28 Şubat'ta Malatya pilot ildi
28 Şubat Postmodern Askeri Darbenin üzerinden 28 yıl geçti. BİLSAM (Bilgi Yolu Eğitim, Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi) 28 Şubat postmodern darbesinin yıl dönümü nedeniyle '28 Yıl Sonra 28 Şubat' Paneli düzenledi. Panelin moderatörü olan Prof. Dr. İlhan İçen, 28 Şubat darbesinde Malatya'nın pilot il olduğunu söyledi.
Askeri darbenin doğurduğu sonuçların üzerinde durulduğu panelde söz alan ve baş örtüsü taktığı için gözaltına alınan , darbe mağduru öğrencilerden biri yaşadıklarını şöyle ifade etti;
"Üniversite öğrencisiydim. Böyle bir toplumda ben ancak bir hayal kırıklığını anlatabilirim. Şu anda geldiğimiz süreci anlatabilirim. 18 yaşındaki kız çocukları böyle muamelelere maruz bırakıldı. Ben her 28 Şubat'ta bunu yaşıyorum. Ellerim titrer. Kalbim gerçekten çarpar. Tekrar da aynı duyguları yaşıyorum şu anda. Çünkü sadece kendi adıma üzülmem. Orada yaşanan bu süreçten dolayı kendi balkondan atmak zorunda kalan bir Emine hanıma üzülürüm. O sırada bir trafik kazası geçirip aylarca yatmak zorunda kalan arkadaşım Fatma'ya üzülürüm. Dışarıdayken ailesi tarafından zorla gelip başörtüsü başından açılan Hacer Hanım'a üzülürüm kendi adıma üzülmem. Çünkü ben bu konuda en şanslılardan biriydim. Ailem bana bu konuda gerçekten destek verdi. Bir an bile okulu bırakmak noktasında tereddüt etmedim. Bizi ilk başta okulda kınadılar. Sonra okula daha sonra kampüse almadılar. Tekrar döndüğümüzde Akpınar'da bekliyorlardı. Hepimizi içeri aldılar bir şekilde. Malatya'nın sağlam duruşuyla gece çıktık."
28 Şubat’ta Malatya’da yaşananlar
Eğitimci Mehmet Koç ise 28 Şubat sürecinin Malatya'ya yansımaları anlattı. Koç, “28 Şubat’ın etkileri çok uzun bir süre devam etti. Başörtüsü eylemleri, İmam hatiplerin kapatılması. O süreçte ne yapabiliriz ne yapamayız diye ayda iki sefer toplantı yapıyorduk. Bu toplantılar bir sonuç getirmeyince bu sefer en başta yapacağımız şey işte duadır. Dua etmek için de bir cami seçildi. Bir bildiri gerekiyordu. Bunu da İmam Hatip Yaşatma Derneği Başkanı İsmet isimli bir muhterem vardı. Dedik böyle bir bildiri hazırlayacağız ve milleti duaya davet edeceğiz. Sen imzalar mısın dedik, imzalarım dedi. O gün geldi İsmet abi yok. Bir şekilde biz başlattık. Bayağı devam etti bu süreç bununla da yetinmediler. Sabah namazında polisler geliyor ama bir şey yapmıyorlardı. Üniversite öğrencileri üzerine baskı kurmaya başladılar. İçeri almadılar orada jandarma engel oldu. Şehre gelince polis engel oldu. Yani Akpınar'da otobüs durağına inecekler, evlerine gidecekler. Ama bir şekilde önlerini kapatıyorlar. Bir seferinde bayağı başörtülü kızlarımızı merkez karakoluna aldılar” ifadelerini kullandı.
“28 Şubat'ın hikayesi 1995’te başlıyor”
Daha sonra söz alan Araştırmacı-Yazar Hasan Dündar ise 28 Şubat sürecini şu sözlerle anlattı; “1997’de Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan karardan itibaren 28 Şubat serencamını konuşuyoruz ama aslında bizim 28 Şubat'ın hikayesi 1995’te başlıyor. 1995, 24 Aralık'ta yapılan milletvekili seçimlerinde Refah Partisi o zaman yüzde 21’le iktidara yakın bir oy oranı alıyor ama bir parti olmazsa iktidar olmayacak. Tabii ertesi günü gazeteler diyor ki seçmen ana sol hükümetin işaret etti. Yani ana vatan ve demokratik sol partiden bahsediyorlar. Tabii kimse Refah Partisi'yle koalisyon kurmak istemiyor. O esnada Sayın Çiller ile Sayın Mesut Yılmaz'ın bir hükümet kurma teşebbüsleri var. Hükümeti kuruyorlar. Refah Partisi de bu hükümetin kuruluşunda yapılan bir takım eksiklikleri anayasa mahkemesine götürüyor anayasa mahkemesi de Refah Partisi'nin haklı bulunca hükümet istifa etmek mecburiyetinde kalıyor.”