Eşref Bolukçu

Koronavirüs Psikolojisinden Korunma

Eşref Bolukçu

Son yıllarda dünya üzerinde hiçbir salgın bu kadar insan psikolojisi üzerinde etkili olmadı diye düşünüyorum. Salgınlar biyolojik, psikolojik ve davranışsal olarak insanları etkiler. Korona salgını da insanları biyolojik-psikolojik-davranışsal olarak etkilemeye devam etmektedir.

Korona, vücut sağlığının yanında daha çok şeye sebep oldu. Adeta toplumsal bir travma oluştu. Aşırı fobik reaksiyonlar, depresyon, panik, paranoya gibi psikolojik sorunlar ortaya çıktı. Davranışsal sonuçları ise daha acı bence. Bencillik, dürtüsellik, saldırganlık ve damgalama gibi yıkıcı davranışlar…

Kabul etsek de etmesek de olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Bazı insanlar olağanüstü durumlarda nezaket, sağduyu, empati, yardımlaşma gibi ahlaki değerlerini geçici olarak askıya alma eğilimindedir. Yani bu dönemlerde, insan önce kişi olarak kendisini düşünüyor. Bu durum bencillik olarak da algılanabilir. Ama bu hayatta kalmak için psikolojik olarak olma gereğinin sonucudur. Sonuçta salgının psikolojik ve davranışsal etkileri, biyolojik etkisinden daha hızlı yayılmaktadır.

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, en çok kaygıya yatkın insanları etkiliyor. Aslında virüsten çok virüs ile ilgili belirsizlik kaygıya daha çok sebep oluyor. Henüz bir tedavisinin bulunmamış olması, bireylerin bakış açısını olumsuzluklara daha çok yönlendiriyor.

Salgın nedeniyle insanların eve kapanmış olması, depresyona da neden olabiliyor. Zorunlu olarak evde kalmak, insanların kendisini mutlu hissedecekleri aktiviteleri de engellemiş oluyor. Bunu sonucunda bazı insanlar, hayatından zevk almayan bir konuma geliyor. Hayattan ve sosyallikten soyutlanan bu insanlarda depresyon durumu her geçen gün daha ağır yaşanabiliyor. 

Bu salgın döneminde takıntı olarak bilinen obsesif kompulsif bozukluk problemlerinde de artış görülebiliyor. Salgın kaynaklı panik ve kaygı, süreç uzadıkça artış gösteriyor. Televizyon ve diğer medyada toplumun bilinçlenmesi için yapılan bilgilendirme çalışmaları da takıntıların artmasına sebep olabiliyor.

Hastalık kapma, rahatsızlanma ve ölme gibi düşünceler insanlarda kaygıya ve takıntı düşüncelerine daha çok sebep olmaktadır. Hastalanacağı veya ailesine virüs bulaşacağı düşüncesi yaşayan çok insan var…

Bu süreci daha sorunsuz atlatmak için neler yapılmalıdır?

Son zamanlarda virüs kapıp hastalığı yenen insanların sayısının artması insanlarda daha olumlu bakabilme düşüncesini geliştiriyor.

Krizler ve travmalar hayatımızın bir parçası aslında. Bugünleri bir fırsata çevirmeyi bilmeliyiz. Mesela zorunlu olan evde kalma olayına daha olumlu bakabilir ve yararlı etkinlikler yapabiliriz.

Panik duygularıyla hareket etmek hiçbir fayda sağlamayacaktır. Daha sakin ve bilinçli bir şekilde hastalığa karşı gereken tüm önlemleri almalıyız.

Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak en önemli önlemdir. Beslenme, temizlik ve strese karşı dayanıklılık ile bağışıklık sistemimizi güçlü tutmaktan söz ediyorum. 

Unutulmaması gereken şey, stres ve bağışıklık sistemimiz arasında güçlü bir bağ vardır.  Yoğun ve devamlı bir stres, bir süre sonra bağışıklık sistemimizi çökertir ve vücut direncimiz çok zayıflar.  Virüslerin de tam istediği işte bu zayıf bağışıklık sistemi.

Stres ile başetmeyi öğrenin.

Düzenli ve sağlıklı beslenin.

Geceleri uyuyun ve uykunuzu tam alın.

Aile üyeleri ile ve iletişim araçlarıyla akrabalarınızla, arkadaşlarınızla konuşun. 

Evde geçirdiğiniz vakitleriniz için plan yapın. Bu plan çerçevesinde kitap okuyun, öğrenmek istediğiniz konuları araştırın, sohbet edin, spor yapın, dini görevlerinizi yerine getirin.

Salgınlarda en çok gördüğümüz, gerçeklerden uzak olan birtakım bilgilere çabuk inanılmasıdır. Kulaktan dolma, gerçeklerden uzak, bilimsel olmayan söylemler ve bilgi kirliliği insanlarda çok büyük korkuya sebep olabiliyor. Bu konuda yapılması gereken, yetkili mercileri dikkate almaktır.

Salgın ile ilgili sürekli olumsuz konuşan ve olumsuz bilgi veren kişiler ile salgın hakkında konuşmayın. 

Salgına karşı belli düzeyde kaygı olması normaldir.  Gayet normal olan bu sağlıklı tepki, yüksek düzeye ve fobiye dönüşürse tehlikelidir. Korku-kaygınızı kontrollü düzeyde tutun.

Unutmayın! Davranışlarınız ve düşünceleriniz sizin elinizde. Siz olumsuz düşünüp kaygınızı içinden çıkılmaz hale getirebilirsiniz. Tam tersi düşünceleriniz olumlu olur bu süreci makul düzeyde kaygı ile de geçirebilirsiniz.

Salgın hastalıklara karşı tedbirli olmak gerekir. Ancak, tedbir alırken o tedbirler hayatımızı kontrol etmemelidir.

Selam ve saygılarımla…
 

Yorumlar 1
Ahmet Demez 20 Nisan 2020 11:11

Hocam gerçekten tavsiyeleriniz çok doğru. Malatyalılar dikkatli olmadığı için en çok salgın olan illerden biriyiz. Psikolojimiz bozulacak bu gidişle

Yazarın Diğer Yazıları