Vahdettin Yiğitcan

Devlet Adamı Olarak Halil Rifat Paşa

Vahdettin Yiğitcan

Değerli okurlar,

Tarih sahnesi içerisinde Türklerin yeri diğer milletlerden farklı olarak incelenmeye değer özellikler taşımaktadır.

Dikkat ettiniz mi hiç, yeryüzünde Türklerin dışında bir başka millet gösteremezsiniz, gitmiş oldukları yerleri yakmadan, yıkmadan, hatta mevcut değerleri muhafaza ederek, hatta imar ve ihya ederek "vatan" kılan bir başka millet yoktur.

Gitmiş oldukları yerlerdeki insanlarla konu komşu olarak onlarla birlikte yaşayan bir başka millet var mıdır, Türklerin dışında.

Sakın ırkçılık tasladığımı aklınıza bile getirmeyin, Türklerin de içerisinde akla hayale gelmeyecek, cani ruhlu, düşük karakterli insanlar yok değil. Ben burada genel temayülden söz ediyorum. Milletin umumi fotoğrafından bahsediyorum.

Mesela Polonyalıların Rus ve Alman tehdidine karşı söyledikleri şu meşhur sözlerini bir araştırın derim. 

"Türklerin atları Vistül Irmağından su içmedikçe Polonya bağımsızlığa kavuşamaz" 

Bu söz bile yüksek seciyemizin tescili niteliğindedir. 

Çanakkale Savaşında bize karşı İngiltere saflarında savaşa katılıp hayatını kaybeden Avustralyalı Anzak Askerlerinin Annelerine Hitaben Mustafa Kemal Paşanın yazdığı mektup bizim milletimizin alicenaplığına en güzel örnektir. İşte o mektuptan ilk cümleler. ''Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar, burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız... Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır

İyi güzel de peki ne oldu, muhteşem Osmanlı Cihan Devletine. 

Fransız ihtilali ve İngiltere'de başlayan Sanayi Devrimi dünyanın kimyasını değiştirdi. Güç dengelerini alt üst etti. Güç sahiplerini canavarlaştırdı, güçsüzleri ise o canavarlara yem etti...

Devasa yapısıyla hantallaşmış olan Cihan Devleti Osmanlı, gelişmelere ayak uyduramayınca kaçınılmaz sonunu kendi hazırladı denebilir.

Böylesine karamsarlığın kol gezdiği bir dönemde 93 Bozgunu üzerine Vatan Şairi Namık Kemal'in şair Deli Hikmet’le beraber yazdığı uzun mersiyeden bir dörtlük.

İşte can verdi vatan, dînine, hürriyetine
Buyurun kanlı musallâya Hudâ hürmetine
Hakk’a karşı duralım er kişi niyyetine
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini

93 Harbi, 1877-1878 yıllarında Osmanlı padişahı II. Abdülhamit ve Rus çarı II. Aleksandr döneminde yapılmış olan bir Osmanlı-Rus Savaşı'dır. Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak adlandırılır.

93 Bozgununun ardından 1881 Yılında Fransızların Kuzey Afrika'da Tunus'u işgal etmesiyle de üçyüz yıldan fazla yurt edinilmiş vatan toprağı kaybedilmiş oluyordu.

Milletin moral olarak çöküntü yaşadığı bu dönemde 1882 yılında Sivas Vilayetine Vali olarak atanan Halil Rifat Paşa halkın yaşadığı ümitsizlik ve yoksulluk karşısında devlet adamlığı vasfı gereği hem millete yol gösterici olmuş hem de inanılmaz hizmet destanları yazmıştır. 

Şehrimizin Yöneticilerinin Dikkatine

Rahmetli Halil Rifat Paşa'nın görev yaptığı dönem dikkate alındığında sadece üç yıl içerisinde harikalar yaratmış bir yönetici ile karşı karşıya olduğumuzu fark edeceksiniz.

