Enes Tarım

Ritüel

Enes Tarım

 “…Bize ritüellerimizi göster, tövbemizi kabul et…”    Bakara 128                               

İbadet, bizi var eden yüce yaratıcıya saygı ve tazim göstermektir.

O’nun verdiği nimetlere şükretmektir.

Onunla irtibatta kalmak, onu hatırlamak, karşısında aczini göstermek ve taata devam etmek…

Ritüel ise, özel durum ve zamanlarda yinelenen, rutin haline gelmiş, alışkanlık kazanılmış davranışlar, ayinler, törenler, belirli harekeler bütünüdür.

Hülasa ibadet, hayatın belirli merhalelerinde Allah için yaptığımız eylemler iken; ritüel, bu eylemi kimin adına yaptığımızı ilan etme durumudur.

***

Ritüelin en önemli işlevi; dini pekiştirmek, süreklilik sağlamaktır.  

Çünkü dinlerin var olmasının en büyük sebebi ritüellerin devamlılığıdır. 

Kuran ritüeli tanımlarken şöyle der: 

“Onların etleri de kanları da Allah'a asla ulaşmaz; fakat sizin takvanız O'na ulaşır…” (Hac 37)

Ritüellerin bir değeri var ve rızadan uzak bir yaşamın içerisinde ibadet olarak yapılan ritüellerin hiçbir ehemmiyeti yoktur.

Örneğin, kesilen hayvanlar her yıl tekrarlanan bir ritüel olsa da eğer gösteriş içinse “kurban” değildir. Kurbanın ritüeli, kişinin yaşamını gözden geçirmesi, Allah’a yaklaşmak için eylem üretmesi, çaba gösterme halidir. 

Habil ile Kabil kıssasında da görüldüğü gibi hayvan ne kadar büyük ve pahalı olursa olsun 

Allah katında bir değer ifade etmez. Sadece ve sadece Onun rızası için kesilen kurbanlar ibadet değeri görmektedir...

 “Onlara Âdem'in iki oğlunun haberini de gerçek olarak oku. Hani, ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmişti, ötekinden kabul edilmemişti. "Seni mutlaka öldüreceğim." dedi. Öteki: "Allah sadece takva sahiplerinden kabul eder." dedi…”(Maide 27)

Çünkü ibadet kastından uzak eylemler, takvadan uzak davranışlar Allah katında bir değer ifade etmez…

***  

Yine eğer kılınan namaz, kötülükten alıkoymuyorsa namaz değildir. 

Namazın ritüeli mescitte, ibadeti ise mescitten dışarı çıkıldığında başlar.

Eğer kişinin namazı, kötülüklerden alıkoymuyor ise sadece ritüel olarak vardır ve ibadet zayi olmuştur. 

Yetimi gözetmeyen, yoksulu doyurmayan, fakiri düşünmeyenin namazı olmaz ki...  

Putları reddetmeyen, sadece bir ritüel olarak mescitlerde kol bağlayanların namazı ibadet değildir ki…

Ritüel ibadetin şeklidir kendisi değil… 

Namazda rüku ve secde ritüeldir ama sadece O’nun önünde eğilmek, hayatta başka hiç kimsenin önünde eğilmemek kararlılığı varsa ibadettir... 

Öksüzü korumayan ve yoksulu doyurmayanların namazı yoktur. 

Mekke’de Kabe etrafında toplanmak, ihrama girmek, Arafat’ta vakfeye durmak haccın ritüellerindendir. 

Rütbe ve kastlardan arınmış ihramlarımızla eşit, sınıf gözetmeyen bir hac sadece ibadettir. 

Hac dönüşü, yeryüzüne dağıldığımızda vardığımız toplumlarda bunu sağlamak için çaba ve gayret etmeyi doğuruyorsa yaptığımız hac bir ibadettir. 

Yani ibadet budur, diğerleri bunu öğretmeye yönelik şekillerdir.  

Hacılar bunları öğrenmiş olarak memleketlerine dönerler ve asıl ibadet, döndükten sonra başlar…

Bunların yaptıkları sadece ritüel olarak kalır, ibadet olmuş olmaz.

Keza Orucun ritüeli de gündüzleri yemek içmekten ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. 

Yeryüzünde bir milyar aç varken, onları düşünmek, doyurmaya çalışmak,  hayatın ve ölümün sadece O’nun için olduğunu bilmek orucun ibadetidir.

İftar gösterileri yapanlar ibadet yapmış olmazlar.

Orucun ibadeti öksüzü korumak ve yoksulun yanında olmaktır…

*** 

O halde ritüel bilinçli bir eylem ise bir anlam ifade eder.

Mabet dışına çıkması, taşması, iş ve değer üretmesi gerekir. 

Din, ritüel ve sembolik hareketlerle yaşar ve yürür. 

Bugün din adeta sadece ritüellerden ibaret bir kültür yığını olarak algılanıyor ve yaşatılmaya çalışılıyor. 

Oysa ibadet kastı olmaksızın sadece bir ritüel olarak öğrenilen din din değildir. 

Tevhitten, adaletten ve özgürlükten uzak bir din söylemi Firavuni bir dinin söylemidir; ritüeli ne olursa olsun… 

İster sabahlara kadar gece namazı kıldıran bir ritüeli olsun, ister günlerce aylarca oruç tutturan, isterse de her gün Kitabı hatim olarak indirten bir ritüel… 

Allah’ın dini değildir ve yapılanlar ibadet değil sadece yorgunluktan ibarettir… 

Hele hele gayri İslami düzenlerle uyum içerinde bir dindarlık nasihat eden; tağutlara, firavunlara ve kendini müstağni görerek Allah yerine koyanlara ve putlara itaati emreden her din batıldır;  ritüeli ne kadar çok olursa olsun…

Allaha değil kullara, prenslere, hükümdarlara, krallara itaati emreden her din şeytanın ritüelleri ile beslenmiştir Allah’ın değil...  

Sadece ritüeldir, ibadet değil…

Selam ve dua ile...

Yazarın Diğer Yazıları