Kerem Yıldırım

Kur'an Sofrası Ramazan

Kerem Yıldırım

Ramazan'ın bir haftasını geride bıraktık. Peygamber Efendimiz (sav)in:" Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise Cehennem azabından kurtuluştur " diye tarif ettiği mübarek Ramazan'ın rahmet kısmının ilk on gününün sonuna doğru geliyoruz.

Ramazan ayının diğer 11 Aydan daha değerli olması tabii ki bazı nedenleri vardır. Bu nedenlerin en önemlisi, Kur'an-ı Kerimin bu ay içerisinde indirilmeye başlanmasıdır. 

Ramazan'ın son derece değerli kılan en önemli nedendir Kur'an. Çünkü Kur'an-ı Kerim, Rabbimizin tüm insanlığın kurtuluşu için gönderdiği, kendisinde hiçbir şüphe olmayan yegane kitabı ilahidir.

Kur'an-ı Kerim; karanlıkları aydınlatan, daralan göğüsler inşirah veren,  kararan gönüllere nurlu yolu gösteren ilahi kelamdır.

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte Kur'an her zamankinden daha çok hayatımızı kuşatır.

Tüm müminlere ilahi bir sofra gibi açılır. Kötülükler azalırken güzellikler çoğalarak hayatımızın anlam kazanmasına katkı sunar.

Bu mübarek ayda Ramazan Gök sofrasını yere indirir Kur'an'la birlikte.

Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'i Kadir Gecesi’nde indirmeye başlamıştır.

İlahî kelâmda şöyle buyurulur: "Ramazan ayı, insanlara doğru yolu gösteren, doğruyu yanlıştan ayırmanın delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır." (Bakara 185)

Ramazan ayının diğer aylardan farklı ve değerli olduğunu Peygamberimiz (sav)şöyle ifade ediyor: " Ramazan ayı geldiğinde, cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kilitlenir. Şeytanın eli kolu bağlanır." (Riyazu's-Salihin)

Kur'an, Ramazan ayını bereketlendirir. Dolayısıyla hayatımızı da bereketlendirir ve güzelleştirir.

O nedenle Ramazan ayında en çok yapmanız gereken ibadetlerden birisi de Kur'an-ı Kerim'i okumaktır.

Allah'ımızın bu sonsuz nimetlerini sunduğu kitabını öylesine bir samimiyetle okumalıyız ki; adeta Kur'an'la yaşamalıyız, Kur'an'la yürümeliyiz ve Kur'an'la hemhal olmalıyız.

Kur'an-ı Kerim'den gerçek anlamda istifade edebilmek için, Ramazan ayı bize çok güzel imkanlar sunuyor.

Kur'an okumak yetmez, kimin sözü olduğunu hatırdan çıkarmamak şartıyla okumalıyız.

Kur'an'ı her türlü önyargıdan uzak bir şekilde düşünerek okumalıyız.

Onu sadece lafız olarak güzel okumak yeterli değildir.

Zira O anlaşılması ve hayata uygulanması için nazil olmuştur. Kur'an'ın mesajını anlayarak okumalıyız. 

Kur'an'a kendimizi öylesine vermeliyiz ki, Kur'an bizim murakıbımız olmalıdır.

Kur'an insana ikram edilmiş ilahi bir sofradır.  O sofradan azami derecede istifade etmek her Müslümanın vazifesidir.

Çünkü Kur'an bizim hem dünya hem de ukbadaki saadetimizin temelini teşkil eder.

Kur'anın getirdiği ilkeler hayata tatbik edildiğinde topluma güven ve huzur verir.

Üstad, mütefekkir Sezai Karakoç'un Kur'an-ı Kerim ile ilgili güzel tespitlerini paylaşalım:

"Bin dört yüzyıldan beri bir tek harfi bile yıpranmamış bir mucizedir, hayat fışkıran bir mucizedir Kur’an-ı Kerim. 

Ruhları Kur’an’ın mehtabıyla aydınlanmış Müslümanlar, ölümü, kristal camı geçen ay ışığının kolaylığıyla aşarlar ve hesap masasının önünde gülümseyerek dururlar. Kur’an-ı Kerim, inananlara, Allah’ın güzelliğinden bu dünyada gösterilmiş bir işaret, bir örnektir. 

Onu okuyan, Sina Dağı’na çıkar, Hazreti Musa’yla birlikte Allah’ın büyüklüğü önünde yere kapanır, Kızıldeniz’in yarıldığını görür, denizin sularının iki yana açılarak yol verdiğini, arkadan gelen gurur heykeli ordunun üzerine de bir cehennem gibi çullandığını gözleriyle görür; Cebrail, Hazreti Meryem’le konuşurken sanki yanındadır. Hazreti İsa ve havarileriyle birlikte gök sofrasının başındadır; Bedir Savaşında düşman gözüne meleklerle birlikte kum ve toprak atandır. Hazreti İbrahim’le birlikte bir pazar günü putları kırandır; Ad ve Semud kavimlerini alıp götüren sesi kulaklarıyla işiten, şehirleri döndüren kasırgada yaprak gibi dönen, Lût kavminin dönüştüğü tuz kayalarına eliyle dokunandır.

Allah’ın yarattığı güzellikleri Kur’an’la görür Müslüman. Kur’an’la düşünür, Kur’an’la anlar, hilkatin sırrına Kur’an’la erer. Müminin gözünden bakan o, elini kımıldatan o. Geçmiş zaman geleceklerin üzerine yürümesin diye, şimdiki zaman, parçalanıp yok olmasın diye, Kur’an, zamanın yorumunu ve anlamını getirmiştir. “Her şey Allah’ın önünde fânidir” prensibinin içinde eşyanın rüzgâr gibi savrulduğunu görür Müslüman.

*Kur’an en ilerde olandır. Kim ki onunla beraberdir, o da ilerdedir. Kim ki ona karşıdır, geridedir. Öbür medeniyetler Kur’an medeniyetinin yanında ölüdür. Ondan ışık alan, dirilir. Onun ışıklarından kaçan, mezarsız ölüdür."

Yüce Rabbim biz mü’mineri, Ramazan ayından, Ramazan ayını kıymetlendiren Kur'an sofrasından azami derecede istifade edenlerden eylesin.

Yazarın Diğer Yazıları