Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

BİR SEYAHATTEN KALANLAR 2

Çorbacılar sokağında çorba içtik, semaverde çay yapan bir çayevinde çaylarımızı yudumlayıp içimizi bir nebze de olsa ısıttık. Ağustos ayında Erzurum’da üzerimize yorgan örterek uyumuştuk. Sabah ise Erzurum’un soğuğunda donmadıysak da ciddi ciddi üşüdük. Sıcağı seven biri olarak şunu söyleyebilirim ki Erzurum’un havası insanı zinde tutuyor. Az uyuduk ama dinç uyandık.

Erzurum, şehir merkezinin tarihî yapılarla iç içe olduğu bir şehir. Erzurum’un en güzel taraflarından biri de şehir merkezinde bulunan geniş meydanlar ve parklardı. Bir insan, Erzurum’un merkezini gezerken hiç zahmet çekmez ve hiç bunalmaz diye düşünüyorum. Geniş yolları ve meydanlarıyla, huzur verici tarihî yapılarıyla, güzel insanlarıyla Erzurum hoş bir şehirdi.

Erzurum’dan ayrılıp kıymetli yazar ağabeyimiz Bülent TOKGÖZ’ü ziyaret etmek üzere Oltu’ya doğru yola çıktık. Bizi Oltu’da Bülent TOKGÖZ karşıladı. Yanında da çok orijinal bir şahsiyet olan Oktay kardeşimiz vardı. Oktay, tır şoförlüğü yapan bir kardeşti. Bizi dayalı döşeli ama pek kullanmadıkları “bağ evi” diyebileceğimiz bir eve götürdüler. Ev, Oltu’yu altına alan bir tepenin üzerine kurulmuştu. Etrafı ağaçlarla çevrili çok tatlı bir evdi. Semaverde çay, tatlı ve çerez eşliğinde koyu bir muhabbete düştük. Bülent TOKGÖZ, açık sözlülüğü, sorularımıza verdiği siyasî dilden uzak samimi cevapları, meselelere getirdiği farklı bakış açılarıyla tanınmaya değer bir şahsiyet ve okunmaya değer bir yazar olduğunu bizlere  gösterdi.

Daha sonra bizi alıp kendi evine götürdü. Hıngel dedikleri bir tür mantı ikramında bulundu. Oraların yöresel bir yemeği olan hıngelin çok leziz bir tadı vardı. Yengemizin ellerine sağlık. Yemekten sonra da çayın yanında ikramları bitmedi. Yani anlayacağın bize misafir ağırlama dersi verdi Bülent TOKGÖZ. Son çıkan romanından da birer tane imzalayıp hediye etti. Yeri gelmişken söyleyeyim, Bülent TOKGÖZ bence kalemi kuvvetli sayılı roman yazarları arasına rahatlıkla girer. Cümle kuruşları, olay örgüsündeki ustalığı, kelime hazinesinin zenginliği ve derinlikli ifadeleri yazarı, birçok yazarın önüne geçirmektedir. 

Evdeki süreci müteakip Bülent ağabey, oğlu İsa ve Oktay kardeşimizle birlikte yeniden tepedeki eve geçtik. Geç vakte kadar çok hoş bir hasbihalin içinde yazarımızdan istifade ettik. Biz beş kişi o şirin evde uyuduk. Ev sahiplerimizse evlerine çekildiler. Sabah erkenden de ellerinde yöresel kahvaltılıklarıyla birlikte yeniden geldiler. Oktay kardeşimizin üslubu hepimizi adeta kendine meftun etmişti. Mesleği icabı birçok yer görmüş, birçok tecrübeden geçmiş biri olarak bu tanıklıklarını nükteli bir üslupla anlattıkça bizler gülmekten kırılıyorduk. Sana dersem ki bazen gülmekten karnım ağrıdı, bilesin ki bu bir mübalağa değildir.

Öğle namazını bulunduğumuz evde kılıp dağ yolundan ve çam ormanlarının arasından ilerleyerek bizi manzarası mükemmel bir yere götürdüler. Bir yanda çeşme ve her yanda çam ağaçları olan bir mekândı burası. Küçük, yuvarlak bir tepsiye benzeyen ve altında ateş yakılıp ısıtılan kalın bir mermerin üzerinde pişirdikleri etleri ikram ettiler. Orijinal bir yöntemdi.

Semaver çayı ve kavun eşliğinde sürdürdüğümüz muhabbetimizin kimi yerinde hüzünlendim, kimi yerinde de bolca güldük.

Akşama doğru kardeşlerimizle vedalaşıp Malatya’ya dönmek üzere yola çıktık ve sabah namazı vaktinde Malatya’ya Allah’ın izni ve inayetiyle vardık.

Bizi Kemaliye’de ağırlayan Davut Keskin Hoca’mıza, Erzurum’da geceleme imkânı sunan Müslüman kardeşlerimize ve Oltu’da bizi tam bir Peştu misafirperverliğiyle ağırlayan Bülent Tokgöz ağabeyimize, eşine ve oğulları İsa’ya, ayrıca Oktay kardeşimize  çok müteşekkirim. Rabb’im  evlerine bereket, canlarına sağlık, yüreklerine huzur ve mutluluk versin. Bülent Tokgöz’e Rabb’imden muvaffakiyetler ve bol okurlar diliyorum. Rabb’im önünü hayırla açsın. Hakkıyla takdir edilmeyi nasip etsin.

Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları