Lütfü Caner

Devletin İçinde ki 95 Yıllık Vesayetçi ve Rüşvetçi Bürokrasi (1)

Lütfü Caner

Hiç kimse kusura bakmasın, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar, devletin içinde bazı mevki ve makamlarda bürokratik vesayet ve rüşvet öylesine hüküm sürüyor ki, kanun, yasa, iç tüzükler ve devletin genel tahammülleri hiç ama hiç onların umurunda değildir...

Devletin üst kademesi olan üst makamlarda, istediği kadar emir, talimatlar ve yazılı emirler gelsin, onlar ne yapar eder, yapılması gereken bir işi mutlaka mümkün mertebe kendi vesayet algılarına ve düzenlerine göre dizayn ederler...

Bir üst makamlar her ne kadar diretirse de, bazı bürokratlar asla bu tutumlarından taviz vermezler.. Nasıl olsa vatandaşlar, kanun, yasa, tüzük ve talimatlardan anlamazlar ve uğraşamazlar.. Onun için yıllardır  kurulmuş vesayetçi düzenlerinin asla bozulmasını istemezler.. Diyelim ki vatandaşlar her hangi bir konuda bazı bürokratların yanlışlarına karşı geldi, buna pek aldırmazlar.. Çünkü vatandaş yukarıya sesini derdini duyurana kadar, aylar ve hatta bazen yıllar geçmektedir...

Vatandaş haklı olduğu her hangi bir konuda yukarılara derdini anlatana ve sesini duyurana kadar, bakarsınız o iktidar değişmiş ve başka bir iktidar gelmiştir... İşte devletin içinde yıllardır adeta devlet gibi davranan bu bazı vesayetçi bürokrasi egemenleri, düzenleri bozulmasın diye adeta iktidarları vatandaşın gözünden düşürmeyi dahi başarırlar...

Bu konularla ilgili değerli okurlarıma şahit olduğum bir hadiseyi anlatmak istiyorum: Yıl 1998,  o yıllarda beraber siyasetin içinde olduğumuz bir Arkadaşımız Rahmetli  Lütfi Kibiroğlu,  İstanbul Eminönü’nde Fazilet Partisi Belediye başkan adayı oldu..  İşte o dönemde, Eminönü’nde iki katlı  eski bir dükkanı olan  bir vatandaşımız, dükkanının bir üst  kattaki penceresini genişletip vitrin yapmak için belediyenin fen işleri birimine müracaat ediyor..

O birimin yetkili kişisi kendisine sen git biz gelip durumu inceleyelim evraklarını tanzim ederiz diyorlar.. Ve bir gün belediyeden iki kişi geliyor, tadilat yapılacak yere bakıyorlar ve aynen şöyle diyorlar:  “yok hemşehrim yok, sen bu pencereyi değiştiremesin, belediye buna izin vermez” diyorlar...

Vatandaşta diyor ki: “niye olmasın kardeşim, yandaki komşular gidip belediyeden izin aldılar beş kuruş para vermeden tadilatı yaptılar.. Hem sonra burası tarihi bir binada falanda değil, neden olmasın?”

Bu söz üzerine belediyeden gelen kişilerde biri vatandaşı kenara çekiyor ve vatandaşın kulağına “olur olur, fakat sende bizi görürsen işin olur” diyor.. Vatandaşta uzun bir süre bunlarla uğraşıyor ve bakıyor ki gerekli evrakları imzalamayacaklar, “tamam diyor ne istiyorsunuz?” Bu kişiler 5 bin dolar istiyor ve nihayet 4 bin dolardan anlaşıyorlar parayı verecek bir gün belirliyorlar..

Ve bu vatandaşımız hemen koşup dönemin Fazilet Partili Belediye başkanına her şeyi anlatıyor.. Ve başkan üç sivil polisi müşteri kılığında paranın teslim edileceği dükkanda alış veriş yapıyorlar gibi bekliyorlar.. Ve nihayet bu iki kişi geliyor ve parayı teslim alırken suçüstü yakalanıyorlar... DEVAMI YARIN

Yazarın Diğer Yazıları