Mansur Baltacı

'Bu güzel Vatan'da kardeşçe yaşamak '

Mansur Baltacı

       Rabbimiz Allah’a (c.c),  Bizlere, bütün güzellikleriyle, değişik bölgelerimizde, dört mevsimi aynı anda yaşadığımız, sayısız nimetleri, Yeraltı ve Yerüstü zenginlikleriyle donatılmış bir Vatan bahşettiği için kendisine ne kadar şükretsek azdır. Elhamdülillah... Ve bu toprakları bizlere vatan olarak miras bırakan merhum ve kahraman ecdadımıza minnetlerimizi sunuyoruz. Bu duygularımızı dile getiren, kendisini rahmetle andığımız, istiklal marşı şairimiz merhum Mehmet Akif’in duygularımıza tercüman olan şu ifadeleri ne kadar güzeldir. :

       Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda                                                                                                                               

       Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda

       Canı, cananı bütün varımı alsın da hüda,

       Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda  ” 

       Kanlarını, canlarını feda ederek bizlere emanet ettikleri bu kutsal topraklarda, hür olarak yaşarken kahraman ecdadımızı da bir kere daha hürmet ve rahmetle anmaktan şeref duyuyoruz.                                                                                  

       Bu millet, Mukaddesatına ve Tarihine bağlı, Emanetlerine sadık ve güzel vasıfları ile, asırlarca dünyaya örnek olmuş, zaferlerine birlikte sevinmiş, üzüntülerini birlikte paylaşmış, kardeş bir topluluk olmakla diğer ülkelerin gıpta ettikleri muhteşem bir topluluk iken, acaba bu gün için de ayni güzellikler sahip olduğumuzu söyleyebilir miyiz?                                                                                                                                                         

       Bir tarafta, Irkçılık, diğer tarafta Particilik. Bir tarafta fakir ve mağdur insanlar ve diğer tarafta onları görmezden gelen zenginler. Bir tarafta kıt kanaat akşam evine bir ekmek götürebilen küçük esnaf, diğer tarafta borsayı, piyasayı elinde tutan patronlar. Bir tarafta çocuğunun okul masrafları karşılamakta güçlük çekez, çöpten topladıklarıyla ailesinin geçimine katkıda bulunmaya çalışan aileler, diğer tarafta lüks ve ihtişam içinde Avrupa’i bir yaşam tarzını benimsemiş mutlu bir azınlık var. Bizi derinden üzen, Aynı anda, aynı ülkede ve adeta birbirinden habersiz iki toplumun bu varlığı, bize yine tıpkı merhum Mehmet Akif’in şu mısralarını hatırlatıyor

        Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:

        Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!

        Kapkaranlıkken bütün afakı insaniyetin

        Nur olup fışkırmışız ta sinesinden zulmetin.

        Asırlar boyu, bu topraklar üzerinde Türk’ü ile, Kürt’ü ile, Laz’ı, Çerkez’i, Boşnak’ı, Abaza, Roman’ı ile ihtilafsız, kardeşçe birlikte yaşamış bir millet iken, içinde bulunduğumuz bu kargaşa duruma düşmemiz hiç de iç açıcı değil.                                                                                                                                                                                                                         

Biz böyle olmamalıydık.

        Bu durumda, akla gelen ilk ve tek Teşhis’imiz: Bizim, birlik ve beraberliğimizi iç’te ve dış’ta  çekemeyenler var. Planlı kalkınmamızı, adeta lider ülke olma yolunda hızla ilerlememizi engellemeye çalışan, ama kendilerini Müttefik, Dost gösteren karanlık, büyük güçler ve onların figüranları var. Bizi kendi halimize bırakmayarak, yolumuzdan alıkoymak isteyenler var. Bunlar ihdas ettikleri bir takım sun’i gündemlerle, meselâ :”Göçmenler meselesi ile oyalamak, yıllardan beri sınırlarımızın içinde ve dışında değişik isim ve ünvanlarda ki terör grupları ile gücümüzü zayıflatmak,  maksatlı ve planlı olarak döviz spekülasyonları ile ekonomik düzenimizi aksatarak sosyal dengelerimizi bozmak, siyasi hile ve taktik’lerle devlet yönetimimizi oyalama”  hep bu kabil taktiklerdendir.

      “Allah’ım merhametsizleri bize musallat etme.” (Tirmizi, Daâvât, 79)   

       Aslında dünyanın her köşesinde, sadece kendi çıkarları için diğer toplumların iç işlerine müdahale ederek  Zulüm, İşgal, Ambargo,ve Sömürü’yü reva gören, aslında İnançsız, Merhametsiz Şer güçlerdir. Onların dillerine doladıkları  . “İnsan hakları ve  Demıkrasi” şemsiyesi sadece bir aldatmacadan ibarettir.

      Her şeyi çok iyi bilen  Rabbimiz, Yeryüzünde vuku bulan bütün olayların, sadece zalim ve imansızlıkları sebebiyle  Fitne tohumları şer güçler tarafından Yeryüzüne saçıldığını beyanbuyurduğu bir çok Kur’an ayetlerine şahit oluyoruz, işte o ayetelrden : 

      “”Hem onlara: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın." denildiğinde: "Biz ancak ıslah edicileriz. derler" , “İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar” ,  “Onlara: "İnsanların (Müslümanların) inandığı gibi inanın." denilince, "Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bilmezler.” (Bakara:2/11-13)   

       İslam'da kavmiyetçilik yerine din kardeşliği esas alındığı içindir ki, Mü'minlerin arasını bozacak her türlü sun’i ayrımlar ve üstünlük duyguları da haram kabul edilmiştir. Irk, soy, mevki, makam  cins vs. türünden cahiliye değerler yerine takva ölçüsü getirilmek suretiyle toplumsal kardeşliğin ve ahengin bozulmaması sağlanmıştır.   

         Hz Peygamberimiz (s.a.v) efendimiz, Veda  Hutbelerinde bu konu,için şöyle buyuruyor :                                                                                                                                                                                           Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem’in çocuklarısınız.Âdem (a.s) ise topraktandır. Allah katında en kıymetliniz, takvası (haramlardan, yasaklardan sakınması) çok olanınızdır. Arabın Arap olmayana bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.”  Biz millet olarak kardeşliğimizi bu ölçüler içerisinde devam ettirsek, muhakkak ki Rabbimizin bizler için vaat ettiği dünya ve ahret mutluluğuna erişmemize bir engel kalmayacaktır inşallah.                                                                                                          

       Bu itibarla, biz de yazımızı, Yüce Rabbimiz’in (c.c),bizlere birliğimiz ve beraberliğimiz için  tam bir yol gösterici olarak beyan buyurduğu  şu ayet-i kerimesi ile bitirmiş olalım;

     “.Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün……” (A’ll İmran: 3 /103)

       Selam ve Dualarımızla.

Yazarın Diğer Yazıları