Mehmet Zeki Dinçarslan

Sanal kişiliğin ihtiyaçları

Mehmet Zeki Dinçarslan

Modern yaşam hepimizi bir ihtiyaçlar yumağının içerisine hapsetmiş durumda. Sonsuz ihtiyaçlarımız ve sınırlı kaynaklarımız var. Büyülenmiş gibi olmayan ihtiyaçların peşinden koşup duruyoruz. Bir anlığına durup da düşünecek olsak bu ihtiyaçlarının hepsinin uydurma olduğunu fark edeceğiz. Fakat durursak kaybedeceğimize dair bir inancı da ihtiyaç inancı ile birlikte vücudumuza zerk etmişler. Koşun, yoksa tükenecek. 

İnsan ihtiyaçlarının bu ölçüde artmasının nedeninin insanların bir arada bulunmaları olduğunu düşünüyorum. Bir arada bulunan insanların doğal ortamındaki insanlara göre çok daha fazla ihtiyacı var. Doğal ortamında yani tabiatta olan insan; yeme, içme ve barınmadan başka bir şeye ihtiyaç duymayacağı gibi tabiatta bulunduğundan dolayı sürekli Cenâb-ı Rabbül Âlemin’in sanatını müşahede edecek ve kalbi de mutmain olacak. Kitleler halinde bir arada yaşamak için şartları sürekli zorlayan insanoğlu, bahsettiğim bu temel ihtiyaçlarının dışına taşarak sosyal statü, başkalarına kendisini beğendirme gibi sonu olmayan bir döngünün içine girmiştir. 

İlk çağlardan beri, bir arada yaşamak için şartları zorlayan insanoğlu birçok salgın hastalığa yakalanarak bunun bedelini ağır şekillerde ödemiş ve ödemeye devam etmektedir. Veba’dan başlayın Covid’e kadar düşünün. Hayatta kalması için yeterli olan maddeyi kazanmanın fazlasının peşine düştüğü için yüzlerce yıldır çeşitli bedeller ödemektedir. Kutsal kitabımız Kuran’ı Kerim’de de mal biriktirmeyi kötüleyen ve hatta yasaklayan ayetler vardır fakat yukarıda bahsettiğim büyülenmişlik hali durup da düşünmeye fırsat bırakmaz. İnsanoğlu ihtiyacının dışında olanı üretmeye, harcamaya, biriktirmeye kurulmuş gibidir. Dur, durak bilmez. 

Son zamanlarda ortaya çıkmış olan sanal kişilik kavramı da tüm bu macerayı içerisinde barındırmaktadır. Yeni dünya düzeni, insanı evine hapsedip sanal dünyada sosyalleşmesini, insanların sanal dünyada bir araya gelmelerini istemektedir. Bu da farklı bir ihtiyaçlar hiyerarşisi ortaya çıkarıyor. Sanal kişiliğin ihtiyaçları, insan ihtiyaçlarından çok daha farklı. Yemek, içmek, barınmak gibi bir ihtiyacı olmayan sanal kişilik şimdiye kadar telefon uygulamaları, oyunlar ve benzeri renksiz, kokusuz şeyleri satın alma ile iktifa etmiştir fakat sanal ihtiyaçlar gittikçe artmaktadır. Metaverse gibi platformlarla birlikte sanal dünyada gezinirken sanal kıyafetler almak, sanal eşyalar edinmek, sanal bir gerçekliği gerçekmiş gibi sürdürmek benzeri ihtiyaçlar da ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaçların da zaman içerisinde daha ciddi bir şekilde artacağını, büyülenmiş halinin çok daha fazla yayılacağını şimdiden öngörebiliriz. 

İnsanların bir araya gelmesi ile ortaya çıkan hastalıklar, maddi ve manevi hastalıklar olarak ikiye ayrılabilir. Sanal kişiliklerin bir araya gelmesi ile oluşacak hastalıklarsa çoğunlukla manevi/psikolojik hastalıklar olacaktır. Gerçek dünyada marka bağımlılığı gibi bir kavramı eleştiriyoruz. Markalı sanal şeyler satın alma anlamına gelecek sanal marka bağımlılığı, bizim kuşağımızın gülüp geçeceği bir şeyken gelecek kuşaklarda inanılmaz önem kazanacak. İnsan bir anlığına durup, durumunun fotoğrafını çekebilse her şey net bir şekilde ortaya çıkacak fakat bir arada olmanın büyüleyici hali buna müsaade etmiyor. Sanal kişiliklerin bir aradalığı ise durumu bambaşka boyutlara taşıyor ve taşımaya devam edecekmiş gibi görünüyor.

Yazarın Diğer Yazıları