Lütfü Caner

İslam'da Siyaset Yoktur Diye, Yıllarca Müslümanları Kandırdılar (1)

Lütfü Caner

Efendim bugün konumuz, “Dinde siyaset var mıdır yok mudur?” konusunu İslami açıdan biraz olsun irdelemeye çalışacağız.. Maalesef bu ülkede yıllarca Batı hayranı bazı şer odakları ve bazı siyasi kesimler, yıllarca “Dini siyasete alet etmeyin” sözünü bir slogan olarak kullanıp kendi medyaları eliyle kullanarak hem İslam'la alay etmiş ve hem de bu sözü Müslümanlara benimsetmiş ve yıllarca Müslümanları kandırmışlardır.. Ve maalesef yıllardır söylenen bu yalan karşısında bazı Müslüman kardeşlerimiz ise menfaatleri konusunda zerre kadar yanılmazken, önlerine dini bir mesele geldiği zaman aptallara şapka çıkartacak kadar düzeltilmesi imkansız olan bazı hatalara düşmüşlerdir...

Değerli kardeşlerim: “Dinde siyaset yok” demekle “Camide Hz. Muhammed, Allah yok” demenin arasında ne fark vardır acaba? Yıllarca Müslümanları bu yalanla kandırdılar...

Müslümanlar bilmezlerimi ki Mescid-i Nebevi hem cami, hem de komuta ve yönetim merkezi idi.. İbadetler burada yapılır, savaş kararları, ekonomik, sosyal ve iktisadi kararlar da yine Mescid-i Nebevi de alınırdı... 

Fakat son yüz yıldır Batı emperyalizminin eğitim sisteminde  yetişen İslam’dan bihaber olan 21. asrın Müslümanı, (“haşa” Allah ve Resulünü camilere kilitlemiş “Siz burada durun ve camiyi yönetin.. Siz dünya işlerinden anlamazsınız”) sizin yerinize siyaseti ülkeyi biz yönetiriz sizi biz idare ederiz diyen sinsi Batı ayranı ve İslam’ı Müslümanların hayatında dışlayan bir zihniyete yıllardır yönetimlerini teslim etmiş bazı Müslüman kesimler var maalesef...

Hani bir ata sözümüzde söylendiği gibi, at izinin it izine karıştığı böylesine fitne dolu bir zamanda, bir kaç yürekli Müslüman, İslam’da siyasetin var olduğunu kanıtlamak ve siyaseti İslam’ın emrine vermek için kollarını sıvadığında, kafir ve eli kanlı Siyonistler tarafından engellendiğimiz yetmezmiş gibi, birde bazı Müslüman kardeşlerimiz tarafından “Dinde siyaset yapmayın”  açıklamaları ile engellenmek isteniyoruz maalesef...!

Oysaki (siyaset kurumu bir araçtır,) aynı televizyon,  gazete, radyo ve bazı iletişim araçları gibi. Çünkü siyaset kavramı insanları yönetme sanatıdır.. Sen bir Müslüman olarak bu araçları çıkar ve menfaatin doğrultusunda kötü amaçların için kullanırsan, insanları kandırmış ve insanların nezdinde kötü bir örnek olursun ve insanları kandırdığın için yarın Allah’ın huzurunda bütün bu yaptıklarının cezasını çekersin...

Yok eğer sen bir Müslüman olarak, siyaseti ve yukarıda sözünü ettiğimiz televizyon, gazete, radyo ve bazı iletişim araçlarını İnsanların yararına ve İslam’a faydalı olmak için kullanırsan, elbette ki bu yaptığın insanların yararınadır ve yarın kıyamet gününde bunun mükafatını misli misli Yüce Rabbimden alırsın değerli kardeşim, işte olay bu kadar basittir... Menfaatleri söz konusu olunca son derece titiz olan bazı Müslümanlar, maalesef siyaset konusunda bir araştırmaya gerek görmeden ve bu konuda asıl gerçekleri öğrenmek için hiç bir çaba sarf etmemişlerdir...

Osmanlıyı parçalayan Hristiyan Batı Dünyasının içimizdeki satılmış bazı paralı uşakları, egemen sermaye, gazete ve televizyon gibi iletişim araçlarını kullanarak yıllarca ellerindeki bu imkanlarla her şeyi ters yüz göstererek Müslüman siyaset yapmaz yalanını bizlere yutturup bizleri yıllarca kandırırken, birde baktık ki, bu kesimler yıllarca bize Müslüman siyaset yapmaz diyen bazı sahtekarlar ve Batının paralı uşakları Ankara'da bizi yönetiyorlar...

Evet, içimizde bir avuç Müslüman bu tuzağı fark etti ve uyandı, amma ne yazık ki biz çok geç kaldık ve milletimizin büyük kesimleri halen bu samimi bazı insanlara inanmamakta direniyorlar...

Evet değerli kardeşlerim: yazımızın başında söylemeye çalıştığımız gibi, Müslümanlar bilmezlerimi ki, Peygamber Efendimiz döneminde Mescid-i Nebevi hem cami, hem de komuta ve yönetim merkezi idi.. İbadetler burada yapılır, savaş kararları, ekonomik, sosyal ve iktisadi kararlar  hep Mescid-i Nebevi de alınırdı...

Son Yüz yıldır İçimizde ki Batı hayranı bazı paralı uşaklar Dinde siyaset olmaz yalanları ile milletimizi siyasete karşı soğuk kalmasını sağlamayı başardılar ve kendileri o makamları işgal edip kendi menfaatleri doğrultusunda bu ülkeyi 80 yıl boyunca ABD ve Hristiyan Avrupa’nın uşaklığını yaparak onların istediği gibi bu ülkeyi 80 yıl boyunca yönettiler...

Bu geçen 80 yıllık süreçte, bu art niyetli Batı uşakları siyasette öylesine olumsuz siyasi figürler yetiştirdiler ki, bütün amaçları sahtekarlık, hırsızlık, İslam’ı değerleri geri palana itip gereksizmiş gibi göstermek ve başına geçtikleri siyasi iktidarında devletin malını talan etmek, yani kısacası bu milleti kandırmak için her yalanı söylediler ve her yolu denediler...

Çünkü Osmanlıyı parçalayan Hristiyan Batı devletleri, (Lozan’da antlaşma masasında) bu milletin inançlarından, kültüründen, İslami eğitim sisteminden ve İslam’ın bütün değerlerinden vaz geçilmesi şartını öne sürmüş ve 1923’ten sonra  24 milyon metre kare Osmanlı devletinden arta kalan 7800 bin kilo metre kare Türkiye topraklarında yüz yıl onların şartlarına uymamız şartını antlaşma masasında bize dayatmışlardı...

Milletimiz LOZAN antlaşmasında bize dayatılan Lozan antlaşmasının maddelerinin  ne kadarını biliyor acaba...?

DEVAMI YARIN İNŞALLAH...
 

Yazarın Diğer Yazıları