Acı reçete

Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, 19 yıldır sürdürülen yanlış politikaların sonucu döviz kurlarının, faiz ve enflasyonun zirve yaptığı söyledi. Karaduman, 'Faize karşıyız, Nas var diyorlardı. Ancak 'kur korumalı mevduat sistemi' ile yeni bir faiz yöntemi uyguluyorlar. Yani yeni sistemin özeti, faizi faizle önleme sistemi. Faize dayalı bütün politikalar milletimize acı reçetelerden başka hiçbir şey getirmeyecektir' dedi.

Acı reçete

Saadet Partisi(SP) Gençlik Kolları Başkanı Konya milletvekili Malatyalı Abdulkadir Karaduman, SP Malatya İl Başkanlığını ziyarette ederek, 2021 yılın son basın toplantısını gerçekleştirdi. Ziyarette, gündeme dair önemli açıklamalarda bulunan Karaduman, hiçbir partinin düşmanı olmadıklarını, siyasi partilerin birbirlerini düşman olarak görmesini kabul etmediklerini vurgulayarak, yanlış kimden gelirse gelsin karşısında olacaklarını doğru bir davranışı kim yaparsa yapsın onun da yanında olacaklarını belirtti. 

Faize karşıyız 

Karaduman, bugün ekonomiden eğitime, dış politikadan, sosyal yapımıza kadar ortaya çıkan kriz tablosunun ülkemizde hiçbir vatandaşımızın hak etmediğini vurguladı. 19 yıldır sürdürülen yanlış politikaların sonucu olarak döviz kurlarının, faizin ve enflasyonun zirve yaptığına dikkati çeken Karaduman, "Hayat pahalılığı ne yazık ki almış başını gidiyor. Vatandaşlarımız pazarda-markette değişen fiyat etiketlerini artık takip edemiyor. İnsanımız yoksullukla boğuşurken iktidar; ya stokçu diyor ya da dış güçler diyor ancak “acaba ben nerede yanlış yapıyorum” diye bir muhakeme yapmıyor maalesef. İktidar, ülkemizde yaşanan iyi gelişmeleri kendinden bilirken musibetleri ve yanlışların sebebini dış güçler veya imtihan olarak lanse etmektedir.  Faize karşıyız, Nas var diyorlardı. Ancak “kur korumalı mevduat sistemi” ile yeni bir faiz yöntemi uyguluyorlar. Yani yeni sistemin özeti, faizi faizle önleme sitemi. Bu yeni yöntemle parasını bankada TL olarak tutanların kur artışından dolayı yaşayacakları zarar devlet tarafından karşılanacak. Bu ne demek oluyor değerli arkadaşlar;  %87’sini milletimizden alınan vergilerin oluşturduğu devlet kaynaklarının parası olanın zararının karşılanması için ödenmesi demektir. Böylelikle faizin haram olduğuna inanan ve buna uygun yaşamaya çalışan vatandaşlarımız verilen faiz garantisini ödemek için sisteme dâhil edilmiş oluyor. Nas var deyip isim değiştirerek daha büyük bir yanlış yapılıyor maalesef, bunun sonucunda gelir dağılımında adaletsizlik derinleşecektir. Faize dayalı bütün politikalar milletimize acı reçetelerden başka hiçbir şey getirmeyecektir.  Şunu tekrar ifade etmekte yarar görüyorum; Biz Saadet Partisi olarak faizin yüksek oranlısına değil, bizzat kendisine karşıyız. Faizci düzen tamamen ortadan kalkmadan milletimizin huzur ve refaha erişmesi mümkün olmayacaktır" diye konuştu.

