Büyük bir girdabın içinden geçtiğimiz günleri yaşıyoruz.
İğneden ipliğe, aklınıza gelen her şeye, ille de şu mübarek Ramazan ayında ete, süte, sebze ve meyveye her gün yapılan zamlar insanları çileden çıkarıyor.
Evet, dünyanın belli başlı devletleri de aynı girdabın içinden geçiyorlar... Ama bizimkisi bir başka.
Bizim yaşadığımız sıkıntıların yoğunluğu aç gözlü oluşumuzun yol açtığı talancı özelliğimizle, dünyanın diğer ülkelerinden çok farklı.
Serçeyi bülbül eden bir abartı uzmanlığımız söz konusu.
Böylesi günlerde itidal ve sağduyu hakim olması gerekirken maalesef izansızlık ve panik hali öne çıkıyor.
Doymak nedir bilmeyen kapitalistlerin zincir marketleri artık kartelleştiler. Küçük esnaf diye bir kesim kalmadı.
Piyasaya zincir marketler hakim, fiyatları onlar belirliyor ve biz tüketiciler de ister istemez onların belirledikleri fiyatlardan ihtiyaçlarımızı oralardan temin ediyoruz.
Bu mağazalar ağız birliği ederek satışa sundukları tüm ürünlerini aynı anda zamlı fiyatla raflara diziyorlar.
Her hareketlerini yasal kılıfı ile yürürlüğe koyuyorlar.
Hükümetin yaptığı zabıta kontrolleriyle bunların hizaya gelmeleri mümkün değil, ayrıca kesilen cezalar da caydırıcı olmaktan çok uzak...
İlk başlarda piyasaya bir standart getirdikleri için halk tarafından memnuniyetle karşılanan zincir marketler daha sonra piyasaya hakim olduktan sonra piyasada tek belirleyici olmaya başladılar ve işi sağlıklı mecrasından çıkardılar...
Buna karşın halkın alışverişlerinde azami özen göstermesi ve tasarrufu esas alması kartelleşmiş mağazaların oyununu bir nebze de olsa zora sokacaktır.
Asıl çözüm ise tıkır tıkır işleyen, tüketicinin korunmasını sağlayan yasalar sayesinde olacaktır.
Sihirli Değnek Tüketicinin Elinde
Piyasanın başıboş haline ve yapılan zamlarla çığırından çıkan vahim gidişatı durdurmaya yönelik en can alıcı öneri Malatya Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği, (MESOB) Başkanı Şevket Keskin'den geldi. Keskin, "İsraftan kaçınmak zorundayız." diyerek halkı aşırı tüketim ve lüzumsuz harcamaya karşı uyardı. Sayın Keskin bir sivil toplum kuruluşu başkanı olmak bilinciyle yapmış olduğu yazılı açıklamada şu görüşlere de yer verdi, "Vatandaşımız ulusal marketlere hücum etmesin. Evimize 5 litre lazımsa ihtiyacımız olan 5 litre yağı alalım. Eğer 20 litre yağ alırsak stokçuların ve kara borsacıların iştahını kabartırız, onların ekmeğine yağ süreriz. Vicdanlarını cüzdanlarına koyanlar, Allah’tan korkmadan depolarda bir ile yetecek yağ var, şeker var, tuz var. Her tarafta bu stokçular var. Malatya'da da var bu stokçulardan.
Esnaf ve Sanatkar camiamız başta olmak üzere ülkemiz büyük bir sıkıntı içerisinde. Ama bu ülke bizim, bu devlet bizim, bu bayrak bizim, bu ezan bizim, bu topraklar bizim, siyaset gözetmeden, siyaset üstü olarak esnaf ve sanatkar camiası olarak bu zorluklara göğüs gereceğiz. Muhalefetiyle, iktidarıyla, partisiyle herkesin bu devlete sahip çıkması lazım. Zor bir dönemden geçiyoruz, ülkemizin etrafı ateş çemberi. Çevremizdeki coğrafyalarda savaşlar var. Ülkemizin ithalatta bazı alanlarda dışa bağımlı olması nedeniyle bazı sektörlerde önemli sıkıntılar yaşıyoruz. Bu sıkıntıları atlatmak için hepimiz üzerimize düşeni yapmak zorundayız"
İtidali elden bırakmadan alışverişlerimizi ona göre yapalım. Asla ihtiyaç fazlası ürüne dönüp de bakmayalım.
Biz tüketiciler olarak sükunetle ölçülü davranırsak piyasa dediğimiz ortam da kendiliğinden yatışmış olur.
Hasılı piyasanın nabzını tüketici bilinci tutuyor diyebiliriz.
Harcamalarda aşırıya kaçmadan idareli davranmanın adı "tasarruf" olarak tanımlanmıştır.
Çılgınca tüketimin teşvik edildiği bir dönemde tasarruftan söz etmek bazılarına anlamsız gelebilir ancak insanlığın evveliyatından beri süregelen şaşmaz ilahi bir düsturdur tasarruf ruhu...