Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

BİR YOLCUNUN SERENCAMI -1-

Her yaz olduğu gibi o yaz tatilini de köyümde geçirmek üzere otobüsle yola çıkmıştım. Sebebini bilmediğim bir istekle her yaz kendimi köyde bulurum. Kim bilir belki de betondan şehrin ruhsuz ve soğuk duvarlarıdır beni köye atan…

Lisede okuyorum ve doktor olmak en büyük hayâlim... Hayâlimi gerçekleştirmek için de elimden geleni yapmaya gayret ediyorum. Vaktimin ciddi bir kısmını okulda, kursta ve evde soru çözerek geçiriyorum.

Otobüs, menzile doğru ilerlerken ben de vakti tüketmenin yolu olarak müzik dinliyordum. Derinlere dalmıştım… Beni bu derinlikten uyandıran şey bir bisküvi paketi oldu.

Yanımda oturan sefer arkadaşımın güleç yüzüne bakarak ikramından bir adet alıp tekrar kendi gezegenime dalacaktım ki koltuk komşumun “Öğrenci misiniz?” sorusuna muhatap oldum. İşte bu soruyla birlikte başlayan muhabbet, tüm yolculuğum boyunca ve sonraki günlerde zihnimi ve yüreğimi meşgul eden bir sorgulama sürecini başlatmış oldu.

Biraz genel muhabbetin ardından koltuk komşum bana bir soru yöneltti: “Allah ile aran nasıl?”

Böyle bir soruyla ilk defa muhatap oluyordum. Soruyu kendi kendime ama sesli bir şekilde tekrar ettim: “Allah ile aram nasıl?”. “İyi” demek istedim, diyemedim. Utanmıştım ama hemen aklıma Kur’an okumayı bildiğim geldi. “Kur’an okumayı biliyorum. Zaman zaman hatim ederim. Ölmüşlerimizin ruhuna hediye ederim.” dedim. Kendimce bir kurtuluş yolu bulmuştum ama bu yolun çıkmaz sokak olduğunu anlamam uzun sürmedi. Yanımdaki zat, “Kur’an okumak, Allah ile konuşmaktır. Allah’ı dinlemektir. Dinlediklerini eyleme dökmeye gayret etmektir.”  diye karşılık verdi. “Nasıl yani? Şimdi ben Kur’an okumuş sayılmıyor muyum?” sorusunu yanımdakine yöneltince ondan şu uzun cevabı aldım:

“Kur'an, sadece Arapçasından okunmak üzere gönderilmiş bir kitap değildir. Kur'an; OKUNMAK, ANLAŞILMAK ve YAŞANMAK üzere indirilmiş bir kitaptır.

Kur'an, kendisine uyanlara ŞEREF, ONUR ve İZZET kazandırır.

Ne yazık ki Müslümanlar, Kur'an'ı farklı amaçlarla ele alıyorlar.

Kimi Müslümanlar, Kur'an'ı evlerinin yüksekçe bir yerine yerleştirirken kimisi Kur'an-ı Kerim'i, cin ve benzeri şeylerden korunmak için kullanıyor.

Kimi Müslümanlar, Kur'an ayetlerini bir kâğıda yazarak boyunlarına asarlarken kimisi üzerinde âyet bulunan kâğıdı, bir kâsedeki suya batırarak o sudan şifa umuyor.

Kimi Müslümanlar da ne dediğini bilmeden ve üzerinde düşünmeden döne döne Kur'an okuyup hatim sayılarını çoğaltmakla meşguller. Sanki Allah, kullarını okudukları hatimlerin sayılarına göre hesaba çekecek...

Böyle yapan Müslümanlar hiç düşünüyorlar mı ki HAK VE BÂTIL NEDİR? İTAAT ETMEK NE DEMEKTİR? DOST VE DÜŞMANLARIMIZ KİMLERDİR? İZZET VE ŞEREF NEREDE ARANIR?

Müslümanlar, bu gibi soruların cevaplarını Kur'an-ı Kerim'de aramalıdırlar. Başka yerlerde değil…

Hem "Kur'an-ı Kerim bir hidayet kaynağıdır. Dünya ve ahiret saadetimiz için doğru yol rehberidir." diyeceğiz hem de Kur'an'ı resmî ya da gayriresmî bir makamda iş elde etmek için, gireceğimiz sınavda başarılı olmak için, işimizde üç kuruş daha fazla kâr elde etmek için ve benzeri amaçlar uğruna okuyacağız.

Allah aşkına söyler misin, bu yaptığımız şey KUR'AN'A ve KUR'AN'IN SAHİBİNE EN BÜYÜK HAKARET DEĞİL MİDİR?”

(Devam edecek inşallah)

Yazarın Diğer Yazıları