Aldanmış bir kesim var
İhvan Strateji ve Araştırma Derneği Başkanı Av. Zeki Taşkıran, af yasasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Taşkıran, Cumhurbaşkanı'nın tabiriyle, 'ibadet kısmı' dediğimiz aldanmış, bilmeden kıyıdan köşeden dahil olmuş mağdur bir toplum kesiminin olduğunu söyledi. Taşkıran, 'Af, sadece suç bazında değil, hatalı ve eksik yargılamaları da kapsamalı' dedi.
Aftan yaklaşık 80 bin kişi yararlanacak
Malatya'da açılan ilk strateji ve araştırma merkezi olan İhvan Strateji ve Araştırma Derneği Başkanı Av. Zeki Taşkıran'la yeni yargı paketini konuştuk. Taşkıran, önümüzdeki günlerde meclis gündemine gelmesi beklenen pakette yer alan af teklifinin kanunlaşması halinde 80 bin kişinin aftan faydalanacağını söyledi. Av. Zeki Taşkıran ile yaptığımız röportajdan kesitler.
NETHABER: Af yasası nasıl olmalı?
Av. Zeki Taşkıran: Öncelikle yeni yargı paketinin ve gündemdeki af görüşmelerinin ülkemiz, milletimiz ve hukuk dünyamız açısından hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yeni yargı reformu paketi içerisinde yer alan af teklifinin kanunlaşması halinde, bu konuda istatistik veriler tam olarak elimizde sağlam bir şekilde olmadığından dolayı net rakam vermek zor olsa da, adli makamlardan öğrendiğimiz kadarıyla 80 bin kişilik bir sayıdan bahsediliyor. Çok daha öncesinden MHP'nin gündeme getirdiği af konusu üzerinde son zamanlarda artık iktidarın da bir konsensüs göstermesi bazı adımların atılacağının göstergesi.
Kamu vicdanı yaralanmamalı
NETHABER: Peki bu adımlar nasıl olmalı?
Av. Zeki Taşkıran: Şartlı ceza indirimi olarak adlandırılan teklif, hükümlü ve tutuklu olanların kesinleşmiş hükümlerde, hükmolunan cezaların toplamından bir defaya mahsus olmak üzere 5 yıl indirim yapılmasını öngörüyor. Hükümlü ve tutuklunun indirim yapıldıktan sonra infazı gereken cezası kalmazsa salıverilecek. Sanık veya şüphelinin tutukluluk durumu, istinaf ve temyiz kanun yolunda, ilk derece mahkemesi ile istinaf ceza dairesince hükmolunan cezalarının toplam süresi; kovuşturma evresinde, iddianamede ya da görevsizlik kararında sanığın işlediği iddia olunan suç ve suçlara ilişkin sevk maddelerindeki cezanın alt sınırı; soruşturma evresinde şüphelinin üzerine atılı suç ve suçlara ilişkin sevk maddelerindeki cezanın alt sınırı; soruşturma evresindeki şüphelinin üzerine atılı suç veya suçların kanun maddelerinde gösterilen cezanın alt sınırı göz önüne alınarak tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam ceza süresi üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere 5 yıl indirim yapılmak suretiyle değerlendirileceği belirtiliyor. Evvela yasa çıkarılacağı zaman kamu vicdanını yaralamayacak şekilde içerik hazırlanmalıdır. Yapılan düzenlemenin toplum nazarında bir karşılığı olmalı, bu anlamda kabul görmelidir. Ceza hukuku açısından topluma kazandırma teorisi ve cezanın kefaretini çekme teorisi dengelendiği zaman her düzenlemenin münazaraya açılmasını her kesimden hukukçular gibi bizler de desteklemekteyiz. Ancak bu düzenleme başta yüz kızartıcı suçlar olmak üzere, toplumun ahlaki anlamda vicdanını yaralayan, kamu düzeni ve kamu ahlakını ilga eden suçları işleyen tutuklu ve hükümlülerin salıverilmesini kapsarsa bu durum caydırıcılık mefhumunu ortadan kaldıracaktır. Müşteki ve mağdurun hakları, psikolojileri ve devlete güvensizliklerine çözüm bulmadan çıkarılan af, yine tek taraflı ve siyasi olacaktır.
