Nesibe Aldemir

Başka düşmana ne gerek

Nesibe Aldemir

2020 yılının geçmek bilmeyen günlerinin ardından 2021 yılına eriştik. Depremdi, salgındı, yangındı, seldi derken imtihan dolu bir yılı geride bıraktık. Rabbim, 2021 yılını sağlıkla ve huzurla geçirmeyi nasip etsin.

Dilimizde bu güzel dua ve temenniler var iken yüreğimiz yaşananlardan ders almayı ister. Yoksa ne anlamı hayatta olmuş olmanın, bu imtihanları yaşamış olmanın?

Felâketler diye sıralar durur da bunlardan payına düşüne neden dönüp de bakmaz insanoğlu? Bu ülke insanın inancına, ibadetine açılan 86 yıllık bir kilidi nasıl olur da felâket olarak görür ve göstermek isterler? Hadsizliğin bu denli yükselip gazete manşetlerinde yer bulmasının nasıl bir izahı olur?

Bu kirli zihniyetin kirli emellerini görmeyecek bir göz hangi cesette buluna? Bu ülkenin bağrına doğmuşken, bu ülkenin topraklarında yaşıyorken Ayasofya'nın ibadete açılmasını felâket olarak görüyorsan senden başka düşmana ne gerek?

Yıllar yılı çeşitli medeniyetlerin beşiği olan Anadolu toprakları, hoşgörünün ve saygının en güzide örneğidir. İnsanların din, dil,ırk ve renk ayrımı yapmadan huzur ve güven içinde yaşadığı bu toprakların, dünyaya çizdiği rengârenk tablolar tarihin tozlu sayfaları arasında unutulmaktadır.

Unuttuğumuzdan mı yoksa batıya kiraladığımız aklımızdan mıdır bilinmez, Ayasoyfa gibi bir rüyayı kâbus olarak değerlerdirmek? Benim Ayasoyfa'da secdeye giden başım, namazım, abdestim ve belki orucum senin felaketin oluyorsa sen safını çoktan seçmişsin demektir. İnanmıyor olsan da inançlara ve ibadetlere açılan kapılara felâket nazarıyla bakman batıya yaptığın uşaklığın açık göstergesidir. Hoş batının da isteği budur ya.

Kaleyi içten fethetmek. İçimize attığı kin, nefret, bölünme, ayrışma ve yozlaşma gibi tohumların yeşerdiğini gören batı, sevinmekle kalmayıp bir sonraki hamlelerinin hesabını yapmaktadır. Onlar bu hesabı yaparken biz bizi kırmakla meşgul olacağız.

Fakat batı masum rolünden çıkmayacak ve övülmüş olmasından da ödün vermeyecek.

Çünkü bizde onun maşası olan gazeteler kirini, pasını ve nefretini akıtıyor olacak.

Ayasofya'nın 86 yıl aradan sonra ibadete açılması aynı zamanda zihinlerin de prangalarından kurtulması demektir. Bu şerefli bir özgürlüktür.

Bu şerefe sahip çıkmak ülkemize sahip çıkmaktır. Bu milli ve manevî bir meseledir, hepimizin kaygısını yıllardır taşıdığı. Tartışılacak veya sözde milletin sözcüsü  gazetelerin felaketler silsilesi olarak saydığı bir madde olamaz. Bugün bunlara gerek kalem ile gerekse kelam ile karşı çıkmazsak yarın içimizdeki düşmanların sayısı artmaya devam edecek. Bugün Ayasoyfa Camii'sinin ibadete açılmasını sindiremeyenler yarın diğer camilerin de gereksiz olduğu sloganını atacaklar. Amacına ulaşan batı ise köklerinden koparak kuruyan bir ağaç misali kuruyup savrulan gazellerimizi, bir sonbahar manzarası gibi izlemekten büyük zevk duyacaktır.

Vesselâm...

Yazarın Diğer Yazıları