Bu fakir, 1882 ile 1885 yılları arasında üç yıl Sivas Valiliği yapmış Rahmetli Halil Rifat Paşa'nın ismini ilk defa 1998 yılında ziyaret ettiğim Sivas Valilik binasında okumuş oldum. Dillere pelesenk olmuş şu sözünün altı çizilerek yazılmıştı: "Gidemediğin Yer Senin Değildir" o günden beridir bu muhteşem insanın inanılmaz gayret ve azmi aklımdan çıkmamıştır. 

Günümüzün yöneticilerine Rahmetli Halil Rifat Paşa'nın hizmetlerini ve memuriyet hayatını araştırmalarını hararetle tavsiye ederiz...

Daha da ileri giderek okullarda uygulamalı ders olarak Halil Rifat Paşa'nın hayatının okutulmasını Milli Eğitim Bakanlığına öneriyorum. Örneğin en basitinden her öğrenci öğrenim hayatı boyunca her yıl bir fidan dikme yükümlülüğüyle kendini sorumlu tutmalı, bu bilinç çocuklara aşılanmalı... Okul yöneticileri de fidan dikme işini Orman Genel Müdürlüğüyle organize etmelidir diye düşünüyorum... Böylesine bir ağaçlandırma devrimini hayata geçirecek bir valiyi tarih altın harflerle gönüllere nakşedecektir.

Gelelim 55 yaşındaki değerli Halil Rifat Paşa valimizin yaptığı hizmetlere...

Örnek Bir Şahsiyet

Halil Rifat Paşa Sivas'ta varlıklı kişileri teşvik etmek ve onurlandırmak suretiyle de ortaya bir takım eserlerin konmasında etken olmuş, bu amaçla halkla iyi ilişkiler kurmuştur. Bu arada, Sivas’a 25 km. uzaklıkta ve Yıldız Irmağı üzerinde bulunan 13 gözlü Yıldız Köprüsü Sivas ileri gelenlerinden Silahtarzade Mehmet Ali Efendi’nin para yardımıyla onartılmıştır. Sivas’a 20 km. uzaklıkta ve Kızılırmak üzerindeki 18 gözlü Eğri Köprüsü de, yine Paşa’nın teşvik ve taltifi ile Sivas’ın önde gelenlerinden Kangal Ağası Abdurrahman Paşa’nın para yardımıyla tamir ettirilmiştir. Ayrıca Şarkikarahisar Sancağı’nda ve Kelkit Nehri üzerinde Mercimek Köprüsü adıyla bir köprü yaptırılmış, aynı nehir üzerinde bulunan Kurbağa ve Yusufbey adlarını taşıyan iki köprünün de onarımı yaptırılmıştır. Sivas İli’nde, esas itibarıyla imeceye dayanan yol çalışmaları sonunda, 1000 km.ye yaklaşan bir yol ağının, zamanın ilkel tekniği ve sınırlı imkânlarıyla gerçekleştirildiği ve günümüzde çoğunun trafiğe açık bulunduğu düşünülürse, başarılan işin önemi ve büyüklüğü kendiliğinden ortaya çıkar. Bu yüzden, bugün yol denince ilk akla gelen Halil Rifat Paşa olmaktadır.  

Halil Rifat Paşa’nın, yol çalışmaları dışında ortaya koyduğu kalıcı eserler de önemli bir sayıya ulaşır. 

Sivas İl merkezinde, 50x20 boyutunda, iki katlı bir Hükumet Konağı yaptırmıştır. 

Bu konağın arkasında, adliye olarak kullanılmak üzere 25 odalı bir binanın inşaatını başlatmıştır. 

Ayrıca, 800 kadar hükümlünün kalabileceği 43 odalı bir cezaevini, 

Mülkiye Rüşdiyesi ile Askeri Rüşdiye’yi, Darülmuallimini (Öğretmen Okulu) ve Maarif Dairesini inşa ettirmiştir. 

Tokat Sancak merkezinde açtırdığı bir cadde üzerinde Hükumet Konağı inşaatını başlatmıştır. 

Sivas yakınında, Kemer mevkiinde 4 taşlı bir un fabrikası yaptırmış ve yanında halka açık bir bahçe düzenletmiştir. 

Halil Rifat Paşa, bütün bu eserleriyle, hala gönüllerde yaşamakta, dillerde söylenmektedir. 

