Vahdettin Yiğitcan

Net Haber: Oksijen Kabinim

Vahdettin Yiğitcan

Bugün sizlere 2016 yılının son aylarında tevafuken gerçekleşen Net Haber'le tanışma hikayemi anlatmak istiyorum...

Gençlik ve olgunluk çağımı İstanbul'da yaşadıktan sonra ahir ömrümde anne vatanım, Malatya'ya gelmiş ve kadim yerleşim bölgesi Eskimalatya'ya postu sermişim...

Neden Eskimalatya diyecek olursanız, Karakaş Çiftliği'ne yakınlığını belirtmem umarım ikna edici olur...

Evvela, Eskimalatya'da bir meşguliyet içerisinde olmam gerekir diye karar aldım...

Ve yeme içme üzerine küçük bir dükkan açma işine giriştim. 

Tadilattır, eşya teminidir ve resmi kurum koşuşturmaları esnasında telefonumun arıza vermesi, keşmekeşe dönüşmüş ruh halimin tuzu biberi oldu.

Telefon, günümüzde elimiz ayağımız adeta, acilen yaptırmam lazım, Akpınar'da bir telefoncuya gittim ve telefonu tamir için bıraktım. 

Teslimat günü telefoncu dükkanına gittiğimde bir genç insanla karşılaştım; siması yabancı değil ama nereden ve nasıl bir ilgiyle hafızama belli belirsiz yerleşmiş, bir türlü çıkartamadım. Genç adam da benimle aynı hissiyata sahip olmalı ki o da birden hatırlayamadı...

Ben kısa süren bu şaşkınlıktan sonra karşımdaki delikanlıya ismini ve ne iş yaptığını sordum: isminin Hanifi olduğunu ve gazetecilik yaptığını söyleyince hemen tanıdım. 

Karşımdaki insan, Yeni Şafak ve Akit gazetelerinin Malatya Temsilciliğini ve Net Haber Gazetesini çıkaran ekibin önde gelen isimlerinden Hanifi Evren'di.

Hanifi de bu arada beni tanıdı ve koluma girerek hemen sokağın karşısındaki Net Haber'in idare katına çıktık.

Net Haber'in kurucusu ve sahibi Ahmet Keskin de gazetedeydi, kısa bir hasbihalden sonra sıcacık çaylar eşliğinde koyulaşan sohbetimizin odak noktasına gazetecilik geldi yerleşti...

Hanifi ve Ahmet ısrarla benim gazetede yazmamı istiyorlardı. Yazmam hususunda samimi olduklarından şüphem yoktu ancak Malatya gibi toplumsal ahengi altüst olmuş, yetmezmiş gibi seçilmiş siyasilerce icra edilen yönetimin isabetsiz yatırımlarının beraberinde gözlemlenen başıboşluğun ve keyfiliğin cirit attığı bu hengame ortamında ne yazabilirdim...Bir kez Malatya'yı yönetenlerin kahir ekserisi Malatyalı bile değillerdi...Evet Malatyalı olmaları şart değildi fakat gelişmemişliğin kol gezdiği bir muhitte yabancılık daha bir göze batıyordu...

Net Haber'de Yazmaya Karar Veriyorum

Neyse lafı fazla uzatmayayım, ben Ahmet ve Hanifi'den düşünmem için zaman istedim.

Kendimle baş başa kaldığımda ise Ahmet'e ve Hanifi'ye hak verdim...

İnsani duyarlılığın coşkulu şairi Nazım Hikmet'in şu dizeleri, sevginin emekle eşdeğer manaya geldiğine en güzel örnek... 

"Kavaklarını övmekten
Kuru kuruya sevmekten
Ne çıkar ki memleketim

Kara toprağa eğilip
Yüzümün terini silip
Bir tek kavak dikemedim."

Adına sevgi dediğimiz tutkunun anlam kazanması ancak emekle mümkün olur hükmü gereğince vira bismillah diyerek kolları sıvadım yazmak için...

Arada bazı inkıtalar olduysa da bu son dönemde haftada birkaç yazıyla düşüncelerimi ve gözlemlerimi sizlerle paylaşıyorum...

Yazdığım dönemler boyunca Ahmet Keskin'in, bir gazete sahibi olarak yazarlarına en ufak bir telkin yada öneride, veya sınırlamada bulunduğuna dair izlenim edinmedim.

Üç yılı aşkın bir süredir Malatya'dayım.

Malatya her yönüyle geçtim sıkıcılığını bunaltıcı, boğucu bir şehir...

Kültürel ve entelektüel ortamdan mahrum çorak, çölleşmiş bir ücra il.  

Her adım attığınız yerde tahammül edilmez çelişkilerle karşılaşıyorsunuz...

Evet, dünyada lezzeti ve besin değeriyle eşsiz kayısımızın "Şire Pazarı" tam bir rezalet örneği...

Kayısı ve ürünlerinin perakende satış dükkanlarına girdiğinizde hiçbir ürünün fiyat etiketi yok!

Vaktiyle şehrin muhtelif yerlerine yapılmış çeşmelere rastlıyorsunuz, ya suyu akmıyor, ya musluğu yok, ya da işlevsizlikten çöplüğe dönüşmüş!

Vilayet merkezinden Tren İstasyonuna kadar uzanan kilometrelerce yolun sağlı sollu kaldırımlarında soluk almak için bir tek oturacak kanepe yok!

Siyasilerin söylem ve eylem farklılıkları da insanı çileden çıkarıyor... 

Malatya'nın Medyası Tez Sahası

Malatya'nın medyasına gelince, üzerine tez yazılabilecek zenginlikte konu başlıkları olan, gayet mümbit sosyal çözümlemelere müsait bir alan...

Kimin kimi nasıl gördüğü, kimin kimi nasıl kolladığı, kripto elemanların kimlere nasıl mesajlar verdiği, bal gibi taraf olduğu halde, ideolojik duruşunu her fırsatta belli eden ancak, tek satır yazabilecek bir yürekli yazarının esamesinin yerinde yeller estiği bir medyası var Malatya'nın Malatya'nın sahibiymiş gibi ağır adam pozları veren mevkutelerde sadre şifa tek bir cümle yazma cüretini gösterecek adamlarının olmayışı, kapkara bir mizah örneği...

Bugün bu şehrin yüzüstü sürünüyor olmasının en büyük müsebbibi yandan çarklı, çarpık ilişkiler içinde çıkarına göre tavır alan mevcut medyadan başkası değil...

Öyle sanıyorum ki, şu an bu satırları okurken sanki başkasına söylüyormuşum gibi etrafına bakanlar üzerine alınmasınlar...

Hal ve gidişat böyleyken benim gibi müşkülpesent bir insanın böylesi bir atmosferde soluk alması mümkün mü?

Elbette ruhen nefessiz kaldığım doğru... 

Net Haber gibi bir gazetede yazı yazmak ise bana hem bu çelişkiler şehrine tahammülü, hem de soluk alma adına oksijen kabini rahatlığını sağlıyor.

İyi ki varsın ve var olasın, Net Haber.

Sana hayat verenlere selam olsun Net Haber
 

Yazarın Diğer Yazıları