Lütfü Caner

İslam'da siyaset olmaz diye, yıllarca Müslümanları kandırdılar (2)

Lütfü Caner

Evet, bir önceki yazımızın sonunda, Milletimizin LOZAN antlaşmasının maddelerinden ne kadar haberi vardır acaba cümlesi ile yazımızın ilk bölümünü sonlandırmıştık.. Evet, gerçekten LOZAN antlaşmasının maddelerinden milletimizin ne kadarından haberi vardır? Birilerinin zaman zaman bir zafer olarak bu millete yutturmaya çalıştıkları LOZAN antlaşmasının maddelerini milletimiz gerçekte bilse, o, Lozan masasında neleri taviz verdiğimizden gerçekten sağlıklı bir şekilde bilgileri olsa milletimiz adeta donar kalır ve çıldırır...

Lozan Masasında bu milletin İslam inançlarını ve Osmanlı kültürünü  yok etme pahasına öyle şartlar dayatıldı ki, maalesef bu dayattıkları şartları 1923’ten sonra bu milletin yaşamına nasıl yansıtılmaya çalışıldığını milletimiz yaşadı gördü .. İslami inançlarımız, giyim tarzımız ve kuşamımız, Osmanlı kültürü ve daha birçok inançsal ve kültürel değerlerimiz adeta bir bir asimilasyon politikasına tabi tutularak zulümler ve trajediler yıllarca bu ülkede yaşandı...

Birileri bu millete, hayır sen böyle giyineceksin, sen böyle inanacaksın, sen böyle davranacaksın, çünkü biz yönümüzü batıya döndük dediler ve ellerindeki sermaye baronları ve onların ellerinde ki gazete televizyon radyo ve tüm iletişim araçları ile bütün bunlar yetmezmiş gibi her on yılda bir darbelerle bu milleti sindirerek, baskı altına alarak adeta bu milletin inanç ve kültürü üzerinde Avrupalaştırma, Hristiyanlaştırma ve dönüştürme asimilasyon politikaları izledi 80 yıl buyunca...

Ve maalesef   bu batı hayranı   zihniyetler, bu amaçlarına da büyük oranda kavuştular..,

Bugün PKK ve DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere birçok terör örgütü bu batılı çarpık sistemin neticesinde ortaya çıkmadılar mı?

İşte o, birlerinin biz yönümüzü batıya döndük. Batıllaşacağız argümanları neticesinde batılı bir milli eğitim müfredatı neticesinde yetişen nesiller inançlarından ve kültürlerinde bihaber yetişince, sokaklarda İslam’ın gereği başörtülü ve çarşaflı Annelerimize ve bacılarımıza hakaretler ederek haydi Arabistan' a Arabistan' a diyerek hakaret etmeye başladılar...

Hristiyan batılı devletler Osmanlıyı parçaladıktan sonra,  Ortadoğu’nun göbeğinde İsrail devletini kurduklarında,  maalesef  daha Hristiyan Avrupa devletleri bir düşünme  durumundayken ve henüz kararlarını vermemişken, İsrail’i ilk tanıyan devlet  maalesef Türkiye oldu.. İşte şimdi de ABD başta olmak üzere, aynı Hristiyan Batı Dünyası son 35 yıldır burnumuzun dibinde PKK terör örgütü ve daha başka terör örgütlerini besleyip palazlandırarak, Türkiye’den, İran’dan, Irak’tan, Suriye’den toprak koparma dayatması ile Kürt devleti adı altında İkinci bir İsrail devletini kurmak amacı ile asıl büyük İsrail projesini gerçekleştirip, Ortadoğu ve Türkiye’nin de içinde olduğu bütün bölgeyi kendi kontrollerinde tutarak istedikleri gibi sömürmek istiyorlar...

İşte son yüz yıldır, (İslam’da siyaset olmaz) diyerek milletimiz üzerinde algı operasyonu vasıtası ile bu milleti kandıran içimizdeki bazı batı zihniyetli siyaset simsarlarının yalanlarına milletimizin büyük bir bölümü maalesef inandı ve kandı... 

Peki, siyaset nedir ve İslam ile siyaset bağdaşır mı? Veya siyaset İslam’ın neresindedir, Bunu anlamak için siyasetin ne olduğuna ve ne anlama geldiğine bakmamız gerekir..

Elbette ki İslam’da siyaset vardır.. İslam’da devlet, Kur’an’ın biz Müslümanlara emir ettiği şekilde İslam kaideleri ve İslam siyaseti üzerine şekillenir ve insanları idare etmek, doğru yöne çekmek, toplumun din mensuplarının ve diğer inanç guruplarının meşru menfaatlerini temin etmek ve güvence altına almak yönünden de siyasete dayanır ki; yaptırım gücü olmayan bir sistem bunları yapamaz. Bunları yapmak için siyasi bir güç (idare, iktidar) gücü gereklidir...

Bu konuda devletlerin, milletlerin, toplumların huzur bulacağı yegane tek sistem İslam dinidir... Çünkü bunu bütün insanlığı yaratan Yüce Allah söylüyor:

“Ey inananlar! Allah’a itaat edin, Allah’ın elçisine ve sizden olan yöneticilere de itaat edin..
 (Nisa-59)”

Kur’an’ın siyaset, devlet yönetimi ile ilgili bildirdiği temel hükümler: Şura, adalet, emanetin ehline verilmesi ve seçtiğimiz yöneticilere-kanunlara itaat etmektir...

Kur’an’ın bildirdiği temel hükümler evrenseldir. Yaşanacak her zaman ve mekanda her devlet ve her yönetim de uyulması gereken hükümlerdir...

Kur’an, bu temel hükümlerden başka, aklı, bilimi, çalışmayı, iş yapıp değer üretmeyi, emeğe saygı-emeğin karşılığının verilmesini, imkan ve nimetlerin paylaşımı- üretilen milli gelirin adil paylaşımını, sosyal adaleti, insan haklarına saygılı olmayı ve ahlak, erdemlilik, dürüstlük gibi değerlere de işaret eder...

Fakat ne yazıktır ki; Osmanlıyı parçalayan Hristiyan Batı Dünyası ve içimizdeki satılmış paralı uşakları, yıllarca İslam’da siyaset yoktur, Müslüman siyaset yapamaz diyerek yıllarca bizleri kandırdılar ve birde baktık ki Ankara’da80 yıl buyunca  onlar bizi yönetiyorlarmış,,,! Evet, aslında bu konu çok geniş ve detaylı bir konudur, fakat biz ancak kısaca değinmeye çalıştık...

Ülkemizin. Malatya’mızın ve Bütün İslam Aleminin Kurban Bayramı Mübarek olsun...
 

Yazarın Diğer Yazıları