Mansur Baltacı

KoronaVirüs Rabbimizden bizlere bir İkaz mı, bir İmtihan mı?

Mansur Baltacı

Ansiklopedik kaynaklara başvurduğumuzda görülüyor ki; Coronavirüs (Koronavirüs) aslında, hayvanlarda çokça rastlanan bir virüs’tür. Son zamanlarda hastalığa neden olan virüsün kaynağının, ise Çin'in Wuhan kentinde bulunan Huanan deniz ürünleri pazarından temin edilerek normal mutfak kültürüne sahip insanların tüketmeyeceği hayvansal ürünler olduğu düşünülmüş, aslında tüketilme vasfında olmayan bu ürünlerin ihtıva ettiği, önce hayvandan insana bulaşan virüsün, zamanla insandan insana da yayılabildiği anlaşılmıştır. Çok kısa zamanda hızla yayılan ve öldürücü vasfıyla toplumda korku ve paniğe sebep olan Koronavirüs, Çin başta olmak üzere, tüm Avrupa ve Asya da binlerce insanın ölümüne sebep olmuş, insanları korkudan eve hapsetmiş, Uluslararası Havayolları seferlerini, Ticari hayatı, Eğitim hizmetlerini kısaca sosyal yaşantıyı her sahada büyük ölçüde olumsuz etkilemiştir. Çok üzücü bir gelişmedir ki, bu virüs tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gündeme oturmuştur.

İnternette ve sosyal medyada, her Kanalda, her an öne çıkarılan, korku ve dehşet unsuru bilgilerle, insanların kafasının karışmasına neden olunuyor. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü’nden ve Ajanslardan alınan, bilgiler bile toplumun tereddütlerini gidermeye yeterli olmuyor.

Olaya Müslümanca bir açıdan yaklaşırsak, aklımıza hemen şu soru gelmektedir: Ben bu durumdan nasıl bir sonuç çıkarabilirim: Bu bir musibet mi, yoksa bir imtihan mı?

Evet, bu, kimileri için bir musibet, kimileri için ise bir imtihandır. Zir’a Rabbimiz Kur’anda, bizleri bazı musibetlerle imtihan edeceğini beyan buyuruyor: 

“Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!” (Bakara: 2/155)

Koronavirüs salgını da bilinen diğer tüm hastalıklar gibi Allah’ın takdirinin bir tecellisidir. Allah’ın takdiri dışında hiçbir şeyin Vukuu bulmasının mümkün olamayacağı bir dünyada yaşıyoruz. Yine Rabbimiz buyuruyor:

Gaybın anahtarları O'nun katındadır, onları O'ndan başkası bilmez, karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ki, onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane, ne de kuru ve yaş hiçbir şey yoktur ki, o herşeyi açıklayan Kitap'ta bulunmasın. (En’am: 6/ 59)

İnsanların bireysel hayat anlayışları, temiz bir insan olmanın gereklerini yerine getirmemeleri, elzem olan sıhhi tedbirleri almayışlar, zulüm ve isyanları ve elbette dünyayı Allah’a bir isyan merkezi haline getirmeleri gibi davranışlar, bu tür hastalıkların görünen sebepleridir. 

Resulullah (s.a.v) Efendimiz bu konuda bizleri şöyle uyarıyor:

“Bir toplumda fuhuş yaygınlaşır, hatta açıktan yapılır hale gelirse, o toplumda daha önce bulunmayan Hastalıklar ve Taun ortaya çıkar.” (ibn-i Mace)

Yine bir Ayet-i Kerime de Yüce Rabbimiz buyuruyor: 

“Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çoğunu affeder”.(Şu’ra: 42/30) Ve yine:

“İşte bu, sizin kendi ellerinizle meydana getirdiğiniz bir sonuçtur. Hiç şüphesiz Allah, kullarına hiçbir şekilde zalim biri değildir” (Enfal: 8/31) Rabbimizin bu sözünü iyi anlamalıyız.

İnsanoğlu her ne yaptıysa, kendi eliyle yapmış ve Allah Tealâ da bunun böyle olacağını da bizleri yaratmadan önce, ezeli ilmiyle bildiği için Bize Kader diye yazmıştır. Ancak, bir köşede oturup ölümü beklemeye, tedbirsizliğe ya da korku ve telaş içinde hayatımızı zehir etmeye değil, bilakis olanlardan ders çıkarmaya, geçmişe yapılan hataları telafi edecek, geri dönüşe, Allah’a daha samimi bir şekilde sığınmaya vesile olmalıdır. Tedbir bizim, Takdir Allah’ındır.

Bu tür afetler, tarihte de görüldüğü gibi insanlığın bir kaderidir. Ancak, Kâfirler böyle afetlerle dünyayı kaybettikleri gibi ahiretlerini de kaybederler. Mü’minler ise dünya hayatında sıkıntı çekseler dahi ahiretleri açısından bu afet onları helak etmiş olmaz. Dünyada çektikleri ise onlara bir Rahmet sebebi olur. Bi’iznillah günahlarına kefaret olur. Böylece mü’min insan bu tür afetleri, bir yandan dünya hayatını daha sağlıklı ve daha dengeli yaşamanın vesilesi yapar. Diğer yandan da  ahiretini kazanacağı Tevbe ve uyanış, kendine gelme sebebi haline getirir.

Dinimizin temizlik hususundaki titiz emirleri böyle zamanlarda daha da önem arz ettiği gibi tüm dünyada ayyuka çıkan Haram’ların, zulüm’lerin, isyan’ların sonuç olarak insanı imha eden bir bela olacağını da mutlaka anlamamız gerekiyor.

Bu musibet Allah’ın takdiri ile inmiştir. Bütün insanlığa ilahi bir ikazdır. Bu Virüs insanın ne kadar aciz, dünyanın ne kadar fani, ölümün ne kadar yakın ve Allah’ın (c.c) ne kadar Büyük ve Güçlü olduğunu anlattı. Ve yine Allah dilerse bütün insanlığı bir emriyle yarattığı gibi, yine bütün insanlığı küçücük bir virüsle terbiye edebileceğini gösterdi bizlere.

Peki, şimdi ne yapacağız? Bu musibetin hak ediş sebeplerini gidermek suretiyle üzerimizden bu musibetin kalkması için elimizden gelen maddi ve manevi her şeyi yapacak, tedbiri elden bırakmayacak, Dua ve Tevekkülle Allah’a daha çok sığınacağız.

Rabbimiz’den Ülkemiz ve bütün Ümmet-i Muhammed’i her türlü bela ve musibetlerden muhafaza buyurması niyazımızla..      
 

Yazarın Diğer Yazıları