Süveyda Keskin

Zeytinlikler madenciliğe neden peşkeş çekilir

Süveyda Keskin

İnsan yaşamını sürdürebilir kılan iki fonksiyon; Canlı varlık insanın biyolojik ihtiyacı; Gıda ve beslenmesi…

Birey olan insanın sosyolojik ihtiyacı; Hak ve adalet…

Gıda ihtiyacının karşılanmasında hiç şüphesiz ekin yani tarım, oldukça önemli bir yeri kapsar.
Tarım ve toprakla ilgili her şey hayvanlar alemini, bu da insanı ve yaşamı doğrudan ve yakından ilgilendirir. 

Zirai sistem ne kadar sağlıklı ve düzgün işlerse, insan yaşamı da aynı oranda sağlıklı ve kaliteli olur. İnsana sunulan kusursuz ekosistem yine insan eliyle rant uğruna bozulmaya devam ediyor.

Rantı güdenler, ekosistemin bozulmasında ki paylarının dönüp kendi yaşamlarını da etkileyeceklerinin hesabını yapamaz durumdalar. Dünya hırsı bu denli kör ediyor insanı.

Evet sözü zeytin sahalarının madencilik faaliyetlerine açılmasına getirmek istiyorum. Yer altı zenginliğine yer üstü zenginliğinin kurban edildiği paradoksal mantığa getirmek. 

Mevcut hükümet, 2002’den bu yana zeytin sahalarının imara, madencilik, sanayi faaliyetlerine açılması için tam 9 kez yasa, yönetmelik değişikliğini gündeme getirdi. Bunlar ya Türkiye Büyük Millet Meclisinden ya da yargıdan geri döndü. Şimdi de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlandı ve 1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı.

•    Maden sahalarına denk gelen zeytinlik alanları işletmeye açılacak.
•    Zeytin ağaçları kesilip başka bir yere taşınacak.
•    Sonra alan rehabilite edilecek.

Komedi serisi gibi…

Bir defa 1939 yılında kabul edilen bir zeytincilik yasası var. 26/1/1939 Tarih ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılaştırılması Hakkında Kanun.

20. maddeye göre; ‘zeytinlik alanlar ve alana 3 km mesafede zeytinyağı fabrikası hariç tesis yapılamaz’ hükmünü hangi gerekçeyle ekarte edebiliyor. 

Umarım bu düzenlemede yargıdan geri döner.

Yüzlerce, binlerce yıllık emekle gelen bu ağaçlar, sözde dışa bağımlı olunan elektrik ve enerji bahanesi gösterilerek yapılıyor. 

Zaten son derece verimli topraklara sahip bir tarım ülkesinde, verimi ve ürünü en asgariye düşürerek dışa bağımlı hale getirdiğini es geçmiş anlaşılan…

Buğdayı Rusya’dan alırken onlara şifa deposu zeytinyağını veriyor, vatandaşa proinflamatuar içeren vücutta oksidasyonu arttıran ve mitokondri disfonksiyonu ve kronik hastalıklara yol açan ayçiçek yağlarını yediriyoruz. 

Ve bu ayçiçek yağı dolu gemileri bekliyor insanımız. 

Bir zeytin ağacından verim almak en az 5 yılı bulurken 30/40 yıllık belki asırlık ağaçların kesilmesi maden şirketlerine peşkeş çekilmesinden başka bir şey değildir. Yazık..

Hayati önem taşıyan bu kararı Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlığının vermesi, usül ve esasların Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenmesi ayrı bir garabet ve trajikomik bir tablodur.

20 yıldır bir tarım ülkesinin peyderpey zayıflatılışının hazin hikayesine tanık oluyoruz. Ümit ediyorum ki zeytin gibi son derece kıymetli bir ürün ve sahaları, madencilik rantına kurban gitmez ve geri döner Yargıtay’dan.

Ve ümit ediyorum ki verim ve sahalar daha çok arttırılarak fahiş fiyatlar yüzünden alamayan vatandaşımıza, şifa olan bu ürünü yedirebiliriz.

Makûs tarım talihini tersine çevirin; elbette yine ihracat yapın yalnız kendi vatandaşınızı daha çok düşünerek…

El izan…

El vicdan…

Tarıma ve insana sahip çıkın…

Zira ikisi de yaşam tohumu… 

Yazarın Diğer Yazıları