Sivas merkezinde “Halil Rıfat Paşa” adını taşıyan bir ilkokul vardır. 

Özellikle Başkanlara Kurulan Ödül Tuzağı

Değerli okurlar,

Günümüzde insanlar o kadar kendilerine karşı güvensiz olmuşlardır ki, daima takdir ve taltif edilme açlığı içerisindedirler...

Marka merakı, itibar takıntısı, yediği yemeğin teşhiri, beğenilme arzusu, estetik kaygısı, inanılmaz lüks düşkünlüğü kişinin kendine olan özgüven açlığının dışavurum belirtileridir. 

Sözün başında belirtmeliyim ki, yukarıda bahsettiğim hususların her insanda var olan normal kabul edilebilecek bir oranda bulunması asla yadırganamaz. Ancak abartılarak sırıtması insanı gülünç durumlara düşürür. Hatta aksi tesir yaparak sevimsizleştirir.

Kerameti kendinden menkul kimi ödül tezgâhları var ki, inanılmaz insanları tuzağına düşürmekte çok mahirler.

Henüz aradan iki ay geçmedi, "Dizginlenmesi Gereken Zaafiyetler" yazımızdan bir bölümü birlikte okuyalım:

Satın Alınmış Ödüller!

Sakın kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın, dini değerleri kullanan "dinciler" başta olmak üzere toplumumuz her yönüyle tefessüh etmiş, yani kokuşmuş bir çözülmüşlük içerisinde. Fırsat bu fırsat kabilinden ortalık toz duman, piyasa aç gözlü çarpıcı uyanıkların elinde. Şöhret budalalığı ve dünyalık hırsı ile yanıp tutuşanlar bu uyanıkların yegâne sağmal ineği konumundalar. Gün geçmiyor ki bir saadet zinciri operasyonları ile karşılaşmayalım. Dünyalık hırsının saadet zinciri, işin maddi yönünü yansıtırken saadet zincirinin bir diğer boyutu da sahte itibar ve şöhrete kavuşmak olarak açıklanabilir.

Sosyal medyada rastladığım Mürsel Ferhat Sağlam isimli bir kişinin tespitleri tüylerimi diken diken etti:

"Sosyal medyada her şeyin satıldığını gördüm ama bugüne dek uygun fiyatlı ödül satıldığını hiç görmemiştim. "Ödülünüzü ünlü bir mankenin elinden alacaksınız ve ünlü bir sanatçı ödül töreninde konser verecek... Gecenin sunucuları ise şu ünlü adam ve şu ünlü kadın olacak." gibi açıklamalarla satışa çıkarılan ödüllerde yaptığınız işe veya uzman olduğunuz alana göre bir ödül kategorisi bile üretiyorlar. "Yılın Boş İşler Müdürü Ödülü" isterseniz belki onu bile ayarlarlar. 

Evet, Türkiye'de ödüller böyle dağıtılıyor. 

Bazıları aleni şekilde göstere göstere ödül satıyor bazıları da bunu çaktırmadan yapıyor. Hatta bu işin komisyoncuları bile türemiş. "Sana şu ödülü bağlarım ama danışmanlık ücreti bu" diye sözde "network" etkinliklerinde dolaşıyor bu tipler. 

Komik desek komik değil, acı desek acı değil. 

Peki tüm bu olanlar ne?

KAYNAK: (https://tr.linkedin.com/posts/murselferhatsaglam_%C3%B6d%C3%BCl-sat%C4%B1l%C4%B1k %C3%B6d%C3%BCl-awards-activity-7115604980534849537-agky?trk=public_profile_like_view)

Yorumlar 1
Muammer Yıldırım 24 Nisan 2024 08:59

Vahdettin abi güzel bir yazı olmuş. Emeklerine sağlık. Halil Rıfat Paşa ismini görünce, Elazığ'da talebeliğimiz döneminde istasyon caddesi üzerindeki üst geçidin üzerindeki yazıyı hatırladım.' Gidemediğin yer senin değildir. " Bu sözü yazınızın devamında görünce isabet oldu. Halil Rıfat Paşadan alınacak çok güzel örnekler var. İstanbul" dan selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları