu da dünyanın gözünün içine bakarak yapılıyor. ABD'nin desteğini de arkasına alan İsrail hükümeti büyük bir vurdumduymazlık, şımarıklık içinde katliama devam ediyor.'