Mülakat adaletsizliği 

Ülkemizde uzun süredir “mülakat sistemiyle” gençlerin emeklerinin hiçe sayılarak, hakları açıkça gasp edildiğini aktaran Karaduman, "Normalde mülakat; yazılı sınavdaki başarının sözlü olarak teyit edilmesini sağlamaya yönelik olmalıdır. Ancak geldiğimiz noktada öyle bir sistem uygulanıyor ki yazılı sınavın neredeyse bir hükmü kalmıyor. Girdiği KPSS’de alanında birinci olan bir öğretmen adayına düşük puan vererek tercih yapma hakkını gasp ediyorlar. Kamu personeli atamaları mülakat ve torpile göre değil, liyakat esasına göre yapılmalıdır!" dedi.

İnancımızla uğraşanlara müsaade etmeyeceğiz

Karaduman,  geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanının ‘’Allah sizi açlıkla, kıtlıkla ve yoklukla imtihan’’ eder gibi bir açıklama yaptığını anımsatarak, "Bizim inancımıza göre ‘’iyilik Allahtan, kötülük kendindendir’’ bu apaçık istismardır. Bugünlerde içişleri bakanı da çıkmış diyor ki ‘’yaptıklarımızı biz yapmıyoruz, Allah yaptırıyor.’’ (Haşa) Allah mı size adaletsizlik yapın diyor. Allah mı size yolsuzluk yapın diyor. Allah mı size suç örgütleriyle ittifak yapın diyor. Elbette ki Allah bizlere adaleti ve iyiliği emrediyor. Bu açıklamalar, beceriksizliğin üzerini inancımızla örtme çabasıdır. Hiçbir vatandaşımız bunlara bakıp da aldanmasın. Cenab-ı hak der ki ‘’sizin başınıza gelen, ellerinizle yaptıklarınızdandır.’’ Bir taraftan böylesi açıklamalar yapılırken diğer taraftan da ana muhalefet partisinin grup başkanvekili çıkmış ‘’diyanetin okul öncesi eğitimi ortaçağa karanlığıdır’’ diyor. 5-6 yaşındaki çocuklara ahlaki ve manevi değerlerin anlatılması, İslam'ın hakikatleri ile çocuklarımızın buluşturulmasını ‘’ortaçağ karanlığı’’ olarak nitelendirip de, aynı çocukları batı eğitimiyle ifsat etmek, batıl ideolojilerle büyütmeyi ‘’medenileşmek, modernleşmek’’ olarak nitelendirenlerin her şeyden önce zihinleri işgal altındadır. Kendi ülkesi ile bu denli yabancı olmaktır. İşte bu iki zihniyeti de reddediyoruz. İktidarın da muhalefetin de inancımızla uğraşmasına müsaade etmeyeceğiz ve milletimizin aslına, özüne dönmesi, bizi biz yapan, bizi kardeş yapan değerlere yeniden dönmesi adına önce ahlak ve maneviyat demeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

Irkçılık ve faşizm bir hastalıktır

Suriyelilerle ilgili olarak Karaduman, "Suriye düzelirse ki temennimiz ve duamız o dur, Suriyeliler ülkelerine geri dönecektir. Dönmek istemeyenlere de bir genelgeyle gönderilir. Hal böyle iken Arap olana Arapça konuşana niçin tahammülünüz yoktur. Hükümetin yanlış Suriye politikasının ceremesini çekmekteyiz bu doğru. Ancak muhacir olana, mustazaf olana bir tekmeyi de ben vurayım demek en kibar ifadeyle gâvurluk etmektir. Bu topraklarda çok aç kaldık çok yokluk gördük ama hiçbir zaman düşüne bir de biz vuralım demedik. Bu zihniyetler ve davranışlar milletimizi temsil etmemektedir.  Suyunu keserim söylemleri üç gencin yakılmasına neden oldu. Irkçılık ve faşizm bir hastalıktır. Gerekli şartları sağlayan her kişi bu ülkenin vatandaşı olabilir. Ülkeden rahatsız olanlar da rahatsız olmadıkları bir ülkenin vatandaşlığına başvurabilirler" ifadelerini kullandı.