Millet vicdanında kabul görmeli
NETHABER: Kimleri, hangi suçları kapsamalı?
Av. Zeki Taşkıran: Bahsettiğimiz gibi af etmek yetkisini millet, iradesiyle Anayasal bir düzenleme olarak Meclis ve yürütmenin başına tanımışsa yapılacak düzenlemelerin de millet vicdanında kabul görmesi gerekecektir. Teklifin kapsamadığı suçlar şunlardır. Devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar (devletin birliği ve ülkenin bütünlüğünü bozmak, hükümete karşı silahlı isyan, silahlı örgüt, silah sağlama, suç için anlaşma) Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçlar (Anayasayı ihlal, Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç). Milli savunmaya karşı suçlar(Halkı askerlikten soğutma, askerleri itaatsizliğe teşvik)Devletin sırlarına karşı suçlar ve casusluk. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'ndaki suçlar. 5816 sayılı Atatürk aleyhine Karşı İşlenen Suçlar Hakkında Kanun kapsamına giren suçlar. Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar. Vücut dokunulmazlığına karşı suçlardan olan insan üzerinde deney suçu ile organ veya doku ticareti suçu. 6831 sayılı Orman Kanunu'ndaki suçlar. Kasten öldürme ve nitelikli halleri. İşkence ve eziyet suçlar. Teklif yukarıdaki suçları kapsamamaktadır. Bahsedilen suçlar haricindeki diğer suçlardan kamuyu ilgilendiren bazı suçların da eklenmesi ve çemberin genişletilmesi daha da uygun olabilirdi. Hatta, toplum vicdanı açısından Cumhurbaşkanının tabiriyle “ibadet kısmı” dediğimiz aldanmış, bilmeden kıyıdan köşeden dahil olmuş mağdur bir toplum kesimi var. Bunlara normalde ceza verilmemeli iken ve davaları düşürülmeli iken değişik saiklerle mağdur edilmişlerdir. Toplum vicdanı açısından bunların da af kapsamına alınması gerekir. Ancak her daim dediğimiz gibi affı sadece suç bazında değil de, hatalı ve eksik yargılamalar sonucu yukarıdaki suçların kapsamı içerisinde tutuklu veya hükümlü olanlar için detaylı bir araştırmanın ve düzenlemenin getirilmesi yerinde bir çalışma olacaktır.
NETHABER: Bu bir genel af mı ceza indirimi mi?
Av. Zeki Taşkıran: Bu durum aslında bir genel af değildir. Şöyle ki genel af kamu davasının düşmesi veya ceza mahkûmiyetinin tüm neticeleriyle birlikte ortadan kalkması sonucunu doğuran bir ceza hukuku normudur.(TCK 65/1).Yani genel afta size ait olan ceza anlamında ne varsa hepsi bir anda silinerek, temiz bir hale çıkmaktasınız. Ancak teklifte böyle bir durumdan ziyade, saymış olduğumuz suçların dışında belirli aşamaya gelmiş olan tutuklu ve hükümlülerin ceza sürelerinde indirim yapıldıktan sonra affedilmesi söz konusu oluyor. Hatta bir nevi özel affı da belirli bir yönüyle kapsayan düzenlemedir. Nitekim özel af bir yönüyle ‘'…cezaevinde infaz edilecek sürenin azaltılması…''(TCK 65/2) olarak da uygulanabilir. Teklifte de zaten süre indirimi neticesinde şartları sağlamış olan kişilerin bu aşamadan sonrası için affedilmeleri söz konusu. Kısacası genel af ve özel affın bir nevi harmanlanmış özel bir halidir.
