Yürürlükten kaldırılsın

İstanbul Sözleşmesi'nin toplumun temel dinamiklerini tahrip eden son derece yıkıcı, onarımı imkansız, inancımıza, örf ve adetlerimize ters bir yapıya sahip olduğunu belirten Diyanet Sen Malatya Şube Başkanı Mehmet Engin, 'Türkiye'nin bekasına yönelmiş bu büyük tehdidi, 'cinsiyet eşitliği' gibi sinsi plan ve projeleri engelleme adına vakit geç olmadan, yürürlükten kaldırmalıdır' dedi.

Yürürlükten kaldırılsın

Diyanet Sen Malatya Şube Başkanı Mehmet Engin,  yaptığı açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nin, yürürlükte kaldığı sürece, aile yapımıza, dine, din görevlisine, milli ve manevi değerlerimize saldırıların devam edeceğini söyledi.

İthal kanunlarla aile yaşatılamaz

Yetkililere çağrıda bulunan Engin, "İstanbul Sözleşmesi, detaylı olarak incelendiğinde; toplumun temel dinamiklerini tahrip eden son derece yıkıcı, onarımı imkânsız, imancımıza, örf ve adetlerimize ters bir yapıya sahip olduğu rahatlıkla görülmektedir. Aile, kadın ve erkeğin müşterek yürütebileceği, toplumu ayakta tutan ve nesillerin devamını sağlayan önemli bir kurumdur.  Erkeği evden uzaklaştırarak ve İthal kanunlarla aile yaşatılamaz. Nitekim çöken batılı aile yapısı buna örnektir. Kendi dinimizi, inançlarımızı, örf ve adetlerimizi esas alan, adaleti sağlayacak ve aileyi yaşatacak milletimize has bir düzenleme mutlaka yapılmalıdır. Gelenek ve göreneklerimizden, alışkanlık ve anlayışlarımızdan kaynaklanan sorunlarımızı toplum olarak özeleştiri yaparak kendimize uygun hukuku yine kendimiz yapmalıyız" dedi.

Onların sözleşmeleri onların olsun

'Türkiye'nin bekasına yönelmiş bu büyük tehdidi, “cinsiyet eşitliği” gibi sinsi plan ve projeleri engelleme adına vakit geç olmadan, yürürlükten kaldırmalıdır' diyen Engin, Aksi halde aile yapımıza, dine, din görevlisine, milli ve manevi değerlerimize saldırılar bu tür kılıflarla devam edecektir. Bırakın onların sözleşmeleri, hukukları da, sağlık sistemleri de onların olsun. Kendi rahatlık ve çıkarları için yer altı zenginliğin dünyanın en zengin bölgesi olan Afrika'da insanlar açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölürken, o zenginlikleri çalarak, ellerinden gasp ederek getirip kendi halkının seçilmişlerine yediren zihniyet bizim hayat tarzımız olamaz. Dolayısıyla bizim sistemimiz, bizim tarihimiz, bizim insana bakışımız, bizim ecdadımız, bizim inancımız, örfümüz bize yeter. Kamuoyuna saygılarımızla" şeklinde konuştu.