Süleyman Keskin

Bir virüsümüz eksikti

Süleyman Keskin

Senin ilacın nedir.

Sen nasıl bir virüssün.

Tıp halen senin üzerinde çalışıyor.

1 milyonun üzerinde Dünyada vaka oluşturdun. 

Türkiye’de hayatı neredeyse kilitledin.

Malatya’mızın en önemli caddelerini trafiğe kapattın.

3 kişiyi birlikte gezemeyecek hale getirdin.

Küçük esnafı ekonomisini bitirdin.

Pardon!

Ülke ekonomisinin içine ettin!

Gönüllülük esasıyla yardım toplatıyorsun.

Sosyal medyada milyonlarca paylaşılıyorsun.

Bilim kurulu üyelerine her gün bir açıklama yaptırtıyorsun.

Sen genç ihtiyar demiyorsun.

Türkiye’de ilk 356 ölümde 60 yaş altı yüzde 20.

Vaka sayılarındaki logaritmik artışı durdurabilmenin tek yolu sosyalizolasyon deniliyor.

Evde duruyoruz ama rakamlar niye artıyor diye düşünenler olabilir. 

Sosyalizolasyona biz yeni başladık sayılır, pek çok kişi yakın zamana kadar sokaklardaydı. Kuluçka evresinde olanların tanıları yeni konuyor. 

Evde kalmamızın sonuçlarını önümüzdeki haftalarda daha iyi göreceğiz.

Moral bozmamak gerek. Görünen o ki bu salgın durumu 1-2 ayda bitecek bir olay değil.

İpin ucunun kaçtığı yerler var, o illerde il bazlı sokağa çıkma yasağı şart. 

Bence başka türlü salgını önlemek mümkün değil..

Önümüzdeki 5-6 günlük sürede tedbirlere yeteri kadar uymazsak o sürenin sonunda artık uğraşsak da bu durumu kontrol altına almamız zor. 

Aksi takdirde hem çok kayıp verebiliriz hem de sağlık sistemine ciddi bir yük biner ve sistem bunu taşıyamayabilir.

Korona haberleri okumaktan, izlemekten bir hal olduk.

En iyisi bu haftalık köşemi yavru kuş hikayesiyle bitiriyorum;

Günlerden bir gün yumurtadaki minik kuş dünyanın nasıl bir yer olduğunu çok merak etmiş, o kadar çok merak etmiş ki artık dayanamaz olmuş yumurta çok dar gelmeye başlamış. 

Annesi ve babası her gün ona hikayeler anlatır ve hayat hakkında bilgiler verirmiş. 

Güneşin parlak ve ısıtan bir ışık olduğunu, gökyüzünün masmavi olduğunu ve o maviliklerin arasında özgürce uçabildiklerini, rengarenk meyvelerden dilediklerince yiyebildiklerini, bir sürü arkadaşları olduğu için çok şanlı olduklarını ve bir çok oyun oynayıp güzel havaların tadını çıkardıklarını anlatırmış. 

Kışları yağmurun kokusunu içine çekmeyi, karın bembeyaz görüntüsünü çok severlermiş. Sonunda yumurtayı çatlatmayı başarmış minik kuşumuz ve dünyanın muhteşem ihtişamını görünce hayran kalmış ve annesiyle babasının anlattıkları hep doğru çıkmış. 

En çok sevdiği şey ise annesine ve babasına onları ne kadar çok sevdiğini söylemek olmuş. Vesselam.
 

Yazarın Diğer Yazıları