Bazı çalışmalar umut veriyor
NETHABER: Bu bir ceza indirimiyse neler söylemek istersiniz?
Av. Zeki Taşkıran: Her konuşmamızın başında dediğimiz gibi. Demokratik tüm yapılarda milletin (kamunun) vicdanını yaralamayan, milletin iradesinin tecelli edeceği uygulamalar ve çalışmalar yapılmak zorundadır. Ülkemizde ne yazık ki oldukça ağır ilerlemesi, bir türlü nihai karara bağlanamaması, bazen her türlü kuvvetli ve makul delil ortada olmasına rağmen elini kolunu sallayarak serbest kalan insanlara rastlanılması, çoğu zaman medyanın haberlere konu etmesi ile yargı makamlarının habere konu şahıs veya şahıslar hakkında müeyyide uygulaması toplum nazarında hukuka ve yargıya olan güveni zedeleme aşamasına getirmektedir. Son zamanlarda Adalet Bakanlığı'nın ve Türkiye Barolar Birliği'nin müşterek olarak bu alanlarda yapmış oldukları bazı çalışmalar umut verse de daha çok çalışma ve daha çok düzenleme getirilmesi noktasındaki ihtiyaçlarımız ne yazık ki hala gündemdedir. Hal bu iken affın gündeme alınması ise bu alanda daha da titiz ve adil çalışmalar yapılması gerekliliğini ortaya koyacaktır. Dolayısıyla ceza indirimi de olsa, genel veya özel af da olsa hangi suç, hangi ceza ve hangi fail sorularını millet de soracaktır. Toplum ve hukuk nazarında bu çalışmanın karşılık bulabilmesi için bahsettiğimiz gibi bahse konu suçların dışında, eksik ve yanlış usul, siyasi baskılar altında yapılan yargılamalar neticesinde de tutuklu ve hükümlü bulunan ve kapsam dışında tutulan şahıslar için de titiz bir çalışma yapılması gerektiğini her hukukçu gibi bizler de savunuyoruz.
Gazeteler varlığını her zaman hissettirecektir
NETHABER: Yeni yargı paketinde gazetelerin icra ilanları kesiliyor. Gazetemiz yazarı olarak bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Av. Zeki Taşkıran: Gazeteler kitle iletişim araçları içerisinde hiçbir zaman yaşlanmayacak ve varlığını her zaman hissettirecektir. Her ne kadar e-kitap, e-gazete uygulamaları da çağın gerekleri içerisinde yer alsa da bu durum hiçbir zaman somut olarak gazete kağıdı ve gazete ekolünü toplum nazarında yok edemez. Ayrıca birçok alanda olduğu gibi hukuk alanındaki işlemlerde de (ilanen tebligat, kayıp ilanları, icra ilanları…) e- sistemlerinin yerine getiremeyeceği gereklilikler vardır. İcra ilanları da bunlardan birisidir. Açıkçası yargı paketi içerisinde daha önemli ve ivedi hukuki ihtiyaçlar varken gazete icra ilanlarının kaldırılması gibi önemsiz ve gereksiz bir uygulamanın yer alması reelde pek de sorunları çözebilecek bir düzenleme değildir. Dolayısıyla bizim hukukun can damarı olabilecek uygulamalara ve düzenlemelere ihtiyacımız vardır.
NETHABER: Son olarak neler söylemek istersiniz?
Av. Zeki Taşkıran: Son olarak şunu belirtmek isterim ki; toplum nazarında bir şeyler yapıldığını göstermek için yapılan düzenlemelerin topluma da siyasi iradeye de faydası olmaz. Toplumun kültür yapısı ve inancı nazara alınarak belirlenecek ihtiyacı karşılar Anayasal ve yasal düzenlemeler yapılması hak ve adil olandır. Röportaj-Foto: Hanifi Evren-Nevzat Kanar